Bölüm 19 | Buz Dağının Altında

Start from the beginning
                                    

Tik. Tak. Tik. Tak.

Zaman, kimsenin dostu değil.

Tik. Tak. Tik. Tak.

Kurdun istediği kuzunun postu değil.


2 ŞUBAT 2021 - İSTANBUL

EKİN ÇAKIRCA

Bir Çakırca olmanın bazı şaşmaz kuralları, rutini vardır.

05:00. Uyanırsın. Şayet uyuyabilmişsen.

Uyandığında Yaz ya da kış fark etmez buz gibi suyla duş alırsın. Tıraşın her zaman nizami olmalı. Haftanın günleri, ne hissettiğin nasıl bir duygusal durum içinde olduğunun bir önemi yok. Kılık kıyafetine özen göstermen gerekir. Belli bir terziden dikilen özel dikim bir klasik takım. Giydiklerinden, taktığın aksesuara ve saç tıraşına kadar her şeyin uygunluk ve düzen içinde olması gerekir. Küçüklüğünden beri sana bu öğretilir.

06:00. Kahvaltı.

Hükümdar Çakırca masaya tam 05:55'de iner. Masaya geldiğinde, cesaret edip yoluna çıkan olmamışsa şayet saat 05:59'u gösterir. Asla şaşmaz. O şaşmıyorsan senin şaşma hakkın yoktur. Hastalıktan ölsen dahi o yataktan 05:50'de çıkar, masada ondan önce olur, onu ayakta bekler, saygıda kusur etmeden onu selamlar ve oturmasını beklersin. Ancak sana oturman için bir el hareketi ile izin verdiğinde hasta olduğunu beyan eder, şanslıysan bayılmadan önce yatağına dönebilirsin.

06:30. Kahvaltı biter.

Ne önce ne de sonra kalkabilirsin masadan. Masada konuşmayı sever ama iş değil. Sorulan soruları cevaplarken o yarım saat içinde açsan yersin yemeğini, değilsen de göze batmamaya çalışırsın. Yarım saat sonra özgür sayılırsın.

07:00. Çalışma zamanı.

Hükümdar Çakırca kendi işine sen kendi işine. Akşama kadar olan vakitte serbest sayılırsın. Tabii ona çalışmıyorsan.

19:00 Akşam yemeği.

Herkesin katılması zorunludur. Katılamayacak hayati problemleri olmaz Çakırcaların. O masaya herkes gelmek zorundadır. Aile bağlılığına öner verir Hükümdar Çakırca. Bu yüzden sadece iki kişiyiz.

22:00 Gün biter.

Hükümdar Çakırca odasına çekilir. Saat beşe kadar Çakırca olmayı bırakabilirsin. Becerebilirsen tabii.

Şu an saat tam 23:41. Serbest zamanımdayım ve hâlâ Ekin Çakırca'yım. Ya da Kelebek. Bu bana takılan bir lakap. Sevimliliğimden değil elbette. Yanımda taşıdığım çakıdan geliyor bu isim. İyi kullanılmazsa sahibine bile zarar verecek olan bir çakıdan.

"Durum nasıl?"

Murat gözlerini ön camdan ayırmadan cevapladı sorumu. "Savcılıktan sonra eve geçmişler Ekin Bey. Aral Bey'in yarasına Lina Hanım müdahale etmiş ama hastaneye de uğramışlar. İyiymiş durumu."

Gülümsetti bu bilgi beni. "Yaralayan da o yaranı diken de," diye mırıldandım. "Ne romantik."

"Anlamadım efendim."

"Boş ver," dedim ona. "İfşa olmuş senin adamın. Bulmuş abim kim olduğunu."

"Evet efendim," diye onayladı beni. "Ama işten çıkarmayınca Aral Bey biz de bir şey yapmadık."

BAZI İNSANLAR BÖYLE YAŞARWhere stories live. Discover now