-18-

158 13 22
                                    

"Bunun bir tesadüf olduğuna inanmak istiyorum, Levan." dedi Kuzey. Gözlerimi ona çevirmedim, sadece telefonuma bakıyordum. Telefonum bir anda elimden çekilince şaşkınlıkla ne yapacağımı bilemedim. Kuzey, telefonumu almış, mesajlara bakmaya çalışıyordu.

Üstüne doğru eğilip telefonu almaya çalışsam da; Kuzey, telefonu alamayacağım bir şekilde tutuyordu.

"Kuzey, telefonumu ver!" Ben, Kuzey'i engellemeye çalışırken Efsa, yerinden kalkıp Kuzey'in elinde duran telefonu bir çırpıda aldı. Ben olayın şokuyla bir Efsa'ya bir Kuzey'e bakıyordum. Olaylarla ilgisi olmayan Karal gibiyim şu an.

Efsa, telefonumu bana verdiğinde çantamı aldım ve çıkışa yöneldim. Arkamdan gelen adım sesleri çok net bir şekilde duyuluyordu.

"Levan, bekle beni!" Koşar adımlarla kafeden çıktım ve caddeden geçen bir taksi aramaya başladım. Şansımız da bu ki hiçbir şekilde taksi yok. Yürümeye başladığımda kolumdan çekildim ve birisinin göğsüne sert bir şekilde çarptım.

"Bırak beni! Ne yapıyorsun?"Kuzey, telefonunu çıkardı ve benim ona yazdığım hesabın profilini gösterdi. Şok içinde bir ona bir de ekranda duran hesaba bakıyordum. İşte şimdi mahvolmuştuk ve geri dönüşü yoktu.

"Bu sen misin?" Sakin bir şekilde sorduğu için bütün algılarım silinmişti. Cevap vermediğimde kolumdaki eli sıklaşmaya başladı. Çekmeye çalışsam da nafileydi.

"Bu kim? Ne sikim saçmalıyorsun sen?"

"Sen olduğunu biliyorum, Levan. O kart oyunun oynandığı gün Aras'la yakın arkadaş olduğunuzu anladım. Aras'ın attığı fotoğraf da bunu kanıtlıyordu. Ne kadar yüzün belli olmasa da. Sen görmediğimi sanıyordun değil mi? Seviştik ve hepsi hafızamda kayıtlı, Levan." Söyledikleri şeyler ile düşüncelerim birbirine karışmıştı. Nasıl anlamadım? Nasıl bu kadar fazla açık verebildim?

"Sen...ne?" Sesimin çıktığından ve bunu Kuzey'in duyduğundan bile emin değildim. Toparlan, toparlan, toparlan...

"Anlamayacağımı mı sandın? Levan! Senin o kız olmadığını anlamayacağımı mı sandın?"

3 sene önce.

"Seni seviyorum, Levan." Kuzey'in kurduğu cümle ile gülümsedim ve dudaklarına ufak bir öpücük kondurdum. Çok seviyorum seni.

"Ben de seni seviyorum, Kuzey." Elleri yavaşça belimi bulduğunda kucağında hareketlendim ve kollarımı yavaşça boynuna doladım. Dudaklarımız birbirini buldu ve öpüşmeye başladık.

Dudakları boynumun, omuzlarımın ve göğüslerimin hizasında ilerliyordu. Ben ise saçlarıyla oynuyordum. Beni usulca yatağa yatırdığı sırada telefonum çaldı ve ikimizin bakışları da orayı buldu.

"Boşver şimdi..." Kuzey'in bu dediği ile güldüm ve kalkıp telefona baktım. Bilinmeyen numara.

"Alo?" Karşıdan gelen ses robot sesine benziyordu.

"Sana attığım videoya bak ve gerçekleri gör, Levan." Telefon kapandı.

Kuzey, bana meraklı gözlerle bakarken konuştu. "Kimmiş hayatım?" Elimle onu durdurduğumda ellerim titriyordu. Kendimi sakinleştirmeye çalıştım ve o numaranın attığı mesaja baktım. Bir video.

Video açıldı.

"Benim bebeğim." Kuzey, videoda bir kızın üzerindeydi ve onu öpüyordu.

Onu öpüyordu.

Onu öpüyordu.

Onu öpüyordu!

"Aşkım, ne oldu?" Kuzey, yanıma doğru geldiğinde yataktan fırladım. Videonun devamında Kuzey, kızın göğsüne doğru eğilmişti ve elleriyle bacaklarını okşuyordu.
Videodaki odanın şu an bulunduğumuz oda olduğunu fark ettiğimde telefonu kapatıp yatağa fırlattım. Kuzey, ayağa kalktı ve yanıma gelip ellerimi tuttu. Işık hızıyla ellerimi çektim ve birkaç adım geri gittim.

"Neler oluyor, Levan?" Gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı ve o şekilde Kuzey'e bakıyordum. Yine kendimi bu duruma düşürmüştüm.

"Sen, bana bunu nasıl yaptın?" Ellerimle yatağı işaret ettim ve konuşmaya başladım.

"Bu yatakta, bunu nasıl yapabildin?" Ellerimle kafama vurarak konuştum.

"Aklım almıyor benim! Ben sana her şeyi sundum, sen bana bunu nasıl yaptın?"

Günümüz.

"İmkanı yok! Hiçbir açık vermedim..." dedim sessizce. Kuzey'in kolumdaki eli yavaşça gevşedi ve bir adım geri gitti. Ona baktığımda bana suçlulukla bakıyordu.

"Benden intikam almak istedin, Levan...Bunun farkındayım. Ama seni o kadar önemsemiyorum ki, hayatımda o kadar değerli bir yerin yok ki; intikam alacağını bildiğim hâlde buna izin verdim. Sen, benim için gereksiz bir şeysin, Levan. Varlığın yok benim hayatımda." Kelimelerinin iğneleri kalbime saplanıyor, kaburgalarımın sardığı kalbimi parçalıyordu. En kötüsü de buna izin vermiştim.

"Seni üç sene önce de sevmedim, Levan. Şimdi de sevmedim. Ben ne bu dünyada, ne de bundan sonraki dünyada seni asla sevmeyeceğim. Seviştik değil mi? Yine ve yine. Seni o zaman da gördüm, bana yine aşkla bakıyordun. O kadar dalmıştın ki benim aşkımla dolup taşan o kuyuya, gözlerimdeki bezin görebildiğini bile fark etmedin." dedi acımasızca. Ellerimi nereye koyacağımı bilemediğim için belime sardım. Bunu da atlatacaktım. Bunu da, hepsi gibi, atlatacaktım.

"Sen en iyisi her zaman yaptığını yap ve sessizce git. Arkamdan ağla ve bekle. Hiç gelmeyecek olan beni." Arkasını döndü ve gitti. Dur, demedim. Gitme, demedim. Onu engelleyecek hiçbir şey yapmadım. Çünkü onu ne kadar engellemeye çalışsam da bir fayda etmeyecekti. Kabullenmek istiyordum fakat yapamadım.

Çok sevdim seni, bir gece vaktinde.
Sana bağlandım.
Sana tutundum.
Sen, beni elinde tuttuğun bir sigara sandın.
Sadece üstüne basıp söndürmekti belki de isteğin.
Sen ve sadece sen.
Hep sen vardın,
Ama bundan sonra sen olmayacaksın.

🕯️

ben yazmadım, ben yazmadım...

🕯️

MEFTUN | TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin