20. BÖLÜM

27.5K 1.6K 239
                                    

İyi okumalar. :)

---

Araba davetin yapılacağı mekanın önünde durduğunda etrafta gözlerimi gezdirdim. Kapıdaki valeler arabaları teslim alırken, güvenlik olduğunu düşündüklerimse insanların üstlerini kontrol edip onları içeriye alıyorlardı.

Mert Ali arabadan inerken bende kapımı açmış dışarıya adımımı atmıştım ki bir anda önümde durdu.

Arabadan inerken yırtmacım açılmıştı yine ve bununla birlikte Mert Ali'nin ne yapmaya çalıştığını anlamıştım. İnmeme yardımcı olmaktan çok önümde durmuş karşıdaki adamların görüş açısını kapatmıştı. Bu beni güldürürken arabadan tamamen inip kapıyı kapattım.

Bir vale arabayı götürürken birlikte girişe doğru yürürken elimi tutmuştu.

"Abartıyor musun sence de?" derken kulağına eğildim.

"Yoo, neyi abartıyorum?" dediğinde gülerek başımı salladım.

"Evet abartıyorsun." dediğimde güvenliklerin olduğu yere gelmiştik. Daha fazla konuşmadık.

Önümüzden de Leyla ablalar gidiyordu.

Güvenlikten geçip davet alanına girdiğimizde büyük bir kalabalık vardı.

Yusuf abiler bir görevli eşliğinde masaların birine yöneldiğinde bizde onları takip ettik.

Bir yanıma Mert Ali diğer yanıma Leyla abla oturmuştu.

Mert Ali abisiyle bir şeyler konuşurken etrafı inceliyordum.

Ayakta gezenler, masalarda oturanlar kadın erkek bir sürü insan vardı.

Erkeklerin geneli takım elbiseliydi. Kadınların elbiseleri ise benimkinin çok günlük kalacağı şekilde abartılı, dekolteli elbiselerdi.

Ben sadece bir davet diyerek elbisemi abartı bulmuştum ama şuan oldukça sade duruyordum. Yine de asla buradaki kadınlar gibi giyinemeyeceğimi biliyordum.

"Gördün de mi? Sönük bile kaldık." diyen Leyla ablaya döndüm.

"Cidden az bile demişsin."

"Ee Mert ne dedi elbisene?" dediğinde yüzümde bir sırıtış olmuştu.

İmalı bir şekilde "Çok beğendi!" dediğimde Leyla ablada gülmüştü.

Doğruyu söylüyordum aslında. Yırtmacımı görene kadar çok beğendiğini söylemişti. Sonrasında ise buraya gelene kadar duymadığım sanarak sabır çekmişti. Bu halleri komik geliyordu.

Hani abartılacak kadar da büyük bir yırtmaç değildi. Zaten buradakilerden sonda hiç büyük değildi. Ama ben beğendiğim için ne derse desin tek kelime etmeyip umursamıyormuş gibi yaptım.

Salonda rahatsız etmeyecek şekilde bir müzik çalıyordu. Her geçen dakika da insan sayısı artıyor ve konuşma sesleri daha da büyük bir gürültü yapıyordu.

Görevliler ise masalara ikramlarda bulunuyorlardı.

Bir süre masadakilerle sohbet etmiştik ve arada da bazı iş insanları masaya gelip Mert Alilerle ayaküstü sohbet etmişlerdi. Leyla ablayla beni de soranlarla tanıştırmış ve kısa sohbetler etmişlerdi.

Arada Leyla ablayla konuşuyorduk. Ortam pek bizim ilgi alanımıza girmiyordu.

Ömer Çağan'ı merak ettiğim için Zeynep Sena'ya mesaj attım. Elif annelerin yanında olmalıydı.

"Ömer Çağan ne yapıyor?" yazdığımda birkaç dakika sürmüştü cevap gelmesi.

"Senemle oyun oynatıyoruz yengecim, keyfi gayet yerinde." yazmış altına da fotoğraflarını göndermişti. Salonda Ömer Çağan, Senem'le oyun halısındaydı. Zeynep Sena da onların yanında yerde oturmuş kendisiyle birlikte çocukların fotoğrafını çekmişti.

KÜÇÜK BİR CAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin