17. 'NEDEN' DEMİŞTİ

1.5K 76 3
                                    






 ''Nasıl yani, kendi aileni araştırma gereksimi duymadın mı?'' Dedi klonum kaşlarını çatarak.

 ''Benim ailem Kuznotsovlar. Aslında sizinle bu konuyu konuşmak için-'' dediğimde sözümü kesen adını bilmediğim erkeklerden biri oldu:

 ''Rica etsem biriniz bize de meseleyi açıklar mısınız? Ya doğru dürüst ingilizce konuşun ya da susun!" Dedi. Böyle Türkçe konuşunca ben beni sövdüler mi diye düşünmekten bıktım!
"Sövdü mü bu sefer?" Dedim fısıltıyla Toprak'a.

Gülecek gibi oldu, fakat:
"Hayır, anlayacağı dilden konuşmamızı istiyor. Demin ne diyecektin?" Onların gülüşerek bir şey konuştuğunu gördüğümde Toprak'a:
"Sadece aile meselelerini askıya almayı ve eskisi gibi olmayı teklif edecektim." Dedim ifadesizlikle.
"Eskisi gibi?" Dedi kaşlarını çatarak.
"Bir birimizi tanımamışız gibi, normal hayatımıza geri dönmek."
"Şaka mı yapıyorsun sen?" Dediğinde yüzüne bakmadan kafamı sağa sola salladım.
"Dışarıda konuşalım bir biz senle?" Dediğinde şüpheyle başımı çevirip, gözlerimi kısarak:
"Suikast planın yok, değil mi?" Dediğimde başını ciddi ciddi iki yana salladı.
"Peki." Diyerek, ayağa kalktığımda Toprak da ayağa kalktı. Hareketlendiğimizi fark eden aile fertlerine Toprak kısa keserek:
"Konuşup geliyoruz." Diyerek, masadan ayrıldı. Arkasından giderken, kemerimde ve cebimde asılı olan bıçak ve silahın varlığı rahatlamamı sağlarken, Toprak kafenin arka bahçesine çıktı. Arkasından bahçeye çıktığımda yeşil bahçenin sağ köşesinde olan pufların birine oturup, beni beklemeye başladı. Sol köşesi tamamen masalarla donatılmışken, sağ köşe gençlere hitap eden türden salıncak, puf, masaüstü oyunlar ve çocukların oynaması için küçük bir alan yaratılmıştı.

Her tarafı süzerken, aynı zamanda kötü durumda kaçabilecek ve ya saklanabilecek yerleri her ihtimale karşı aklıma kazıyordum. İster paranoyaklık, ister psikopatlık. Hangisi olursa olsun, ben buna her ihtimale karşı zekanı kullanmak diyordum.

Yan yana dizilmiş puflardan birini alıp, Toprak'ın oturduğu pufun karşısına koyarak oturdum.
"Ne konuşacaktık?" Dediğimde beni dikkatle incelemesine ara vermiş olacaktı ki:
"Bizi istemediğini bu kadar belli edemezdin bir az daha çabalasaydın." Dediğinde boş gözlerle ona bakarak:
"Gizlemek gibi bir girişimde bulunmadım. Hayat düzenimi bozmak istemem." Dediğimde başını anlayışla salladı.
"Buna değer görmüyorsun çünkü."Dediğinde dudaklarımı 'Way be' dercesine büzüp, başımı salladım.
"Galiba en akıllıları sensin." Dediğimde başını sağa sola doğru salladı.
"Neden bizimle kalmak istemedin?"
"Yeni insanlara zorunda kalmadıkça alışmak, hatta tanımak istemiyorum. Prensiplerime sahip çıkıyorum. Bence siz de tanımadığınız bir kıza karşı fazlasıyla samimiyet ve sabır gösteriyorsunuz. Ve benim de size karşı sınırlarımı aşacak cinsten sabır gösterdiğimin farkındasınızdır umarım" Dediğimde derin bir nefes alıp, verdi.
"Seni tanımak istiyoruz. Eskisi gibi olmak. Ama bunun imkansız olduğunu uygun bir dille anlattın fakat, eskisi gibi olmak yerine yeni sana alışmak istiyorum. Diğerlerini bilmem ama, ben yeni Aylini-"
"Alin" Diyerek düzelttim cümlesini.
"Yeni Alin'i tanımak ve onunla yeni hatıralar biriktirmek istiyorum. Yeni Alin'le." Dediğinde sınırlarımı zorlayacağımı bilsem de:
"Önce hayatımda olman gerekir bunları yapabilmek için."
"Ne nazlı kızsın ama sen de!" Diyerek klonum yanımda oturdu.
"Ali, önemli şeyler konuşuyoruz." Dedi Toprak bıkkınca.
"Ben de ikizimle konuşmak istiyorum. Geldiğimden beri 2 abi bir ben konuşamadım. İkizim lan o benim, ikizim!" Benim de anlayabilmem için Rusça konuşuyordu. Bu iyi. Onu hayatıma almam için ikizim olması bir, anlayışlı olması 2 artı kazandırmıştı.

BELKİ DEOnde histórias criam vida. Descubra agora