"Bizden önce kimler gelmeliydi?" diye sordu Harry. Ginny cevap olarak az uzakta duran paslı bir tenekeyi gösterdi. "İlk Tonks ve Ron'un gelmesi gerekiyordu." Yerde duran eski bir ayakkabıyı gösterdi. "Bu da babam ve Fred'in anahtarıydı, ikinci sırada onlar vardı. Siz üçtünüz ve eğer yetiştilerse Lupin ve George dördüncü olarak bir dakika içinde burada olmalılar." Saatini kontrol etti.

"Hadi onları beklerken içeri geçelim. Acıkmış olmalı-" Biraz ötedeki bir noktadan bir ışık belirdi. Işık büyüdü ve en sonunda Remus ve George göründü. George'un yüzü kan içindeydi ve baygındı, Remus onu tutarken bembeyazdı. "George!" Harry ona yardım etmek için ileri koştu ve George'un ayaklarını tuttu. Beraber George'u eve taşıdılar, kanepeye yatırdılar. Diğer herkes de onları takip ediyordu.

Violet, kanepenin üzerine lamba ışığının gelmesi için uğraşırken George'u yeni bırakmış Remus asasını ona doğrulttu. "Aylak sen-"

"Bana çabuk ilk Kurtboğan iksirini yapmaya çalıştığında neden patladığını anlat!"Remus yaklaşmış asayı boğazına dayamıştı. Violet anlamamazlıkla ona baktı. "Bana cevap ver!"

"İçine lavanta yerine mine çiçeği koymuştum! Kurtboğanla tepkimeye girmişti!" Remus sonunda asayı boynuna bastırmayı bıraktığında öksürdü. Aynı şekilde Harry'e döndü ve onu çekiştirerek duvara yasladı. "Harry Potter, benim Hogwarts'taki odamı ilk ziyaret ettiğinde köşede hangi yaratık vardı?" Sesi daha sakindi ama yine de temkinliydi. "Bir- Bir Garkenez. Akvaryumdaydı!"

Remus, Harry'i de bıraktı. Asasını geri cebine koyarken "Özür dilerim, çocuklar. Kontrol etmem gerekiyordu. İhanete uğradık. Voldemort senin bu gece oradan çıkarılacağını biliyordu ve ona söyleyenler de yalnızca bu eve gelecek isimler olabilir. Bir sahtekar olabilirdiniz." Violet, Remus'a kafasını sallayıp hala uyumakta olan George'a döndü. Bayan Weasley başında dikiliyordu.

"Ne bu tantana? George'un gelmiş ol- Ne oldu?!" Merdivenlerden bağırarak inen Hope koşarak kanepenin önüne geldi. "Neden yüzü ve boynu kan içinde?!"

"Aylak, o iyileşecek mi?" Ağlayacak gibi olduğu için sesi boğuklaşmıştı. Remus, Violet'in yanına eğilip oturdu. "Büyük ihtimalle evet ama kulağını yerine takma şansımız yok." Kanlar içindeki kafasına bakmaktan bu ana kadar kaçınmıştı ama bakınca cidden bir kulağının yerine kanlar içinde bir delik olduğunu gördü. "Snape'in işi. Kovalamaca sırasında maskesini kaybetti, benim peşime onun düşeceğini tahmin etmiştim. Sectumsempra da her zaman onun imzası olmuştur. Keşke bu olaydan sonra ona aynı şekilde karşılık verebildim deseydim ama George çok kan kaybediyordu. Bütün yapabildiğim onu süpürgede tutmaya çalışmak oldu."

Geri kalkıp kızın saçlarını okşadı. "Ben diğer gelenleri dışarda bekleyeceğim, sen arkadaşınla kal. Molly'e yardım etmeye çalış." Violet kafasını salladı. Remus ile Harry'de dışarı çıkınca odağını George'a yöneltti. "Çok fazla kara büyü var..." diye sayıklıyordu yanı başında Hope. Kanı temizlemeye çalışıyorlardı.

Sonunda bütün kanı temizlemeyi bitirmişlerdi ama delik hala oradaydı. Kara büyü sonucu olduğu için kulağı yeniden büyütemiyorlardı. "Dışardan sesler geldi, ben onlara gidip bakayım." Ginny kalkıp dışarı çıkarken Bayan Weasley sessiz hıçkırıklara boğuldu. "En azından yaşayacak. Daha kötüsü de olabilirdi."

"Kim olduğumu oğlumu gördükten sonra kanıtlarım, Kingsley! Şimdi çekil!" Bay Weasley'i ilk kez bağırırken duymuşlardı. Önce Bay Weasley ve arkasından Fred içeri girdiler. Solgun gözüküyorlardı ama yaraları yoktu. "Arthur!" Bayan Weasley ağladığı için hıçkırdı. "Çok şükürler olsun!"

George, babasının ve Fred'in gelirken çıkarttığı seslerden olacak gözlerini aralamıştı. Fred, iki kızın arasına çöküp kardeşine bakarken onun uyandığını gören Bay Weasley hızla nefesini verdi. "Nasılsın, Georgie?" diye sordu Fred.

Violet BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin