VP⁸

608 34 22
                                    

+PETE+
Bay Vegas'ın arabasından indim ve hızlı bir şekilde evin önüne geldim. Kapıda bir süre anahtar bulmak için oyalandim. Bulduğum zaman kapıyı açtım. İçeriye girdim ve ışıkları açmadan salona gittim. Perdeyi yavaşça araladım ve Onun gidip gitmediğine baktım. Gitmişti. Derin bir nefes aldım. Arkamı dönüp odama gittim. Işığı açtım ve cebimdeki telefonumu alıp Nanon'u aradım. Grey bu gece onda kalacaktı. Almaya gidecek gücüm kalmamıştı. Telefon görüşmem bitti ve banyoya ilerledim. Duşa girdim. Çok iyi gelmişti. Çıktıktan sonra saçlarımı kuruladim ve yatağa geçtim. Gözlerim açıyordu. Günü düşünmeye bile fırsatım olmadan uykuya daldım.
Akşamdan kalma olayı hep sinir etmiştir beni. Alarmı kapattım ve oyalanarak hazırlanmaya başladım. Acelem yoktu. Bugün çekim de yoktu. Sadece disiplin için erken kalkıyordum. Sabah bakım rutinlerimi duş aldıktan sonra yaptım ve bir süre buz dolabının önünde oturup içerisine baktım. Açım ama bir şey yok ama her şey var. Bu nasıl bir çelişki ya.

Bir süre sonra sıkıntıdan Ren'i aradım.

-Hey Ren. N'aber? Ne yapıyorsun?

Kalabalık bir ortamda bulunduğu arkadaki seslerden belli oluyordu. Galiba çekimi vardı.

-Kanka çekim yapıyoruz. Sen ne yapıyorsun? İşin yoksa gel hem kamera kullanmayı öğrenmek istiyordun iyi olur.

Teklifi beklemiyordum. Hatta fotoğraf çekmeyi öğrenmek istediğimi Ona ne zaman söyledim unutmuştum. Ama yalnız ve sıkıcı bir günden çok çok iyidir dedim ve kabul ettim.
Odama gidip siyah spor yazlık bir takım giydim. Gerekli olan eşyaları çantama koydum ve evden çıkıp yola koyuldum. Ren ben hazırlanırken konum atmıştı. Bu sefer açık bir alanda çekim olacağı için beraber çalıştığımız ajansta değildi. Konuma ulaşabilmek için sikik bir trafik macerası yaşadım. Arabalardan nefret ediyordum. Özellikle de trafikte.
Neyse Pete sinir kalbe zarar derin nefes al ver ve siktir et.
Konuma vardım. Zor olmuştu. Havanın sıcak olmasını saymıyorum bakın. Hemen nazlı falan demeyin.
Geldiğim yer bir parktı. Arabamı park ettim ve Ren'in orada olduğundan emin olduğum kalabalığa doğru ilerledim. Evet tam da karşımda sırtı bana dönük mankenin önünde duruyordu. Çekim için ara verilene kadar onu izledim. Arada etrafıma bakıyordum. Mola için anons verilince yanına gidip ensesine çaktım.
(Vegasım yavrum bu senin için.)

-Ah Pete!

O kalpleri paramparça eden kocaman gülümsememi karşımda duran aciz insana bahşettim ve omuz silktim.

- Amma tatlı canım var ha neden bağırıyorsun?

-Gel ben de sana vurayım o zaman konuş.

-Yooo git istemem.

Elini ittim ve boynunda asılı olan kameraya baktım. Parmağım ile dokundum ve Ren 'e baktım.

- Ben de bundan istiyorum.

- Önce öğrenmen lazım.

-Kanka zaten öğret diye geldim hadi.

Samimi bir gülümseme ile benden birkaç adım öne gitti ve sandalyesini yanıma çekip omuzlarımdan tutarak beni oturttu. Mola boyunca sadece kamera tutuşu için çalıştık. Bittiği zaman ben kalabalıktan ayrıldım ve parkın içerisinde duran kafeye ilerledim. Varmama neredeyse 15-20 adım vardı ki adımı sakin ve kısık sesli bir şekilde duymam ile ürperdim.

-Pete~

Tüylerim diken diken oldu. Etrafıma baktım ama kimse yoktu. Evet insanlar vardı ancak sesleri duyulmuyordu.
Yanlış duyduğumu düşünüp 3 adım daha attım.

-Pete~ Dur.

Kalbim çıkacak gibiydi. Yumruklarimi sıktım ve hızlı hızlı nefes alıp vermeye başladım.

VP⁸⁸ (VEGASPETE) (Devam Etmeyecek)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon