Nasıl hissettirdiğini hissetmek ister misin?

64 10 3
                                    

"Güzel omegalar at binmeye ne dersiniz? Sizin için Avusturya'nın alacalı topraklarından kaslı ama asil atları olan Haflinger'larını getirdim. Sizin gibi güzel omegalara eminim en çok bu atlar yakışırdı."

Karina girişteki biraz yüksekte kalmış merdivende konuşmasını yapmıştı, ardından merdivenden inip Minjeong'u yanlız bırakmamakmadına yanına gitmişti.

Sadece giderken biraz şaşırıp duraksamıştı. Minjeong'un yanında az önce yer kavgası yaptıkları kız vardı. "Kendimi sana tanıtayım. Ben Ji baş şifacıyım senden kat kat iyi olduğuma da eminimdir."

"Her konuda mı?" Minjeong sert bir ses tonuyla kıza sorduğunda Karina biraz daha gizlice dinlemenin sorun olmayacağını düşünmüştü. Ağacın arkasına geçip kulaklarını tüm algılara açmıştı.

Gerek fısıltıları gerek bağırışları hepsini duyabilirdi alfa olması sayesinde. Şimdi onlardan uzakta olduğu için dikkat çekmezdi ve de kolaylıkla onları dinleyebilirdi.

"Her konuda" kulak tırmayan gülümsemesiyle Minjeong'un ipek gibi yumuşacık sarı kısa saçlarını arkaya ittirmişti.

"At binme yarışmasına ne dersin o zaman? Hatta şöyle yapalım atın üstünde gözlerimiz bağlıyken belirli hedefleri vurmaya çalışalım. Yapabilirsin değil mi?"

Kızın yüzü bozulmuştu. Ama bu rekabet hırsıyla onu yenmek istemesine engel değildi. "Pekala yapalım o zaman. Millet buraya bakın! Bu küçük bana meydan okudu hadi yapalım!"

Etrafa tiz kahkahalarından attığında herkes işine geri dönmüştü. "Belli ki pek sevilen bir tip değilsin. Öyle değil mi?" Minjeong kocaman gülümseyip Ji'nin saçlarını savurduğunda arkasını döndü.

Fısıltıyla "Bizi dinlemeyi kesmelisin Karina. Feromonların seni ele veriyor" demişti. Karina ağacın arkasından çıkıp kolları göğsünde bağlı kıza baktı. "Neden meydan okudun?"

"Sürüm bunda ustadır. Neden okumayayıp ona olduğu yeri göstermeyeyim" Gözleri masmavi parlayan kıza hayretle baktı. "Beni kıskandığını söylemiyorsun da"

Tam o sırada yanlarına bir kız gelmişti. Daha doğrusu Minjeong'un. "Şey merhaba ben az önce sana yara bandı getiren kızım. Rica etsem bana o kelebeği nasıl diktiğini söyler ya da öğretir misin?"

Minjeong karşısındaki kızdan inanılmaz bir enerji almıştı. "Elbette. Minjeong ben. Lee Minjeong." Kızda gülümsemiş "Ning Yizhuo. Ningning de diyebilirsin"

Karina onların bu haline gülümsediğinde Ji çirkin gülümsemeyle onlara yaklaşıp Minjeong'un dibine girerek "Ne o korktun mu hadi atın seni bekliyor" ardından geri çekilmiş ve gülüşünü düşürmüştü.

Sert bakışlarıyla birbirini delmek isteyen ikiliye Karina gerginlikle baktı. "Bu ikili beni çok geriyor. Neyse hadi müsabakaya hedefler yerleştirilsin oklar ve yaylar hazırlansın!"

Alfalar dışarı çıkıp lider ne istediyse onu yapmıştı. Ardından içeri girip omegaları tekrar birbirleriyle baş başa bırakmıştı.

Halflinger'lerin karşısında kısa süreliğine büyülenmişti Minjeong. Ardından ata binip açık renkteki tüyleri okşadı. İkisininde gözlerini bağlayan Ning siyah kadife kuşakların renk geçirmediğinden emindi.

Ardından oklarla birlikte az önce iyice yerlerini ezberledikleri hedeflere karşın oklarını gerdiler. Omegaların hepsi onların arka taraflarında kalmıştı. Minjeong'un okları beyaz Ji'nin okları kırmızıydı kolayca ayırt edebilmek için.

Minjeong hepsini ortasından vurarak geçmiş Ji ise bir tane bile tutturamamıştı. En sonunda bitmiş okları ve ellerinde tuttukları yay ile geldiklerinde sıkı bağları çözmek için Ning gelmişti.

Atılan oklara beraber baktıklarında ki bu beraber olan grup Ji, Minjeong, Ning ve Karina'dan oluşuyordu, Minjeong'un tüm oklarının tam hedefi vurduğunu görmüşlerdi.

"Bir şeylerde iyi olmanın" diye söze başladı Minjeong. "Nasıl hissettirdiğini hissetmek ister misin?" sevimli bir gülüş koymuştu beyaz yüzüne şimdi.

Başını sağa eğip elindeki okları kızın göğsüne itip elleriyle zorla tutturmuş ardından Karina ve Ning'i de iterek geldikleri yolu geri dönüp kış bahçesine ulaşmışlardı.

"Cidden çok güzeldin Min~" Ning aegyo dolu sesiyle konuştuğunda etraftaki omegalarla bir kaç etkinlik daha yapılmış ve akşam olunca boş evlere yerleştirilmişti omegalar.

Ning ve Minjeong hala Karina ile birliktelerdi bu yüzden onlara ev kalmamıştı. "Şey biz ne olacağız?"

"Evimde benim yattığım oda harici bir tane daha oda var eğer rahatsız olmazsanız orada kalmanızı öneririm."

İkili onayladığında başını gökyüzüne çevirmişti Karina. Kayan bir yıldız gördüğünde içinden "Umarım bulmuşumdur" diye geçirdi. Neyi bulduğu belirsizdi.

Tekrar önüne döndüğünde hızlanıp evinin önüne gelmiş ve kapının önünde bekleyen kuzenini görmüştü. "Selam kuzen. Oh Minjeong selam burada ne işin var? Doğru unutmuşum süründen kaçıyordun"

Giselle gülerek konuştuğunda Karina çatık kaşlarını Minjeong'a çevirdi. "Minjeong?" Giselle'e döndüğünde "Sen neden buradasın? Sürünün başında dursana"

"Kızma. Seninle Selenophile hakkında konuşmam gerek." Ning Giselle'i gördüğünden beri garip hissediyordu. Eve girdiklerinde Ning Minjeong'a dönüp "O kim?" diye sormuştu.

"Uchinaga Aeri. Basorexia'nın baş alfası." Ning'in göz bebekleri saliselik titremiş ardından bakışlarını Giselle'e ve elinde tuttuğu savaş miğferine baktı. Tekrar bakışlarını Giselle'in gözlerine çıkardığında kendine baktığını gördü.

Başını çevirmeden önceki saniyelik göz göze gelmeleri bile deli gibi feromon salgılamasına neden olabilirdi. Göz rengi mavinin en koyu rengine bürünmüş ve yanındaki Minjeong'a tutunmuştu sıkıca.

_________________________________

(G)I-DLE - Dahlia

The Leaders | WinrinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin