[5]

91 25 1
                                    

Hemen alt kattaki özel kamarama döndüm. Shu'ya yakalanmadan her şeyi yatağın altına tıkıştırdım. Sırılsıklam olan kıyafetlerimi çıkardım ve hızla banyoya koştum. Böylece Shu sorarsa banyoda olduğumu ve onu duymadığımı söyleyebilirim. 

Musluğu açmadan önce hâlâ Shu'nun sesi geliyor mu diye kontrol ettim. Herhalde artık gitmişti.

Suyu açtım ve yıkanmaya başladım. Denizadamının tuhaf kokusu sanki çıkmıyor gibiydi. Kokladıkça başım dönüyordu.

Olanlardan sonra hala sakinleşemediğimi fark ettim. Kalbim çok hızlı çarpıyordu. O yaratık ne yapmaya çalışıyordu ki? Fakat amacı ne olursa olsun dokunuşlarının beni heyecanlandırdığı doğruydu. O dokunuşları düşündükçe sertleşmeye başladığımı fark ettim. Bu gerçeği fark edince kendime gelmek için yanağıma bir tokat attım.

İnsan olmayan bir yaratığa karşı cinsel dürtü duyacak kadar ileri gittim!

Bütün bu araştırmaları yaparak kendini mi çıldırttın Shoto? Nasıl oldu da böyle bir şey düşündüm.

Kendimi biyolojik araştırmalara adadım ve hiç cinsel deneyimim olmadı. Ama bilgilerime göre erkeklerin nasıl birbirleriyle seks yapabileceğinin farkındayım. O yaratığın vücut yapısı insanlara o kadar benziyor ki davranışları da cinsellik içeriyor gibiydi. Bir an düşündükten sonra çok utandım, kulaklarım bile ısınmaya başladı. Şu anda sadece saçmaladığımı düşünüyordum. Böyle bir şeyin gerçekleşmesi neredeyse imkansızdı.

Sanırım çok yorgun olduğum için saçmalıyordum. Havlumu belime sardım ve banyodan dışarı çıktım. Banyodan çıkınca yatağımda oturan sinirli bir Shu görmeyi beklemiyordum. Buraya nasıl girdiğini bile sorgulamayacağım.

"Merhaba dostum. Sabahın bu erken saatinde hangi rüzgar attı seni buraya?"

Bir süre kızgınlıkla baktıktan sonra konuşmaya başladı.

"Bilmem? Belki de su tankında bulduğum bu el feneridir."

"Shu, ben..."

Hızla yataktan kalktı ve üzerime doğru yürüdü.

"Shoto! Neden sözümü dinlemiyorsun. Seni uyarmıştım."

"Ben sadece biraz daha yakından incelemek istemiştim. İlk defa canlı bir denizadamı görüyorum."

"Senin bu fazla merakın hayatına mal olabilir. Neden anlamıyorsun?"

Haklıydı. Merakıma yenik düşmüştüm. Cevap vererek onu daha da sinirlendirmek istemedim.

Shu ise sinirden şakaklarını ovuşturmaya başlamıştı. Başını kaldırmadan konuşmaya devam etti.

"Bu araştırmanın lideri olarak seni görevinden alıyorum."

"Ama bu ben-"

Shu sinirle bana bakınca cümlemi yarıda bırakmak zorunda kalmıştım. Suçluluktan yere bakıyordum. O sırada yerin sallandığını fark ettim. Gittikçe daha da şiddetlendi. Shu ile telaşla birbirimize baktık. Beklenmedik bir şekilde etraf zifiri karanlık oldu.

Hiçbir şey göremiyordum.

"Fırtına! Fırtına!"

Güvertedeki denizcilerin bağırışları duyuluyordu.

"Muhtemelen fırtınadan dolayı elektrikler kesildi. Ben ne olduğuna bakmaya gidiyorum. Sen burada kal."

Shu daha cevap vermeme fırsat bırakmadan gitti. Pencereden dışarıya baktığımda hızla yağan yağmuru ve büyük dalgaları görebiliyordum.

Yatağa oturdum ve giymek için birkaç temiz kıyafet seçtim. Ancak tam paltomu giyerken pencerenin ardında yağmur ve sisin arkasından geçen karanlık bir gölge gördüm.  O kadar hızlıydı ki muhtemelen gemide savrulan bir şeydir diye düşündüm. Hızlıca kalan kıyafetlerimi de giydim. Ve tam o anda pencerede bir şey olduğunu gördüm.

Birinin el izine benziyordu. Fakat parmakları arasındaki yarıklar birbirine bağlıydı.

Bu izler denizadamının perdeli pençeleriydi.

Daha net görmek için hızlıca gözlerimi kırpıştırdım. Fakat kısa sürede iz kayboldu. Bunu da yorgunluktan gördüğüm halüsinasyonlardan olduğunu düşündüm. Pencereye iyice yaklaştım. Yağmur damlalarından başka bir şey yoktu.

Alnımı ovuşturdum. Pencereden bakarak yağmurun ve rüzgarın daha da kötüleşmesini seyrettim. Bu tür durumlarda içeride kalmanın benim için daha iyi olduğuna karar vermiştim. En azından benim denize düşme tehlikemle karşı karşıya kalmayacaklardı. Denizadamını ziyarete gittiğim için doğru düzgün uyuyamamıştım. O yüzden yatağa doğru gidip uyumaya karar verdim.

Yüksek sesli gök gürültüsü ile gözlerimi araladım. İçerisinin hâlâ karanlık olduğunu ve dışarının da kasvetli olduğunu gördüm. Soğuktan tir tir titrediğimi fark ettiğimde penceremin açık olduğunu gördüm. Hasta olmamak ve pencereyi kapatmak için ayağa kalktım. Saate baktığımıda ise uyuduğumdan bu yana sadece yarım saat geçtiğini fark ettim.  

Etraf çok karanlık olduğu için masa lambasını açmaya karar verdim. Lambayı açtıktan sonra bir şey fark ettim. Kapının önünde bir siluet duruyordu.

Adrenalinim aniden zirve yaptı ve tüylerim diken diken oldu.

Denizadamı...benim odamdaydı.

benim odamdaydı

اوووه! هذه الصورة لا تتبع إرشادات المحتوى الخاصة بنا. لمتابعة النشر، يرجى إزالتها أو تحميل صورة أخرى.
Merman ᵛᵒˣᵗᵒحيث تعيش القصص. اكتشف الآن