1.Bölüm

697 50 1
                                    

....

Eimdeki paspası yere bırakıp derin bir nefes verdim. Yorgunluktan başım dönüyordu. Sabahtan beri evi 15 kez silip süpürmüştüm. Hayır, temizlik hastası filan değildim. Ailem benden bunu istiyordu. Hayır, onlar da temizlik hastası değil. Bana eziyet etmek istedikleri için yaptırıyorlar. Neden dediğini duyar gibiyim. Anlaşıldı, her şeyi sana en başından anlatacağım.

Ailem ben kendimi bildim bileli bana fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladı. Hala daha uyguluyorlar. Özellikle de babam. Her gün beni dövmek bir rutini haline geldi. Annem de her gün bana ev işleri yaptırrırdı. Eğer baş kaldırırsam da babam beni bayılana kadar döverdi. Hatta bu bir çok kez oldu. Ben baş kaldırdım ve babam beni dar ve karanlık bir odada bayıltana kadar dövdü. Bu döngü tam 100 defa gerçekleşti. Evet yanlış duymadınız, ben tam 100 defa bayıldım! Eğer bir gün ölürsem herhalde ölümüm bu adamın beni saatlerce dövmesi ile olur.

"Hazel! Aval aval dikilme de sil şu yerleri."diye bağıran annem ile paspası tekrar elime aldım. Bir tur daha temizlik yapıp annemlere döndüm.

"Nasıl? Güzel silmiş miyim?"dedim düz bir sesle.

"Tamam, olmuş işte. Şimdi git yemek yap."

Onu da bir zahmet kendin yap.

Tamam iç ses susabilirsin.

"Peki."deyip mutfağa yöneldim. Hızlı bir şekilde istedikleri akşam yemeğini hazırladım. Sofrayı da kurduktan sonra odama doğru yol aldım. Tam o sırada babam sertçe saçımdan tuttu.

"Ah."diye bir inilti çıktı dudaklarımdan.

"Yemek niye tuzsuz ha?"diye kükredi. Sonra da beni saçımdan tutup yere fırlattı. Canım çok acıyordu.

"B-baba t-tuz attım ben y-yemeğe."dedim ağlayarak.

"Konuşma! Ben tuzsuz dediysem o yemek tuzsuzdur. İtiraz istemiyorum. Şimdi sus ve cezanı çek."dedi, tam o anda yüzüm yana doğru düştü. Bana tokat atmıştı.

"Ba-baba bırak lütfen. Yemin ederim isteyerek yapmadım. Yemeğe t-tuz atabilirim biraz daha. L-lütfen bırak."dedim titreyerek.

"Sus dedim. İstemiyorum tuz falan. Sadece cezanı çekmeni istiyorum."dedi ve burnuma sertçe vurdu. Burnum çok acıdı ve kanadı. Ama artık alışmıştım. Çünkü haftada bir burnunu kanatıyordu. Pürüzsüz burnum o adam yüzünden yamulmuştu.

"Baba yapma."dedim çok kısık bir sesle.

Babam beni duymamış olacak ki üst üste kaburgalarıma vurdu. Canım çok acıyordu. Üst üste çığlıklar attım ama tabii ki de beni annemden başka kimse duymamıştı. Zaten annem de beni sırıtarak izliyordu. Benim düştüğüm bu durumdan keyif alıyordu.

"Bugünlük bu kadar yeter. Odana!"diye bağırdı babam. İtiraz etmeden odama gittim ve kapıyı kitledim.

Çok yorgundum. Bu yüzden direkt olarak yatağıma uzandım. Ağrılarım had safadaydı ama artık alışmıştım. Bu yüzden derin bir uykuya daldım.

...

Ertesi Sabah

Bugün erken kalkmıştım çünkü okula gidecektim. Hayır, ben o okulu sevmeyen tayfadan değildim. Çünkü okul benim için evden kaçış demekti. Hiç arkadaşım yoktu ama en azından evden belli bir süreliğine kurtuluyordum. Bu yüzden hevesle hazırlandım ve odamdan çıktım. Salona gittim. Anneme kahvaltıya kalamayacağımı söyleyecektim.

"Anne, izninle ben gidiyorum. Kahvaltıya kalamayacağım."dedim salonun kapısından içeriye doğru.

Annem ve babam bugün pek bir mutluydu. Nedenini anlayamamıştım.

"Gel buraya Hazel. Konuşmamız lazım."

Aman Allah'ım ne oldu?

Sus iç ses!

Niye susuyorum ya?

Sus dediysem sus Geveze!

"Ne oldu baba?"dedim korkak bir şekilde.

"Bugün beni senin doğduğun hastane aradı. 17 yıl önceki kayıtlara bakmışlar. Sen sanırım başka bir bebekle karışmışsın. Yani sen bizim kızımız değilsin."

Ne?

Ne? Bu nasıl olabilir?

"N-nasıl yani?"diye sordum.

"Soru sorma. Git hazırlan. DNA testine çağırıyorlar."

Ben zaten hazırdım ki. Ama giyim kuşam olarak tabii. Yoksa mental olarak hiç hazır değildim.

"Hazel zaten hazır Aykut. Bence biz hemen çıkalım."

Nasıl bu kadar rahat olabiliyorlardı? Aklım almıyordu.

...

Şu an bir hastane odasında doktorun gelmesini bekliyoruz. Yanımda annem ve babam, karşımda ise muhtemel biyolojik annem ve babam.

Dur bir dakika.

Karşımda oturan kadın benim yaşlanmış halim miydi, yoksa ben mi yanlış görüyordum? Saçları aynı benim gibi kızıl, gözleri ise aynı benim gibi maviydi. Kadının sol yanında iki kız vardı. Birisi boya kovasından çıkmış gibi makyaj yapmış ve mini etek giymişti. Bir dakika! Bu kız tam benim annemdi! Siyah saçlı ve ela gözlü. Bu konuyu fazla irdelemek istemedim. Diğer kıza baktım, bana nefretle bakıyordu.

Biz ona ne yaptık ki Hazoş?

Ben de bilmiyorum Geveze. Ayrıca bana bir daha lütfen Hazoş deme.

Neyse ki doktor fazla gecikmedi. Hemen kanlarımızı verdik. Diğer kız biraz iğneden korkuyormuş sanırım. Onun kanı alınırken biraz bağırdı çünkü.

"Sonuçlar bir saat sonra çıkacaktır. Hastane adına sizden tekrardan özür dilerim."dedi doktor ve odadan çıktı.

..

1 Saat Sonra

Hepimiz heyecanla doktorun dudaklarına bakıyorduk. Ağzından çıkacak cümleler çok önemliydi.

"Hadi artık söyleyin şu sonuçları!"diye bağırdı babam.

Doktor boğazını temizledi ve konuşmaya başladı.

"Hazel Mutlu %99.9 ihtimalle Ferhat Akbulut'un kızıdır. Sinem Akbulut ise %99.9 ihtimalle Aykut Mutlu'nun kızıdır."

NE?

...

Gerçek Ailem | HazelWhere stories live. Discover now