Konuşması bittiğinde kısa bir sessizlik oluştu. "Hiç aklına geldi mi, Harry-"

"Yardım teklif ediyormuş gibi yapıp aslında Malfoy'un ne işler çevirdiğini anlamaya çalıştığını mı? Evet düşündüm." dedi Harry hemen. "Bunu söyleyeceğinizi de tahmin etmiştim. Yine de bu oluyor mu, olmuyor mu bilemeyiz değil mi?"

"Bunu bilmek bizim işimiz değil." dedi Remus konuşmaya dahil olarak. "Dumbledore'un işi. Dumbledore da Severus'a güveniyor. Bu da bizim için yeterli olmalı." Remus'un aksine Violet sessizliğini korudu. Gerçi konuşmak istese bile şu an içinden bir ses buna engel oluyordu. Demek ki Voldemort, Violet gibi az bilgi sahibi birisinin bile bilgi sızdırmasını istemiyordu

"Fakat diyelim Dumbledore yanılıyor-" Remus, Harry'i durdurdu. "İnsanlar bunu defalarca söyledi. Aslında mesele Dumbledore'a güvenmek ve ben ona güveniyorum. Eğer o da Severus'a güveniyorsa ona da güveniyorumdur."

"Dumbledore hata yapabilir. Bunu kendisi de söyledi."

"Bence öfke gözünü kör etmiş." diye noktayı koydu Remus. "Önce Draco'ya sonra da Snape'e öfkelisin."

"Hayır değilim!" Harry sesinin tonunun yanlışlıkla yükseldiğini fark edince boğazını temizledi. "Öylesin!" dedi bu sefer Remus. Onun da sesi yükselmişti. Violet omzundan onu tuttu. Hem uzun zamandır kurtlarla yaşıyordu hem de dolunay yakındı, kendisini kontrol etmekte zorlanması doğaldı.

Violet sıkılmış gibi yapıp Remus'un dizlerine yattığında Remus onun saçlarıyla oynamaya başladı. "Her gün bir sürü insan ortadan kayboluyor, Harry. Güvenebileceğimiz sadece bir avuç dolusu insan var. Eğer kendi aramızda kavga etmeye başlarsak mahvoluruz." dedi Remus, sakinleştiğinde. Sonrasında Violet'e baktı. "Saçlarını boyamayacak mısın?" diye sordu, konuyu değiştirmek için. Violet bilmiyorum anlamında omuzlarını silkti. "Canım isterse ve enerjim olursa boyarım."

"Bana bir baksana eski mor kafa." diye seslendi sandalyelerden birine zar zor sığışmış Alastor Moody, saç konusundan sonra şu an sarı tutamlara laf atarak. "O dövmeyi nerede yaptırdın?"

Violet, Moody'nin gözüne iyice batmamak için sakin gözükmeye çalıştı. Fakat elini havaya kaldırıp görüş hizasına getirirken hafif titriyordu. "Londra'nın merkezinde ünlü bir dövmeci olduğunu duydum. İçimden geldi, yaptırdım."

"Bana normal bir dövme için fazla sihirli geldi." diye devam ettirdi. Takma gözü fıldır fıldır dönüyordu. "Yaşlılıktandır öyle diyeceğim ama dövme sanatçısı Beauxbatons'tan tanıdığım birisi."

"Kimdi?" dedi Bill'in kucağında oturup çalan şarkılardan bezmiş Fleur, okulunun adını duyunca dahil olmak istemişti. Bunun üzerine Violet yutkundu. "Bizim binadan alt dönemlerden. Ben bile tanımıyordum, gittiğimde o beni tanıdığını söyleyince konuştuk. Öyle yani." Fleur kafasını salladı.

Remus kıkırdadı. Violet'in elini tutup, "Baban bu yılanı görse kahrolurdu." Violet zordan güldü. "Cidden." Konuşmanın babası hakkında devam etmeyeceğini umdu.

Ve umduğu gibi de oldu. Harry, Remus'un kurtlar hakkındaki gizli görevi hakkında soru sormaya başladığında odakları oraya kaymıştı. Violet rahatlayarak gözlerini kapatmış, Remus'un da saçıyla oynaması üzerine iyice uyku moduna geçmişti.

Yüksek seslerle gözlerini açtı. Çevresinde bağrışmalar artmıştı. Burnuna yanık kokusu geldiğinde yattığı yerden kalktı. Herkes camdan dışarısına bakıyordu. Yanık kokusunun kaynağı da yanan buğday tarlası gibi gözüküyordu.

Violet başka bir koku aldı, tanıdık kokular... Ölüm Yiyenler. Remus da kokuyu almış olacaktı ki koşarak giriş kapısına gitti. Herkes asasını saniyesinde kuşanmıştı. "Herkes evden çıksın!"

Violet BlackWhere stories live. Discover now