Son sözlerinin ardından odasına geri dönerken bacağımın acısıyla konuştum. "Ne oldu! Dediklerime cevap veremedin bi" dedim. Hala inatla bela mı arıyordum. İçinden geçen bela sözcüğüyle gülmeye başladım. Ateş'in kapısını kapattığını duyunca yeniden omletime döndüm. Ve aklıma gelen şarkıyı mırıldanmaya başladım.

"Derdin nee senin belamı istiyosun belamı belaa yaa.."

Ancak bu kez kısık bir ses kullanmaya özen gösterdim. Ateş'i sinir etmek hayatımın en büyük zevki olsa bile acıyan bacağıma yeni bir arkadaş edinmek istemiyordum.

Kahvaltımı hazırlamak ve bitirmek her zamankinden biraz fazla vaktimi almıştı. Çünkü her hareketimde ses çıkarmamaya özen göstermek beni yavaşlatmıştı. Verdiği zararlardan ötürü trip amaçlı Ateş'e kahvaltılık bir şeyler hazırlamama kararı almıştım. Şimdi uyanıp kendi hazırlasında yokluğumda kıymetimi bilsin.

Mutfaktan çıkıp odama geçtiğimde normal günlük planımın gerisinde kaldığımdan her zamankinden hızlı üstümü değiştim. Üzerime nike şort ve tişörtümü çektiğim gibi kulaklıklarım ve telefonumu alarak evden çıktım. Ayakkabılarımın bağcıklarını bile asansörde bağlamaya karar vermiştim.

Çünkü saat 09:08 di.

Benim ise 09:00 da çoktan evden çıkmış olmam gerekiyordu.

Lanet olsun içimde ki dakiklik tutkusuna. Not: sadece kendi işlerim için.

Her allahın günü gittiğim dolayısıyla gözüm kapalı bile bulabileceğim sahile doğru yürüdüm. Ve yine her allahın günü koşuya başladığım noktaya ulaşıp önce hafif tempolu sonrasında ise hızlı koşumu yapma adına koşmaya başladım.

Normale 9:30 da başladığım koşuya bu gün 4 dakika geç başlamıştım. Bu içimi oldukça rahatsız ederken kendi kendime kızmadan edemedim. Buraya gelirken daha hızlı yürümeliydim.

Yaklaşık 15 dakika ısınma amaçlı tempolu koşumu bitirdikten sonra asıl koşuya başladım. Her gün önünden geçtiğim bakkala koşarken bir selam verdim. 6 dakika sonrasında her gün aynı banka oturan ve kuşlara yem atan Lale teyzenin olduğu yere ulaşacaktım.

Ve ulaştığım anda tüm kuşlar benden dolayı uçuşup kaçışacaktı.

Öylede oldu.

"Evet beni gidi şamar oğlanı beni! Yine kaçırdım kuşları! Üzgünüm Lale teyzee! Ve günaydın."

Önünden koşarken bağırarak her gün tekrarladığım cümleyi sarf ettim. O ise bana yine de saydırmaya başlamıştı. Kulaklığımın tekini her gün onu duyabilmek için çıkaran ben değilmişim gibi isyankar bir suratla onu geride bıraktım.

Koşuma devam ettim.

8 dakika sonrasında karşıma su ve simit satan seyyar satıcı çıkacaktı. Remzi abiden her gün olduğu gibi suyumu alacaktım. Sonrasında 10 dakika daha koşup günlük koşu rutinimi tamamlayacak ve yürüyerek eve geri dönecektim. Sonrasında spor çantamı alacak ve doğruca spor salonuna gidecektim. 2 saat sonra ise çalıştığımız dans kursunda beni bekleyen arkadaşlarımın yanına gidip yeni koreografimizi çalışacaktık.

İşte Kutay'ın bir günü.

Olması gereken. Ve olacak olan.

Koşuma devam ettim. Tam olmam gereken zamanda Remzi abiden suyumu aldım, içtim ve kalan koşum için yoluma devam ettim.

Ve yine önünden geçtiğim yol ayrımından
koşuma katılan Aysude.

Bir dakika, ne?

Aysude mi?

Abimin Kankası || TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin