•2

166 20 26
                                    

iyi okumalar

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

iyi okumalar.

jimin gözlerini açtığında kendini yatağında bulmayı bekliyordu, boş bir hastane odasında değil. çevresini algılaması, içinde bulunduğu durumu adım adım hatırlaması da çok kolay değildi, özellikle böylesine ağır bir baş ağrısıyla savaş veriyorken. gözlerini ağrıdan açamamıştı bile, sanki birisi kafasını iki elinin arasına almış ve ilahi bir güçle sıkıyordu. uyurken hep açtığı beyaz gürültüyü duyuyordu sanki fakat bu sefer bu onu rahatlatıp uykuya hazırlamıyor, aksine rahatsız edici bir yükseklikle kafatasının içinde oradan oraya çarpıyordu. zorlukla yutkundu, gözlerini biraz daha açıp sakince izledi etrafı. bir hastane odasında olduğunu algıladığı an her şey kesik kesik yer edindi zihninde, küçük ve etkili adımlarla.

çellosunu duyuyordu, sahnedeydi. beyaz ışığın ağır etkisi altında karşısındaki dinleyicileri görmüyordu bile, sahnenin sıcaklığının kemiklerine işlediğini hatırlıyordu. alkışları, kusursuz geceyi, babasının boş koltuğunu. boş koltuğun kalbine verdiği zararı hatırladı, o kesik ince sızıyı tekrar hissetti kalbinde. selam verdiğini, gülümsediğini hatırladı. ışığın onu kör ettiğini, bu yüzden ona saldıran adamın kim olduğu hakkında hiçbir fikrinin olmadığını. birisinin ona sertçe vurduğunu, hazırlıksız yakalanan bedeninin sahnede hızla yere savrulduğunu. hepsi birer birer hücum etti zihnine, jimin durumun farkına vardığında yorgun gözlerinin içi doldu hemen, içinde kaldığı durumu hissettiğinde sıcak gözyaşının hiç beklemeden şakaklarından hastane kokan yastığa düştüğünü hissetti. jimin saldırıya uğradığı o anları hatırladı, bir daha da hiç unutmadı.

hissettikleri dile getirilemeyecek kadar üzücüydü onun için. zaten hiçbir zaman duygularını ifade edemezdi, biri gelip neden bu halde olduğunu sorsa gözyaşları tane tane akardı yanaklarından. daha fazla sürmedi jimin'in bu sessiz ve yalnız gözyaşları, odaya ilk önce annesi ve arkasında bir hemşire girdiğinde jimin sakince kafasını kaldırıp misafirlerine baktı kısaca, dolu gözleriyle ona ulaşmaya çalışan annesini gördüğünde yutkundu. " uyandın." diye mırıldandı annesi, yorgun görünüyordu. özensiz kıyafetleri vardı, asla toplamadığı saçlarını toplamıştı ve o canlı yüz ifadesi ortada yoktu. annesi yorgun görünüyordu. annesi bir adım geride kalıp hemşirenin onu muayene etmesini izlerken jimin kısa soruları cevaplıyor, anlamsız bulduğu basit sorulara bile cevap veriyordu. "başım ağrıyor." demişti sessizce, hemşire ona güçlü bir ağrı kesici vereceğini söyledi. doktorun birazdan geleceğini ve ciddi bir sorun olmadığını söyledi ve seruma ağrı kesiciyi ilave edip çıktı odadan.

" bebeğim." diye mırıldandı kumral kadın, yatağın kenarına oturup jimin'in alnına bir öpücük bırakırken. " iyisin, hiçbir sorun yok. korkman gereken hiçbir şey yok." jimin sessizce kafasını salladı, birkaç saniye sonra zorlukla tebessüm etti, sadece annesi biraz daha iyi hissetsin diye. "sorun yok, artık sen de sakin olabilirsin." duraksayıp kuruyan dudaklarını ıslattı diliyle. "yorgun görünüyorsun." annesi jimin'in elini kavrayıp art arda birkaç öpücük bıraktı. pişman hissediyordu. böyle bir tehlikenin varlığını atladığı için, çok zor bir gün geçiren oğlu her şeyi kusursuzca hallederken o hiçbir işe yaramadığı için, jimin yere düşerken koşup kafasını çarpmasını sağlayamadığı için. bir anne neyi dert ediyorsa onu dert ediyordu işte.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 05, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

afuta daku | jikookWhere stories live. Discover now