12- Atsumu

753 25 1
                                    

"Mm. Hoşuna gitmedi mi?" Gözlerini gözlerimden çekmeden dilinle deliğimden yukarı taşaklarıma, sonra penisim boyunca, en sonunda da penis başımın ucuna ulaştın. Bakışların korkunç, Omi, gözlerimi çekersem bilincimi kaybedecekmiş gibiyim. Ancak bu da yüzümün çok daha fazla kızarmasına neden oldu. "Burası bana gittiğiin söylüyor ama." Parmak ucunun iç tarafıyla penis başımı patpatladığında vuruşlarınla senkronize bir şekilde sıçradım.

"Senden mahrum bırakılmış penisimin girdiği yer burası. Islak ve yumuşak tutmamız gerek, değil mi?"

Benden kalan gücümü alacak şeyler söyleme böyle Omi!

Bacaklarımı yukarıda tutacak gücüm bile kalmamıştı, ancak az önce boşaldığın için vücudun hala güçsüz ve uyuşuk, tutuşundan ve bakışlarından hissedebiliyorum. Bu yüzden bacaklarımı bırakmam düşecekleri anlamına gelirdi, ve son istediğim şey de senin oradaki alanını daraltmak. Kalan gücümle onları tutabilmek için başımı arkaya atıp derin bir nefes aldım.

"Atsumu."

Sesin vücuduma bir ürperti dalgasını dikenli sarmaşık gibi salarken gözlerimi kapattım. "Omiii."

Gözlerime düşen loş ışık ve basınçlı su damlaları bir anda kesildiğinde gözlerimi araladım, üzerime eğildiğini fark ettim. Yine o anlamlı bakışlar, Omi, öldürecek misin beni? Takıma girdiğinden beri beni öldürmek istediğini düşünüyordum, demek ki haklıydım.

Yine de şuan, sırtımı, kurdelelerden dolayı sızlayan tenim ve ağrıyan kaslarımı acıtan soğuk duş zemininin üzerinde uzanırken, ıslak, terli ve kirliyken ölmek isterdim, Omi, çünkü üzerimde sen varsın, çünkü bana bunları sen yaptın. Çünkü birkaç saat içinde hiç olmadığım kadar mutlu ettin beni. Daha önce hiç böyle hissetmemiştim.

Bakışlarım ne söylüyor, hislerimin ne kadarını ifade ediyor hiçbir fikrim yok. Fakat sana ağır gelmiş gibi, çünkü sen de beni okumayı çok iyi biliyorsun. Ve her ne söylüyorsa gözlerim, eğilip beni öpmeni sağladı. Çok yavaş. Çok uysal. Kontrolü baba verir gibiydin ama o kadar uyum içindeyiz ki kontrole ihtiyaç yok. O kadar yumuşak öptün ki dudaklarım bu hisle gıdıklandı, ince bir iniltiyi bastıramadım. Saniyeler öncekinden çok daha serttim şimdi, ağırlığını hafifçe bırakarak eğildiğin an penisim karnına çarptı ve ikimiz de titreyerek öpücüğü bıraktık. Siktir, niye bıraktık, geri gel buraya-

Yüzünü ellerim arasına aldığımda, beni seni öpmekten alıkoyacak kadar yoğun, bariyer gibi birkaç saniyelik bakışmadan sonra ikimiz de aynı anda konuştuk.

Ben "lütfen sik beni" dedim, ve sen "tekrar yapabilir miyiz."

Başka kelimeye gerek yoktu artık. Vücutlarımız kelimesiz daha iyi anlaşıyor olmalıydı. Kelimeleri kullandığında beni incittin, ve vücudunla da soğuk suyun altına girerek söylediklerinin aksini gösterdin.

Tezat bir şekilde, sen kelimelerinle beni sevdiğini söyleyene kadar ihtimal bile vermemiştim. Bu yüzden bu kadar geç kalmıştık ve birbirimize bu kadar açtık.

"Burada zor olacak, ayağa kalk" demek yerine uyluğumu okşadın. Kalkarken seni ayağa çektim. Beni kucağına al demek yerine bir elimi boynuna yerleştirmem yetti, eğilip ellerini bacaklarımın altından geçirerek o güçlü smaçör kollarına aldın beni.

Sırtım soğuk duvara çarptığında mızmızca inleyeceğimi biliyormuş gibi ben inlemeden önce "Şşş" diyerek susturdun beni.

Bacaklarımı beline sararak bir elini boş bırakmana izin verdim, böylece altımda kendini hizalayabilirsin. Sikin kalçama çarptığında sabırsızca homurdanmamı tutamadım, bana kısa, küçümser bir bakış attın ve sırıttın.

Omi, ne var? Şuan acelemiz yok, salonda yalnızız, sevişebileceğimiz tonlarca köşe var. Beni banka domaltabilirsin veya file direğine bağlayabilirsin. Eve döndüğümüzde yalnız olacağız, beni mutfak tezgahında, salonunun boydan camlarına yasayarak, ya da basitçe, en vanilya şekliyle yatakta sikebilirsin. Bunu biliyorum. Bundan sonra vücutlarımız dayanamayana kadar sevişebiliriz. Biliyorum.

Fakat elimde değil. Bir an önce olsun istiyorum. Bir an önce seni en derinlerimde hissetmek istiyorum. Bir an önce kendinden geçmek üzere olduğun halde üzerimden ayırmadığın gözlerini hissetmek istiyorum. Bir an önce tekrar yaklaş ve dudaklarımı, gözümün altını, boynumu öp istiyorum.

Bağışla açgözlülüğümü. Benden daha azını hissetmediğini biliyorum Omi. Artık beni kandıramazsın.

Girişimin gerilmeye başladığını hissettiğimde elini tekrar bacağıma yerleştirdin ve ağırlığımı aşağı çekerek seni içime almamı sağladın. Her bir milimetre daha yüksek bir inilti söktü. Sırıtışını göremesem de hissettim. Çeneni elmacık kemiğimde hissettim, tuhaf bir şekilde given vericiydi. Duvardaki yerimi ayarlamak için beni oynattın, ikimizin de rahat olacağı bir pozisyon ayarlarken içimdeki sıcak, keskin varlığına alışmaya çalıştım.

Sonunda konuştun. Sesini özlemişim.

"Bacakların beni delirtiyor, Atsumu."

Hemen ardından geri çekip sertçe girdin. Öyle bi açı ki midemde bile hissedebiliyorum seni. Suyun ıslaklığı kayganlaştırmaktan ziyade sikinin yer bir noktasını daha da hissedilir kılmıştı. İçimde hareket ederken neredeyse gıcırdıyordu.

"Seni şu şekilde tutmak kadar istediğim çok az şey vardı."

Tırnakların bacaklarıma battı, onları sana daha sıkı sardım. Biliyordum işte. Bacaklarım seni tahrik ediyordu. İradenin bu kadar güçlü olmamasını dilerdim ben de. Keşke daha önce direnmekten vaz geçip beni bu şekilde becerseydin.

"16," diyebildim, sanki ben hareket ediyormuş gibi nefes nefese. Yorulmaz mısın hiç? Ellerin kalçama gelip ikiye ayırdı, şimdi duvardan daha çok ayrılmış ve kucağına yaklaşmıştım. Artık içime her girişin zıplamamı sağlıyordu. Dudağını ısırdın, kaçmadı gözümden.

"16 yaşımdan beri." konuşurken sesim kesik kesikti, bu daha fazla hızlanmanı sağladı. Saçlarım daha sert sıçradığı için yüzüme çarpışının ince sesleri, kalçanın benimkine çarpmasının ıslak sesiyle sesiyle uyum içindeydi. "Seni istedim. Şuan- 22 yaşındayım, Omi."

"Hesap mı soruyorsun?" Bir anda durduğunda acıyla inledim. "Aynı şeyi ben de istedim, Atsumu. Bacaklarını gördüğümden beri tek düşündüğüm şey onları ikiye yarıp ortasını sömürmek."

Kelimelerin benden hiç tahmin etmediğim bir inleme söktüğünde tekrar başladın hareket etmeye.

Bana birkaç saniye gibi gelmişti. Sana da muhtemelen aynı şekilde. Fakat yorulmadın, Omi, git gide hızlanarak şuana kadarki en şiddetli orgazmımı söktün benden. Aynı şekilde ben de öyle. Seni o kadar çok sıktım ki dışarı çekemeyeceğini sandım bir an. Tam boşalırken çıkardığın ince, kırık, kısa inilti, şu ana kadar duyduğum en güzel şeydi.

Ve aynı anda birlikte yere çöktük, ne sen beni tutabildin ne sana tutunmama direnebildin. İkimiz de güldük, önce kısa ve güçsüzken biraz daha güçlendi. Sonra da bacağımı patpatladın ve göz kırptın. Sen, göz kırptın, Sakusa Kiyoomi? Flört müydü şimdi bu?

"Tekrar temizlememiz gerek seni."

"Omi."

Gülerek bana yaklaştın, göğsümü öperek yukarı tırmandın ve kaşımın kenarını öptün. Gözümün altını ıskalayacak kadar mı yükseksin şuan?

"Eve dönelim," diye fısıldadın. Şu ana kadar duyduğum en iyi teklifti.

i'll fuck you in love | sakuatsuWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu