4- Atsumu

777 39 3
                                    

"rahatla."

Bunu söylerken parmaklarını daha bile derine itmen hiç yardımcı olmadı Omi. Parmaklarının dibindeki çıkıntılı kemiklerin deliğimin tam girişine sertçe sürtünmesi, içeri girip çıkması, bu kadar ıslak olmasaydım canımı acıtırdı.

Ah şu kemikli, uzun parmakların. 16 yaşında hormonları tavan yapan ben, ulusallardaki maçta sırf o parmaklara gözüm takıldığı için topa dokunmayı unuttuğumu hatırlıyorum. Bir ay boyunca sadece o parmaklarını düşünerek kendime dokunduğumu söylersem benimle dalga geçer miydin? Alt ranzadaki Osamu'ya acıdığını söylerdin kesinlikle.

Ancak 22 yaşındaki hormonları düzelmiş olması gereken ben, ilk kez eline dokunup soğukluğunu hissettiğimden beri o parmakların içimde nasıl hissettireceğine emin olduğumu sanıyordum. Bu beklediğimden çok daha farklıydı oysa. Bu his bağımlılık yaratıcıydı. Hah, sadece üç parmak! Bundan sonra nasıl başka bir şeyle tatmin olabilirim? Vücudum şu hisleri tatmıştı bir kere, senden başka bir şey nasıl beni bu seviyeye çıkarırdı artık?

Sadece parmakların böyle hissettiriyorsa, acaba küçük Omi nasıl hissettirirdi? Kendimi kaybetmek üzereyim, Omi, şuan tek düşünebildiğim sen içime girdiğinde teşekkür etmem gerektiği.

Kalçama attığın şaplağın önce salonda yankılanmasını duydum, sonra acısını hissettim, kurdelelere rağmen sıçramamı sağladı. Tüm gücünü verdiğin bir şaplak değildi tabi. Keşke öyle olsaydı.

"Rahatla dediğimi sanıyordum. Kasılmayı bırak artık."

"Özür dilerim" döküldü dudaklarımdan. Sesin normalden derin, keşke yüzünü de görebilseydim. Bu ses tabi ki şişirilmiş özgüven tanemin doğuracağı cesur ve yüzsüz bir cevabı baskılardı. Belki de yüzünü görsem konuşamazdım bile. Buna minnettar kalmalıyım sanırım.

"Parmaklarımı içeri çekiyorsun. Yeterli mi geldi? Daha fazlasına ihtiyacın yok gibi görünüyor, Miya. Kelimelerinle doğrulayabilir misin? Yoksa yanılıyor muyum? "

Eğer yüzünü görseydim belki de kendimi daha çok kaybeder ve yıllardır vücudumun onu ne kadar istediğini itiraf ederdim, tabi ki bana dokunduğunda çekilmemen, beni bırakmaman için her çabayı gösterirdi vücudum.

Bunu söyleyemedim.

"Omi," diyebildim sadece, yutkundum. Ne söylemeliyim? Kendimi kaybetmek üzereyken beni bırakmasını nasıl engellerim? "Daha fazlasını istiyorum."

Gülmeye benzer bir ses çıkardın. Elin hala kalçamda. Bana tekrar vuracak mısın? "Bu kadar mı?"

"Kelimelerimle- onayladım."

İşte bu bana vurmanı sağladı. Hafif öne doğru sallandım, bu sırada dördüncü parmağını içeri ittin. Eğer nefesim kesilmemiş olsaydı onu soktuğun gibi elini sertçe çevirmen, bütün duvarlarıma dokunman beni haykırtırdı. O kadar ki muhtemelen hala duş alan Bokkun duyabilirdi.

Ama sesim çıkmadı.

"Duyamadım, Miya. Neydi o?"

Kelimelerimi düzeltmemi istiyorsun. Oysa ben onları zar zor bir araya getirdim.

"Yetmiyor," dedim, çıkarabildiğim en yüksek sesle. "Sana doyabileceğimi düşünmüyorum. Bana verebileceğin her şeyi istiyorum. Bana ne yapmak istiyorsan her şeyi kaldırabilirim. Yeter ki-" parmaklarının sert hareketi tıslattı beni. "-bana dokunmayı bırakma."

Omi, güldün, neden güldün? kalçamın üzerinde başladığın ellerimle sana dokunmaya çalıştım ama elin uzaktaydı. Sonra da elini tamamen çektin, ve ben hiç- bu kadar boş hissetmemiştim. Omi, yanıyorum, onları tekrar sok içeri, bu hissi unutmak istemiyorum -

"bana ne yaptığının farkında mısın sen, Atsumu..?" daha çok kendi kendine konuşuyor gibisin. Belki de duymamamı istedin.

Kumaş sesini duyabiliyorum. Kanım buz gibi oldu. Sonunda, sonunda - yıllarca bunu istedim, yıllarca şansımı denedim, bugün, sonunda sikecek misin beni-?

Bana Atsumu mu dedin sen..?

i'll fuck you in love | sakuatsuजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें