8- Atsumu

626 33 1
                                    

"-bir şey söylemedim, ne duyduğunu bana da söyle."

Kulaklarım uğulduyor. Benimle taşak mı geçiyorsun? Gözlerin o kadar koyu ki okuyamıyorum.

"Bana çok aşık olduğunu söyledin," dedim bir çırpıda, gözlerimi kırpıştırdım, bir elimi yüzüne yerleştirmek için kaldırdığım gibi gergin bir gülüş atarak minderde uzağa kaydın.

Daha az önce beni zevkten göklere çıkaran, gözümün altını öpen, hatta birkaç saniye önce dizinde uzandığım ve saçlarımı okşayan adamdan bu tepkiyi izlemek birkaç saniye için görüşümü bulanıklaştırdı ve başımı döndürdü. Normalde mideme kelebekler salan gülüşün, o anda kalbime bıçak saplamış gibiydi.

"Ah, Miya."

Ve artık adımı da söylemiyorsun. Bana bakışların öyle küçümseyici ki üzerimden tankla geçseler daha az canım yanardı.

"Daha az önce çok şiddetli bir orgazm geçirdin, öyle bir şey söylemedim. Sana neden aşık olayım ki?"

Hayır. Hayır hayır hayır hayır -

Neden mi? Bu muydu? Ben peki sana neden aşık olmuştum? Karşılaştığım bütün farklı farklı, birbirinden güzel Omi'ler bu iğrenç, kibirli, saf kötü Omi'yi dengelemek için mi vardı yoksa?

Mümkün olamaz.

"Hala izin veriyorken biraz dinlen." Kucağını gösterdin. Tekrar yatarsam ve nazik parmakların saçıma tekrar dokunursa az önceki aksine şefkat ve sevgi yerine utanç ve nefretten başka bir şey hissedemem. "Sonra da duşa girmene yardım edeceğim. Burayı ben temizlerim, endişelenme. Senin temizlik anlayışına güvenmiyorum zaten-"

Kendimi bile şaşırtarak bir anda üzerine atlamamla minderden yere düştük, üstüne çıktığım gibi üzerindeki ipaskılıyı sımsıkı kavradım, ellerim titriyordu. Ne yapıyorum ben? Bana aşık olmamasının hesabını mı soracağım ondan?

Gözlerin genişledi, beklemiyordun. "Miya..?" dediğinde sesin o kadar yumuşaktı ki bu kadar hınçlı olmasaydım boynuna sokulmamak için kendimi zor tutuyor olurdum.

"Sana beni sik dedim, Sakusa-kun," dedim alçak sesle, sana "omi" demek sevdiğim Omi'ye hakaret olurdu. "Beni öp demedim. Neden öptün?"

Gözlerin daha da genişledi. Paniklediğini anlayabiliyorum, ama bir şey söylemedin.

"Neden beni öptün?" diye tekrarladığımda aynı şaşkınlıkla "Sakusa-kun?" diye cevap verdin. Hah. Takıldığın şeye bak. Omi dememden nefret ediyorsun sanıyordum oysa. Sakusa-kun demem seni pek memnun etmiş gibi değil.

Bunu sikleyen de kimmiş.

"Orgazm insanları şizofren etmiyor, Sakusa-kun, bir dahaki becerip attığın kişiye söylemeye çok korktuğun şeyleri ağzından kaçırmadan önce bunu hatırla-"

"Miya, bir dur-"

"Gözlerime bakarak bana aşkını söyleyemeyen, manipulatif Omi'yi bile suratına tüküremeyecek kadar sevmişim ama ben. Asıl ben neden sevdim, Omi?"

Yüzündeki ifadeyi görebilmeni dilerdim. Umarım bir gün unutabilirim bu yüzü.

"Madem öyle bir şey söylemedin, umarım bana aşık olmak için bir neden bulamazsın. Senin gibi birinin beni sevmesi korkunç ve utanç verici olurdu."

Sanırım söyleyecek başka bir şeyim kalmamıştı. Yüzüne bakmaya da dayanabilecek gibi değildim. Bir çırpıda üzerinden kalktığımda o kadar çok uzaklaşmak istedim ki senden, bacaklarımın katlanılmaz ağrısı umurumda bile olmadı. Ancak iki adım atabilmiştim ki ayak bileğimi yakaladın. O elin bana dokunduğunu düşünmenin midemi bulandıracağına asla ihtimal vermezdim.

"Atsumu, bekle-"

"Sakın adımı kullanma, Sakusa." ayak bileğimi elinden kurtardığım sırada hala yerde oturuyorsun. "Benden uzak dur, sen o cesareti toplayıp suratıma söylediğinde sana karşılık verebileceğimi sakın düşünme."

"Atsumu, bir dinler misin sen?!"

Kıyafetlerimi yerden kaptığım gibi salonu terk ettim. İstediği gibi temizleyebilir içeriyi, sonuçta onun gibi birinin sevebileceği tek şey temizlik malzemeleri olurdu.

Soyunma odasına girdiğimde Bokuto'nun çoktan gittiğini fark ettim. Ne şanslıyım. Tanrı yürek, şefkat, sevgi dağıtırken Omi'ninkini alıp Bokuto'ya vermiş olacak ki, Bokuto neredeyse ağlamak üzere olduğumu gördüğü an duşa kadar benimle girecek, benimle ağlayacak biriydi.

Neden ona aşık olmamıştım ki? Hayır, böyle sorular bir tek Sakusa'nın ağzına layık. O aşık olmak için bir nedene ihtiyaç duyan, çıkarcı orospunun tekiydi.

Peki ya benim bunu bu şekilde öğrenmem şart mıydı?

Kendimi duşlara atıp suyu en soğuğa ayarladığım sırada içeride soyunma odasının kapısının açıldığını duydum. "Miya!" diye gürledin, ne o, Omi, beni tekrar mı sikmek istedin? Heralde beni sevmek için bir nedenin var artık.

Soğuk suyun altına girdim. Üzerimde senden hiçbir iz istemiyorum. Soğuk su onları silmek için yeterli olur umarım. Az önce elinin gezdiği saçlarım, dudaklarının değdiği gözümün altı, yanağım, dudaklarım, belim, artık sanki sen hiç dokunmamışsın gibi tertemiz, kanıtı suyla birlikte akıp gidiyor. Umarım kalbim de vücudum gibi senin elinin izlerinden temizlenir.

"Miya, yanlış-" Yanımda sesini duymamla elini kolumda hissetmem aynı anda oldu, fakat hızla kolunu çektin. Doğru, sen fazla soğuk ya da sıcak suya katlanamıyorsun, hassastır cildin. Omzumun üzerinden yüzüne baktım, kedi gibi uzaklaşmışsın sudan.

"Şu suyun altına benimle girmediğin sürece seni dinlemeyeceğim."

i'll fuck you in love | sakuatsuWhere stories live. Discover now