6. BÖLÜM

1.9K 82 92
                                    

Eylül şaşırmıştı tek kaşını kaldırarak konuştu. "Ne yani? Ne demek bu?"

"Bende bilmiyordum ama sayende öğrenmiş oldum."

"Anlat artık..." dedi bıkkın bir ses tonu ile.

"Bence Emre beni tekrar görmek için Hürkan'ı kullandı. Hürkan seni aradı ve kendilerini zorla davet ettirdi."

Eylül alayla gülüp beni alkışladı ve konuştu. "Hı hı aynen öyle oldu." dedi.

"Olmadı mı?" dedim.

"Kızım salak mısın nesin ya? Hürkan Ecrinden benim numaramı almış. Beni tanımak istediğini söyledi. Ben de nezaket için onları akşam yemeğine çağırdım. Hiç bir zorlama yapmadı."

"Ay bravo sana Eylül! Daha ilk günden eve çağrılır mı aptal gibi? Hadi onu geçtim bari sadece Hürkan'ı çağırsaydın"

"Off saçma oldu farkındayım ama ne yapayım onun sesini duyunca çok heyecan yaptım. Hem..."

"Hem?"

"Hem belki Emre ile aranı düzelir ve aslında o iyi birisidir. Ve sende ona aşık olursun."

"Off Eylül hiç sanmıyorum ama neyse."

"Bu bir ihtimal. Hem büyük aşklar nefretle başlar diye bir söz yok mu?"

"Hıhı ondan."dedim.

./././././

Pastane bugün hiç olmadığı kadar kalabalıktı. Yani bugün erken çıkma gibi bir lüksümüz yoktu. Bol bol çalıştık. Bir yandan temizlik yaptım, bir yandan siparişlerle ilgilendim, bir yandan Eylül'ün sürekli bugün Hürkan ve Emre geleceği için ne kadar heyecanlı olduğunu anlatıp durmasını dinledim. Yani anlayacağınız çok yoruldum.

Bugün akşam yemeği için pastaneden hazır yemekleri çaldık. Çaldık demek iyi bir kelime olmasa bile çaldık. Ceylan abla anlasa da kızmaz. Canım benim ya herkese böyle patron denk gelmez.

Eylül Hürkan'a evin adresini attı. Sürekli mesajlaşıyorlardı. Acaba ne zaman çıkmaya başlarlar? En sonunda evimize gelmiştik. Eve gelmemiz ile mutfağa koştuk. Hemen pastaneden getirdiğimiz yemekleri sanki biz yapmışız gibi hazırladık. Sonra masayı özenle hazırladık. Daha hızlı davranıp üstümüzü değiştirdik. Tam her şeyi tamamladık derken kapı çaldı. O sırada o kadar çok heyecan yapmıştık ki, ikimizde kapıyı açamadan bayılacaktık. Sonunda kendimize gelip kapıyı açtık. Hürkan ve onun arkasında Emre. Off Allah'ım bir rezillik çıkmasın.

./././././

Yemekleri yemiştik ve tahmin ettiğim gibi kötü bir gün geçirmemiştik. Her şey oldukça yolundaydı. Bol bol sohbet edip birbirimizi tanımıştık. Konu hiç meyve suyu olayına gelmemişti.

"Hah ciddi misin Hürkan, bu inanılmaz bir şey keşke bende senin gibi resim çizebilsem." dedi Eylül.

Hürkan bize telefonundan çizdiği harika resimleri gösteriyordu. Gerçekten yetenekliydi. Hürkan Eylül'ün gözünde daha çok yücelmişti.

"Eğer istersen bir gün beraber çizebi-" derken Hürkan'ın sözünü kesen Eylül olmuştu.

"Ah sahi mi çok isterim."

Eylülün bu sevinçli haline hepimiz güldük.

"Gerçekten çok güzel çiziyorsun." dedim Hürkan'a.

"Sizin kadar güzel olmasa da." dedi Hürkan.

Eylül ile beraber gülümsedik.

"Bu iki güzel kıza güzel bir teklifimiz var." dedi Emre bana bakarak.

"Neymiş?" dedim.

Emre sırıtarak cebinden dört kağıt parçası çıkartıp masaya koydu. Biz Eylül ile masada duran kağıtlara baktık. Eylül dayanamadı ve kağıtları alıp inceledi. O incelerken tabi bende baktım. Bunlar kağıt parçası değilmiş. Bunlar David Guetta konser biletiymiş. Hem de altın biletler!

Şaşkın gözlerle Emre'ye baktım.

Gülümseyip konuştu. "İsterseniz bizimle beraber yarın ki David Guetta konserine gelin."

Eylül lütfen gidelim! Diyen gözlerle bana baktı. Bende konuştum.

"Eğlenceli olur."

"Geliyor musunuz?" dedi Hürkan.

Eylül ile aynı anda "Evet!" dedik.

Benden Vazgeçmemeni İstiyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin