One

14 2 10
                                    

Arctic Monkeys
505

Uçlu kalemi masaya bırakıp, kağıdı elime aldım. Yaptığım şaheserden hoşnuttum. Bana huzur veren şeylerin başında geliyordu resim çizmek ve şuan hiç olmadığım kadar huzurluydum. Buna dışarıda yağan yağmurun seside etki ediyor, tabiki.

Bugün Cumartesiydi ve ben evdeki kasvetten bunalıp kütüphaneye gelmiştim. En azından burada kafamı dinleyebiliyordum. Okul ve ev döngüsünden ne zaman sıkılsam burada kitapların yanı başında buluyordum kendimi. Burada izleyeceğim, tanıyacağım insanlar yok. Burada sadece ben varım. Kaostan kurtulmak, kendi kendine yetmek isteyen bir İyem var.

Telefonumu elime alıp, oturduğum sandalyeye daha da yaslandım. Spotify'a girip dinlediğim müziği değiştirdim.

Chase Atlantic - Okay

Favorilerimden.

Telefonu cebime tıkıp ayağa kalktım. Birkaç adımda rafların önüne geldim. Öylesine kitaplarda gözümü gezdirmeye başladım. Birkaç dakika öylesine aranıp durdum. İstediğim gibi birşey bulamayınca oturduğum yere yöneldim. Lakin masam bıraktığım gibi değildi. Üstünde yeşil kapaklı bir defter vardı. Eh herhalde biri unuttu. Parmak ucumda yükselip etrafı taradım. Ama etrafta kimse yok ki.

Defteri elime alıp incelemeye başladım. Düşündüğümden daha inceydi, fakat sayfaları tam resim çizmelikti. İlk sayfayı açtığımda ise beklemediğim birşeyle karşılaştım. Benim resmim. Biri... Biri beni çizmiş! Anam bir sapığımız eksikti. Oda buldu bizi sonunda. Kes.

Bir elimle sokak lambasına tutunmuşum, bir elimi saçımdan geçirmiş sanki nefes almaya çalışıyor gibiyim. Dokunsanız ağlıyacak gibiyim. O günü hatırlıyordum. Evime giden bir kestirmeye girmiştim ama daha fazla dayanamayıp sokak lambasına yaslanmıştım. Daraldığımı ve nefes alamadığımı hatırlıyorum. O gün okulda yaşadıklarımı hatırlıyorum... Kötü bir anı.

Resmi çizen altınada bir not iliştirmiş.

Kim bu korkak? Sokak lambasının altında.

Korkak? Bu resim, bu not tüm bunlar ne demek şimdi? Kim benim resmimi çizer ki? Kesin okuldakilerin yine canları sıkıldı, benimle uğraşaları geldi. Defteri masaya bırakıp eşyalarımı çantama tıkmaya başladım. 10 dakika önce ne kadar huzurlu ve sakinsem, şuan bir o kadar gergin ve sinirliydim. Bari burada rahat bıraksaydınız. Yeter artık gına geldi sizin eğlencelerinizden! Bütün herşeyimi aldığıma emin olduğumda şemsiyemi alıp seri adımlarla kütüphaneden ayrıldım. Kapıyı kapatır kapatmaz şemsiyemi açıp yağmurun içine atladım. Çok hızlı yağmıyordu, o yüzden hızlı gitmeme gerek yoktu ama ben bilinçsiz bir şekilde büyük ve seri adımlarla yürüyordum.

Yine çok gerildim... Adımlarımı daha minik ve daha sakin atmaya başladım. Ya o defteri bırakan kişi şuan peşimdeyse? Ya okuldan biri değilse? Ya harbiden sapığın tekiyse? Kafamda ki düşünceler tekrardan harekete geçmeme yetti. Yağmuru önemsemedim şemsiyemi kapatıp koşmaya başladım. Sarı saçlarım ıslanmaya başlamıştı, gözüme su kaçıp duruyordu ve bu beni arada bir durduruyordu. Ama umursamıyordum hızla koşuyorum. Arada bir arkamı kontrol ediyor kimseyi görmediğimde rahatlıyor ama yinede durmuyordum. Anın heyecanıyla farketmeden evime giden o kestirmeye girmiştim ve sadece birkaç adım önümde duruyordu o sokak lambası. Kaç kızım kaç! Topuk.

En sonunda evimin önüne geldiğimde derin bir nefes almaya çabaladım kesintisiz koşmuştum ve kalbim delicesine atıyordu. Kapının önünde ki tentenin altına geçip nefesimi kontrol altına almaya çalıştım. Yağmur ne kadar az yağsada ben yine sırıl sıklam olmuştum umarım annemle evde karşılaşmam. Saçlarım yüzüme yapışmıştı ve gözüme giriyordu, ellerimle geriye doğru atıp rahat bir görüş alanı sağladım. Eskisine göre şuan daha iyiydim. Aniden gelen telefonumun bildirim sesiyle büyük bir irkilme yaşadım. Elimi göğsüme koyup, sakinleştim. Uygulamayı açmayıp üstten okudum.

Bilinmeyen numara
Kestirmeleri severim.

Bilinmeyen numara
Bana kalbine giden en kestirme yolu göstersene.

19.03

-BÖLÜM SONU-

Kestirmeler ||texting Where stories live. Discover now