𝐆𝐫𝐢𝐧𝐝𝐞𝐥𝐰𝐚𝐥𝐝'𝛊𝐧 𝐓𝐨𝐫𝐮𝐧𝐥𝐚𝐫𝛊

☞5

◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦

"I am what I am, an' I'm not ashamed. 'Never be ashamed,' my ol' dad used ter say, 'there's some who'll hold it against you, but they're not worth botherin' with.'"

◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦

Bugün Slytherin ile ortak dersimiz yoktu o yüzden Albus ve Scorpius'u neredeyse hiç göremedim o yüzden dersler bittikten sonra mahzene onlara bakmaya indim ve anlaştığım bir Slytherin'in geçmesini bekledim.

Daha on dakika olmadan Cassandra Mysliee geldi. Onunla bir sorunum yoktu hatta bir Grindelwald olduğum için bana ve ikizime hayrandı.

"Merhaba Albus ve Scorpius'u çağırı mısın eğer içeridelerse?"

"Tabii çağırıyorum."

Birkaç dakika sonra kapıda Albus ve Scorpius belirdi. "Merhaba bizi çağırmışsın."

"Evet, bugün hiç görmedim sizi yemeğe kadar. Karagöl'ün kıyısında piknik yapalım mı iksir ödevini de yapabiliriz." Dediğimde ikisi de 'tamam' anlamında baş sallayıp kitaplarını almaya gittiler.

◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦◦

Karagöl'e geldiğimizde Rose da bizi bekliyordu. Bir süre sonra Roy da yanımıza geldi yanında da Mitchelle'le. Biraz sohbet ettikten sonra İksir ödevini yapmaya başladık. Bir süre sonra bitirip diğerlerine baktığımda herkesin hala ödeviyle boğuştuğunu gördüm. "Benimki bitti."

"Ne? Ne ara?"

"Bitirdiysen bakabilir miyiz ödevine?"

"Kendin yap Stephan Grindelwald!" desem de diğerleri de bana yalvarmaya başladı özellikle Gryffindorlar.

"Peki ama ben de sonra sizden bir şey isteyeceğim. Daha ne olduğuna karar vermedim." Dedim şartımı belirterek. Herkes zafer kazanmışçasına ödevimi geçirirken ben de etrafı izlemeye başladım. En sonunda herkes ödevimi değiştirerek geçirince biraz daha sohbet etmeye başladık. 

Artık yemek vakti yaklaştığından kalkmaya hazırlanırken James yanımıza koşarak ve yüzünde dev bir gülümsemeyle geldi. "Scarlett yarın Bitkibilim dersinde quidditch sahasına gel ne durumda olduğuna bakacağız ve buna göre takıma alacağız!!"

"Bu süper. Teşekkürler James" dedim sevinçle ve akşam yemeğine gidene kadar bunu konuşup kutladık. Akşam yemekte tavuk ve puding yedim. Hogwarts'ın pudingleri enfes. Yemek boyunca Albus ile sohbet ettim.

Yemekten sonra kardeşimle uzun süredir yalnız kalmadığımızdan ve onunla konuşmam Gereken bir Rose konusu olduğundan beraber Hogwarts'ın bahçesinin uzaklarına gittik.

"Uzun zamandır kardeş kardeşe kalmamıştık." Dedim.

"Evet, benim gibi süper şahıs yanında olmadan zaman geçmiyor değil mi?" dedi o da sırıtarak

"Her şeyde kendini övmek için bir şey bulmak zorunda mısın? Niye soruyorsam zorundasın tabii yoksa o egon söner." Diye söylendim yarı sitem yarı gülerek.

"Neyse neyse alıştın mı?"

"Evet arkadaş ortamı, okul, profesörler çok iyi ama arada Durmstrang'ı özlemiyor da değilim."

"Bence Durmstrang'tan kovulmamız iyi de oldu öbür türlü Liam Krum 'u bir kenara çekip bir güzel pataklamam gerekecekti."

"Ben senin gibi düşünmüyorum ama. Şu sıra olduğu gibi senden hoşlanan ya da senin hoşlandığın kızlarda şiddete başvurmuyorum."

" Şu sıra olduğu gibi derken benden hoşlanan bir kız mı var?" dedi merakla ve gülümseyerek.

"Ya da senin hoşlandığın?" diye sordum ben de onun gibi gülerek.

"Benim hoşlandığım kız mı var? Ben neden bilmiyorum?" dedi ama kızarmayı da eksik etmedi.

"Yok mu? Benden bir şey saklayamazsın Stephan Roy Grindelwald. Rose'dan hoşlandığını bal gibi de biliyorum." Gülümsemem iyice genişlerken onun da yüzünün kızarıklığı arttı.

"Eee evet yani sanırım. Bak Ivy birine söylersen özellikle de Rose'a, senin tüm utanç verici bebeklik anılarını da ben herkese anlatırım." Dedi klasik kardeş tehdidiyle.

"Tamam tamam söylemem." Dedim masumca ellerimi havaya kaldırarak. Ama yine de söz veremem diye geçirdim içimden de.

"Peki Rose o ne hissediyor?"

"Bilmem ki belki seviyordur o da." Dedim sanki bilmezmiş gibi. "Ama bence ona sen sor." 

Ateş Kadehi'nden bir parça bırakıyorum buraya:

Rita: "Congratulations, Harry! I wonder if you could give me a quick word? How you felt facing that dragon? How you feel now, about the fairness of the scoring?"

Harry: "Yeah, you can have a word. Good-bye."