4. Bölüm

121 13 15
                                    

Artık yavaş yavaş başlayalım... Herkese iyi okumalar. 





Gözümü açtığımda koltukta uyuyup kaldığımı anladım. Tutulmuş boynumu hareket ettirip yavaş adımlarla oturduğum yerden kalktım. Yerde kırıştırılmış bir şekilde duran resmi alıp kutuya koyarken kutunun kapağını hızla kapatıp geri yerine koydum. Dolabın kapağını kapatırken gelen sesle irkilip kaşlarım çatarken bir daha gelen sesle dolabı geri açıp kıyafetlerin arasında duran ruhsatlı silahı elime aldım. Yutkunup yavaş adımlarla odadan çıkarken gözlerimle etrafı taramaya başladım. Önce Meva'nın odasına gidip ona baktım. Uyuduğunu görünce odasının kapısını geri kapatıp kapının üzerinde duran anahtarla kilitledim. Anahtarı yanıma alırken göğsümün arasına hızlıca sıkıştırdım. 

Aynı yavaş ve sessiz adımlarla ilerlerken gelen bir daha ki sesle evin içinde birisinin olduğunu kesinleşmiş oldu. Yutkunup derin bir nefes verirken yavaş adımlarla merdivenlerden inmeye başladım. Elimdeki silahı iyice sıkarken aklımdan bir tek şey geçiyordu. Ya Mevaya bir şey olursa...

 Merdivenler bitince kafamı sağa sola doğru çevirdim. Sol tarafa doğru bakıp gözlerimle salonu tararken orada kimsenin olmadığını görünce yavaş adımlarla mutfağa doğru ilerledim. Mutfaktan bir daha ses gelince mutfakta olan adımlarımı kapıya doğru çevirdim yerde duran çantamı elime alıp içinden telefonumu çıkartıp hızlı aramalardan Erdem'i aramaya bastım. Elimde telefon bir elimde silah mutfağa doğru ilerlemeye başladım.  

Mutfağın kapısının önünde durup içeriye bakarken ocağın yanında gördüğüm şeyle kaşlarımı çatıp hemen kenarda duran ışığın düğmesine bastım. Işık açılında ocağın yanında duran kedi açık olan pencereden geri giderken derin bir nefes bıraktım. Mutfağın içine girerken elimdeki silahı masanın üzerine bırakıp telefona baktım. Telefon açıktı.

''Kızım konuşsana ne korkutuyorsun adamı.''

''Erdem ya kusura bakma elim çarpmış yanlışlıkla aramışım.''

''Kızım ya nasıl korktum haberin var mı? Dedim bir şey oldu herhalde. Sesleniyorum sesleniyorum seste gelmiyor.''

''Telefon cebimdeydi otururken oldu büyük ihtimalle.''

''Eee ne yapıyorsun. Sesin bir tuhaf geliyor.''

''Ya film izleyeyim dedim uyuya kalmışım koltukta. Zaten telefon da büyük ihtimalle hareket ederken aradı.''

''Oh! Bana da söyleseydin bari Zehra ile birlikte gelirdik. Bir güzel film gecesi yapardık.''

''Ay ne bileyim. Dışarıdaydık bugün biliyorsun anne kız vakti. Ondan sonra dinleneyim diye attım kendimi atış o atış.''

''İyi bakalım. Geç oldu uyu sende. Bende sevgilimin yanına gideyim. Yatakta tek kaldı.''

''Öff sapık. Kapat şu telefonu kapat. Hadi.''

Telefon kapandıktan sonra açık olan pencereyi kapattım. Dolaba doğru ilerleyip dolaptan su çıkartıp masadaki bardağa doldurup içmeye başladım. Kalbimin çarpıntısı hala daha devam ederken elimdeki bardağı geri yerine bıraktım. Elimdeki telefonu bırakmadan adımlarımı Meva'nın odasına doğru ilerletirken merdivenlerde Meva'nın tişörtünü görmemle kaşlarımı çattım. Merdivendeki tişörtü alırken sağıma soluma baktım. 

''Nereden nasıl geldin sen ya.''

Elimdeki tişörtle yukarıya çıkıp göğsümde bulunan anahtarı çıkartıp Meva'nın odasının kapısını açtım. Adımlarım yatakta yatan Mevaya doğru ilerledim. Yatağında mışıl mışıl uyurken saçlarını okşayıp bir öpücük bıraktım. 

SIĞINAKWhere stories live. Discover now