"Bu sahne böyle miydi?" derken başını bana doğru eğdi.

Ilık nefesi yüzüme vurdu. Kokusu burnuma çalınırken ruhum huzura erdi bu saniyelerde.

Başımı yüzüne doğru kaldırdım. "Değildi ama neden olmasın, değil mi?"

Burnumun ucuna değen dudakları bedenime amansız bir heyecan ekledi. Titredim.

"Böyle daha güzel," dedi dudakları göz kapaklarıma tırmanırken. Göz kapaklarımı öptükten sonra derin bir soluk aldı. Daha sonra alnımı öptü ama dudaklarıma inmedi. Çenemi öptü, çenem ile dudaklarım arasındaki boşluğu öptü fakat dudaklarımı öpmedi.

İçim acıdı.

Gülümsemeye zorladığım dudaklarımla kendimi geriye çektiğimde gözlerimin dolmasını engelleyememiştim.

Gözleri, gözlerime değdiğinde belimi tutan parmakları kasıldı. Başımı eğerek ondan uzaklaşmak isterken beni sıkıca tuttu. "Nilay..."

"Zorunda değilsin," dedim gülümsemeye çalışarak.

Kendimi tamamen ondan çektiğimde beni durdurdu fakat benim göz yaşım çoktan akmaya başlamıştı bile. Neden aptal gibi ağlıyordum ki!

"Hayır," dedi yüzümü avuçları arasına alarak. Baş parmakları göz yaşlarımı silmeye başlamıştı. "Ağlama, sakın ağlama."

"Özür dilerim," dedim alt dudağımı dişleyerek. "Benim hatam."

"Yanlış anladın beni," dedi gülerek. Beni kendisine çekip sardığında burnumu çektim. "Seni bir mutfak köşesinde öpmem Nilay. Seni öpeceğim an böyle olmamalı." Beni kendisinden uzaklaştırıp alınını alnıma yasladı. "Gerekeni yapmadan kendimde bu hakkı bulmuyorum." Alnımı öptü. "Şimdi sil salya sümüklerini de bana yardım et yemek için."

Gülerek çekildim. Melih benim tahmin ettiğimden daha fazla anlayışlıydı. Melih benim içimdi. "Emrin olur!"

"Rica etmeyi tercih ederim."

Bak ya!

Şimdi yerimden 'yaa' diyerek erimek falan gerekmiyor muydu sizce?

Yüzümü gidip yıkadıktan sonra mutfağa gelerek Melih'le birlikte akşam yemeği için eğlenceli bir çabaya girdik. Yemek yapmasını abim sayesinde bildiğim için genelini ben yapsam da Melih kendi yapmış gibi havalara girip benim sinir krizi geçirmeme neden oluyordu.

Beraber sofrayı kurduğumuzda tam oturacaken Melih'in çalan telefonuyla Melih ayakta kaldı. Mutfağa gittiğinde onun tabağını elime alıp yemek dolduracakken Melih'in gelen sinirli sesiyle arkama doğru dönerek elimdeki tabağı masaya bıraktım.

"Nasıl lan!" Mutfaktan hızla çıkıp beni es geçerek salona geçtiğinde ben de arkasından telaşla gittim.

"Hangi kanal? Tamam," dedi kumandaya basıp televizyonu açarken. "Kapat selim, kapat!"

Televizyon açıldığında gözleri bana değdi. Yüzünde biraz önceki sinir dalgası yok olmuştu. Elini bana doğru uzattı, "gel yanıma." Onu dinleyerek yanına oturduğum da bir eliyle bedenimi sarmıştı.

"N'oluyor, Melih?"

"Bekle," diyerek birkaç kanal atladı. Bir ona bir de ekrana bakıyordum.

"Merhaba Ben Baran Yavuz, Yavuz holdingin varisi Mehmet Yavuz'un oğluyum." Duyduğum sesle gözlerim şaşkınlıkla televizyona çevrildi. Bir magazin haberiydi gördüğüm. Ekranda sanki bana bakıyormuş gibi görünen ise Baran'dı.

"N..ne?" Başımı hızla Melih'e çevirdim. "Ne oluyor Melih!"

"İzle, güzelim," dedi saçlarımı öperek. "izle."

".... Ben bir eşeklik yaptım, bir kızın gururuyla oynadım, küçük düşürdüm, onu darmadağın ettim." Eliyle gömleğinin düğmeleriyle oynadı. "Olmamış şeyleri söyledim. Nişanlı olduğum halde onu kendi oyunuma alet ettim."

Nefesim kesildi.

Melih'in elini sımsıkı tuttum.

"Onu tehdit ettim. Ben," diyerek mahçup bir şekilde gülümsedi fakat sahte olduğu oldukça belliydi. "Ben ondan herkesin önünde özür diliyorum, biliyorum affetmeyecek ama gerçekten çok pişmanım. İçi rahat olsun," dedi başını eğip kaldırırken. "Ben başka bir ülkeye gidiyorum."

"Affetmem!"diye bağırdım ekrana doğru. "Asla affetmem!"

Ekrana baktı birkaç saniye sessizce. Karşımda oturmuşta bana bakıyordu sanki. Yüzüm buruştu. "Bal," dediğinde kusacakmış gibi hissetim. Onunla yaşadığım anlar aklıma gelince Melih'in elini bırakmak istedim fakat Melih engel oldu buna. Başını boynuma doğru yaklaştırdı. "Sakin ol," dedi.

"...Seni kandırdığım için, seninle gönül eğlendirdiğim için özür dilerim."

Devamında ekran karardı ve bir video yayınlandı. Nişanlısı olan Efsun'un ona tokat attığı bir video. Efsun'un başka biriyle eğlendiği bir video.

Ekran kapandı.

Gözlerim kapandı, dudaklarımda buruk bir tebessüm oluştu.

"Bitti," dedim. "Ne yaptın sen Melih?" Diyerek Melih'e döndüm.

"Bir şey yapmadım, doğru olanları ortaya çıkardım sadece."

Başımı olumsuzca salladım. "Teşekür ederim," dedim.

Beni tutup kendisine doğru iyice çekti. "Şimdi senin de için rahat olduğuna göre," gözleri dudaklarıma değdi. Elini uzatıp yanağımı kavradı. "Eğer iznin varsa," biraz daha yaklaştı. "Dudaklarım, dudaklarına talip güzelim."

"Ha?"

Güldü.

Gülüşünden esen mutluluk dudaklarıma kondu.

Dudaklarıma değen dudaklarıyla ikimiz aynı anda iç çektik.

"Melih..." fısıltım dudaklarında kayboldu.

Seni seviyorum Melih.

Seni çok seviyorum.


Bölüm sonu 🌸

Kısa fakat yarın erken saatlerde bir bölüm daha gelecek merak etmeyin 🖤❤️

Sevdik mi bölümü?

Sizce bu sefer araya yine birileri girer mi?

Baran peki?

Melih yaptığını sevdik mi?

Sizleri seviyorum ❤️

İki Gözüm +18 / TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin