0.1

3.1K 174 101
                                    

Yeni aydınlanan havada sağlam çizmeleri ile soğuk toprak üzerinde sert adımları eşliğinde ilerledi. Sıkı ve yapılı vücudunu saran üniforması, omzunda rütbesini belirten rozetleri, keskin bakışları, donuk ifadesi, savaş anındaki korkusuz tavırlarıyla nam salan binbaşı kendi gibi çoğunluğu alfalardan oluşan ve onu pür dikkat izlemekte olan bölüğü yerle bir edecek duruşuyla önlerinde durdu.

Sanki önemli bir şeyler arıyormuşçasına askerlerde dolaştırdığı gözleri onları diz çöktürmek istercesine parıldarken başını dik duruşlu çavuşa çevirdi.

"Bana en iyi askerini göster."

İrisleri yeniden sert durmaya çalışan ifadelere dönerken çavuş yüksek sesle bir isim söylemişti.

"Jung Haeyong! Öne çık!"

Adını duyan asker net adımlarla bölüğün en önüne geçip düz bir ifadeyle hazır olda beklerken binbaşı gözlerini gence çevirmişti. İlk olarak kısa bir süre süzmüş, ardından herkesin yoğun bakışları altında birkaç adım yaklaşarak çaprazında dururken her zamanki tutumunu ve duruşunu korumaya devam ederek güçlü görünen alfanın sağ kaval kemiğinin tam orta kısmına sert bir tekme geçirdi. Asker aldığı darbe karşısında afallayarak istemsizce yere çökerken Minho'nun bakışları çavuşun üzerindeydi.

"Şimdi bana en iyi askerini göster Çavuş Choe."

Adam alnından aşağı süzülen ter damlası ile yeniden bir isim bağırırken tüm bölüğe rezil olan asker arkalara geçmiş ve bu sefer yeni biri yerini almıştı. Minho ise tanıdık simayla istediğini bulduğunu farketmiş ve kimsenin anlayamadığı fakat memnun bir ifadeyle konuşmuştu.

"On beş dakika içinde buradan ayrılmaya hazır bir şekilde odamın önünde ol Hwang."

"Emredersiniz binbaşım!"

Yetkili alfa arkasına dahi bakmadan alandan ayrılırken askerler arasında fısıldaşma çoktan başlamıştı. Haeyong'un küçük bir tekmeyle nasıl diz çöktüğü çok fazla konuşulmazken Hyunjin'in seçilmesi hepsinin dilindeydi. Çünkü ne kadar başarılı olsa da büyük bir kabahat işlemiş ve kusurlu olan bir alfanın seçilişi birçok nedenden olabilirdi, özellikle de neden kusurlu kabul edildiğiyle alakalı.

Fakat dik duruşlu genç onun hakkında söylenenleri umursamadan çavuştan izin alarak eşyalarını toparlamak için yatakhaneye gitti. Bilerek çabuk hareket edip dolabını en hızlı şekilde boşaltırken sakinliğini korumaya çalışıyordu. Ama tam çantasını omzuna alıp bulunduğu yerden ayrılacağı vakit iki alfanın yolunu kesmesiyle durdu.

Alışkın olduğu çehreler her zamanki aşağılayıcı bakışlarını üzerinde gezdirmeye devam ederken Hyunjin olduğu yerde sabit bir şekilde bekliyor ve işiteceği şeylerden sonra hemen ayrılmak için zihninde süre tutuyordu. Tahmin ettiği gibi diğerine kıyasla daha iri yapılı beden çenesine yerleştirdiği parmaklar ile başını kendi gözlerine sabitlemiş, her zamanki alaycı tutumunu elden bırakmadan cümlelerini sıralamaya başlamıştı.

"Yeni avın binbaşı mı? Vay be! Sınırlarını iyice genişletmeye başlamışsın. Yakında  yarbaya da verir, ordudaki yerini iyice sağlamlaştırırsın." Dalga geçercesine bir kahkaha patlatıp yanındaki diğer alfaya dönerken onun da sinir bozucu gülüşünün duyulmasını sağladı. O esnada ise Hyunjin saymaya devam ediyor ve içinden uğradığı zorbalığın en hızlı şekilde bitmesini diliyordu.

Dudaklarındaki gülümseme yeniden solduğunda daha iğrenir bir tonda sözlerini sıraladı. "Umarım o orospu kıçına tekmeyi basmak için seni çağırıyordur." Ses tonu yeniden değişirken cümlelerine devam etti. "Ya da kim bilir? Belki canı sikip atacak bir şeyler istemiştir, bize de eğlence çıkar. Hem bu sefer adını duymayan da kalmaz, her gece birine çalışırsın kölecik." Hyunjin'i iğrendiren kahkahası yeniden yatakhaneyi inletirken son kez mide bulandırıcı kelimelerini kullanmıştı.

Cold Nights // Hyunchan ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin