11

14.7K 1.7K 1.8K
                                    


"Sizin aranız mı bozuk?" Alnımı yasladığım sıradan kaldırdığım gibi saçlarımı gelişi güzel dağıtarak Jiminin saf ve merakla sorduğu soruya karşılık kafamı yavaşça aşağı yukarı sallayıp derin bir nefes almıştım.

Aramız bozuk muydu yoksa artık bir aramız bile mi yoktu bilmiyordum bile.

"İnanamıyorum! Sonunda ayrılacaksınız çok şükür!" Seulginin büyük bir sevinçle ellerini çırparak bana yaklaştığı gibi dudaklarını yanağıma yaslayarak bana küçük bir öpücük vermesiyle hızlıca orta sıranın en önünde oturan Jeongguk'a bakmıştım.

Lakin benim küçük sahte sevgilim arkadaşlarının anlattığı konu üzerine kıkır kıkır gülmüş ve öpücük sesinin duyulmasına rağmen bile bile hiçbir tepki göstermemişti.

Sanırım bitmişti her şey...

Pekala olayları en başından başlamak gerekirse öncelikle cuma günü gecenin ikisinde Jeongguk'un 'uyuyor musun?' adı altında attığı mesajla başlamam gerekirdi.

O gün aslında güzeldi yani sabahında şu sınavda yaptığımız kopya olayı ve sonrasında çimenliklerde geçirdiğimiz vakitlerde iyiydik.Hiçbir sorun yoktu ve Jeongguk'un keyfi yerine geldiği gibi hallice belli olan benim keyfimde yerindeydi.

Annemle konuşuncaya kadar tabii.

Öğrendiğim kadarıyla ailemin işlettiği antika dükkânı iki aydır doğru dürüst bir iş yapmıyordu ve benim başka bir şehirde kazandığım okuldaki diğer kişilerden geri kalmamam veya eksiklik çekmemem için girdikleri kredi borcuda haliyle baya birikmişti.

Hayatımda ilk defa aileme yük olduğumu düşünmüştüm. Hiçbir zaman bana öyle hissettirmediler veya beni hiçbir zaman öteleyip kendi kanlarını taşımadığım için beni el kapısına mahkum etmediler. Aksine en içten şekilde bana kucaklarını açmışlar ve avuçlarının içinde kalacak son pirinç tanesine kadar bana harcamışlardı.

Fakat artık yetmiyordu işte. Dükkan yeterli bir şekilde gelir kaynağı olamıyordu ve benim özel bir okulda okuyup yurtta rahat edemem diye ev tutup ayriyetten otobüslerde rezillik çekmemem için altıma araba bile alan ailem için artık hepsi sırtlarına birer yüktü ve bilmiyorum kendimi kötü hissetmiştim.

Gidipte Jeongguk ile girdiğim oyunda biriken parayı ellerine veremezdim çünkü arkası aranırdı ve ben ailemin yüzüne yere eğdiremezdim bunca fedakarlıklarına rağmen.

Eh bunlar canımı sıkıp güzel uykumdan beni alıkoyarken bir anda gelen mesajda patlamamı sağlamıştı.

Sözümü dinlemeliydi işte. Ona gidip uyumasını söylüyorsam yapmalıydı ve beni sinirlendirmemeliydi. Eğer sözümü dinlemiş olsaydı yarın sabah erkenden ona gider istediği çikolataları alırdım veya şu istediği dövme olayında onun yanında olurdum.

Pekala onunla beraber ortak bir dövme yaptırıp ilerdeki hayatım için böyle bir pişmanlığa girmezdim lakin gider yanında dururdum ama gelin görün ki Jeongguk'un inadı bambaşka bir şeydi.

Normalde sözü dinlenen biriyim. Arkadaş ortamında olsun, aile içi alınacak bir karar olsun her zaman benim sözüm geçerdi ve ben böyle bir huya sahipken, Jeongguk'un asla benim laflarımı dikkate almaması beni büyük bir dumura uğrattığı gibi öfkelendiriyordu.

Böylelikle hem aile içinde oluşan maddi sıkıntının verdiği yük ve artık karakterime karşı bana yaptığı bu zıt halleri benim canımı sıktığı gibi ona patlamama sebep olmuştu.

Düşünmeden konuşurdum. Herkesin yüzüne hatasını söyler ve bundan çekinmezdim. Ağır konuşurdum lakin karşımdaki kırılır mı hiç düşünmezdim. Böyle biriydim ve karşımdaki kişide bu sefer Jeongguktu işte. Yarın yine bana buluşmak istediğini söyleyecek ve biz sanki hiç kavga etmemişiz gibi birlikte takılacaktık.

backstabber | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin