Kaşları çatılmaya başladı. "Diyorum tam kardeşim büyümüş, ne güzel konuşuyor. Sonra bir şey diyorsun sinirlerimi bozuyorsun. O benim de kardeşim. Benden onu korumana gerek yok."

Omuz silktim. "Biliyorum." dedim. "Yinede uyarmakta fayda var."

Omuzumdan iteklediği için yere düşecekken zar zor denkede durdum ve ayağa kalktım. "Dayak istiyor heralde canın."

Güldüm. "Atsana. İrem'e karşı kendimi mazlum konumunda göstererek daha fazla gözüne girerim." Göz kırptım. "Hep taktik bunlar."

Kafasını iki yana salladı. "Kardeş değil kalleş resmen."

Tekrar yanına oturup kolumu omzuna attım. "Şimdi abi şöyle ki, seni severim. İyi çocuksun ama bazen dilinin ayarı yok."

Kolumu itekleyip, kendi kolunun altına kafamı alıp sıkıştırmaya başladı. "Abi ne yapıyorsun ya?"

"Sus lan." dedi gülerek ve saçımı karıştırdı.

Elinden kurtulmaya çalışırken, kapıdan gelen seslere gözlerimi o tarafa çevirdim. Abiminde eli duraksamıştı.

Aile üyelerim ve yüzlerindeki korkuyu görmek, yüzümde olan gülüşün asılı kalmasını sağladı.

Arkadan teyzemin geldiğini, ne olduğunu sorduğunu duydum. İrem kaza yapmış lafını, tüm uğultuların içinde zar zor seçebilmiştim. Yutkundum.

Abimin kollarının kafamdan yavaşça çekildiğini hissettim. Bakışlarımı ona çevirdiğimde, gözlerindeki afallama, nefesimi kesti.
Ayağa kalkıp kalabalığa doğru gittiğini gördüm.

Oturduğum yerden ayağa kalktım, bacaklarımdaki tüm güç çekilmiş adım atamıyordum. Yüzümü buruşturup derin bir soluk verdim. Bu gerçek olamazdı. İrem. Nasıl olurdu?

Babamın donuk bakışlarıyla telaşlı halini ve annemin gözyaşları içindeki yüzünü seçebildim, diğerlerine dikkat bile edememiştim.

Kaybetme korkusu, öyle bir sardı ki tüm bedenimi, ne yapacağımı bilemiyordum.

Abim ve babam telaşla bir şeyler konuşuyordu. Annem ağlarken aceleyle arabaya doğru gittiler.

"Fırat." diye, yüksek sesle bana seslenen abimle, bakışlarımı ona çevirdim. İrkilerek kendime geldim.

"İrem?" dedim gözlerim dolarken.

Bir kaç adımla yanına yürüdüm. Gözlerindeki korku ve endişeyi net bir şekilde görüyordum. Ama güçlü durmaya çalışıyordu. "Nasıl olduğunu bilmiyoruz daha. O iyi olacak." Abime güvenmek istedim.

"Ne kazası? Durumu nasıl?" Kısık sesle sordum.

"Bilmiyorum." dedi. "Sen annemlerle git. Ben Esila'yla Batuhan'ı yengemlere bırakıp, dedemlerle geleceğim birazdan."

Kafamı sallayıp aceleyle annemlerin arkasından gittim. Teyzem ve Melih'de buradaydı. İkisininde yüzündeki hüzün, gözlerindeki doluluk bakışlarımı hızla onlardan çekmemi sağladı. Arka koltuğa, cam kenarına oturdum.

Babam arabayı ne kadar hızlı kullanırsa kullansın, yol o kadar uzun geldi ki. Hayatımda bu kadar uzun bir yolculuk yapmış mıydım bilmiyordum.

Bir tarafta annem iç çeke çeke ağlarken, diğer yanda babam normalde ne kadar sakin biri olsada sinirle direksiyona vuruyor, en ufak bir yavaşlamada söylenip duruyordu. Diğerleriyse çıt çıkarmaktan bile çekinirerek diken üstünde oturuyorlardı. Ara ara teyzemin iç çekişleri dolduruyordu arabayı.

Bense sadece nefesimi tutmuştum. Lütfen, lütfen Allah'ım ona bir şey olmasın. Gözlerim doldu ve elimin tersiyle hızla sildim. İçimde koskoca endişeden bir yumak oluşmuştu, nefes almamı zorlaştırıyor ve canımı yakıyordu.

Karışan HayatımWhere stories live. Discover now