"Abimle haftalarca konuşmadığımız olmuştu." Dedi Asude.

"Ee nasıl dayanıyorsunuz aramadan?"

"Alıştık be yavrum." Dedim Çağan'a dönüp.

Alıştım diyordum ama buna alışmak denirse...
Her kapıyı Ercüment diye açıyor her telefona Ercüment diye koşuyordum.

Bundan daha iyisi de olamazdı herhalde. Sonuçta kocam görevdeyken, ne zaman geleceği, nasıl bir durumda olduğu belli değilken hiç bir şey yokmuş gibi davranmazdım.

"Diğerleri ne zaman gelecek?" Diye sordu Asude merakla.

"Diğerleri dediğin kim? Bir tek Erdem gelmeyecek mi?"

"Yok." Dedim. "Başka misafirlerimiz de var."

"Kim?"

"Geldiklerinde görürsün." Diyerek ayağa kalktım. "Siz keyfinize bakın, benim mutfakta ufak bir işim var."

Oturma odasından çıkıp mutfağa girdim. Neredeyse bütün yemekler hazırdı. Sadece misafirlerin gelmesi gerekiyordu.

Neden heyecanlıydım bilmiyorum ama içimde değişik bir his vardı. Bu evde ilk defa misafir ağırlayacaktım. Ayrıca Bingöl'deyken arkadaşlarımız ile böyle oturup yemek yemeye fırsatımız olmamıştı.

Mutfakta işimi hallettikten sonra oturma odasına geri döndüm.

Çağan ve Asudenin Ahmet Han ile ilgilenmesini fırsat bilip telefonumu elime aldım. 

Siz : Hayatım nasılsın?

Siz : En geç bu sabah döneriz demiştin.

Siz : Hala gelmediniz mi?

Telefon elimde mesaj beklemek yerine telefonumu tekrardan bir kenara bırakıp Asudeye döndüm.

"Abin ne zaman geliyor?"

"O da gelir artık ya." Diyerek saate baktı. "Uçağı inmiştir."

"Ararız birazdan."

"Aynen."

"Ahmet Han." Dedi Çağan, Ahmet Han'ı kucağına alıp. "Amca gelince en çok dayıyı seviyorum diyeceksin değil mi? Evet evet öyle diyeceksin. Dayısının paşası ya, birtanesi!"

Gülerek ona bakarken bana döndü ve göz göze geldik.

"Ah be Leyloşum." Dedi içli içli. "Bizim büyüdüğümüz yetmiyor gibi senin çocuğun bile büyüyor."

"Zaman geçiyor Çaçam. Sende elini çabuk tut.

"Hangi konuda?" Dedi saf saf.

"Yaşın geçiyor oğlum. Bir evlen, yuvanı kur artık."

Çağan sırıtarak Asudeye döndü. "O zaman bombayı patlatıyorum?"

"Yoksa?" Dedim heyecanla.

"Yok kız şaka şaka." Dedi Çağan bana dönüp. "Evlenmiyoruz daha."

"Çok kötüsün."

"Canım arkadaşım benim bende seni çok seviyorum." Deyince güldüm.

Çağan tekrardan Ahmet Han'a döndü. "Sen ne olmuşsun böyle? Neden bu kadar tatlısın?"

"Amcasına çekmiş." Dedim.

"Sen, sen çok hain bir arkadaşsın."

"Bende sana çekmişim."

"Senin bu annen var ya çok hazır cevap." Dedi Çağan. "Vallahi ergenliğine şimdiden üzülüyorum. Sen söylersin o söyler, sen söylersin o cevap verir. Asls altta kalmaz."

Müptela | TamamlandıWhere stories live. Discover now