•8•

1K 85 18
                                    

~Burçak

Merdivenin son basamağından da inerek derin bir nefes verdim. Bıkmıştım şu merdivenlerden, her seferinde aynı şey ya.

İlerlemeye devam ettim, kampüsten çıkmak için köşeyi dönünce birine çarpmıştım. Ağrıyan alnımı tutup belimi kavrayan ellerden kurtularak iki adım geriye gittim.

Çarptığım kişiden özür dilemek amacıyla yüzüne baktığımda, tahminen benden bir kaç yaş kadar büyük birinin dümdüz bana baktığını gördüğümde

"Kusura bakmayın bilerek olmadı" diyince kaşlarını havalandırarak "Tabi tabi, hep öyle derler" diye cevap verdi. Kaşlarımı çatarak "Siz ne demeye çalışıyorsunuz? Doğru söylüyorum, bilerek olmadı" dedim.

"Neyse güzelim, fotoğraf çekmek falan mı istiyorsun?" Kolunda ki saatine bakış attıp "Aslında pek vaktim yok ama sana iki saniyemi ayırabilirim. Eee hadi ne duruyorsun, çıkarsana telefonunu acelem var demiştim" diyince kaşlarımı mümkünmüş gibi daha çok çatarak "Neyden bahsediyorsunuz siz acaba? Ne fotoğrafı? Kendinizi ne sanıyorsunuz siz pardon?, birde fotoğraf çekmek için bahane uyduruyormuşum, daha neler!?" Diye sert ve hayret edercesine konuşmuştum.

Karşımdaki adam gür bir kahkaha atınca sinirle dişlerimi birbirine bastırdım. Ne istiyordu bu salak? birde bununla uğraşıyordum.

"Neyse sizinle daha fazla uğraşamayacağım" diyerek arkamı dönüp ilerleyeceğim zaman kolumun tutulmasıyla gözlerimi kapatarak derin bir nefes aldım.

Sakin ol Burçak, Batınla olan buluşmaya geç kalmak istemezsin öyle değil mi? Sakin ol.

Kolumu adamın elinden kurtarıp, adama dönerek "Bakın beyefendi eğer biraz daha zorlarsanız güvenliğe haber vermekten çekinmeyeceğim." Diyerek bir kere daha kapıya doğru ilerledim.

Adamın gözü korkmuş olacak ki bu sefer engelleme çabasına girmeden kampüsten çıkabilmiştim. Güvenliğin oraya gelince öğrenci kartımla turnikeyi açarak üniversitenin bahçesinden çıktım.

Güvenlik kulübesinde ki güvenliğe baş selamı vererek üniversitenin yan tarafındaki üniversiteye ait otoparktan arabamı alarak bulunduğum yerden ayrıldım.

Berçem ablamın attığı konumu navigasyona girerek oraya doğru sürmeye başladım.

Çok yoğun olmasada trafikten dolayı biraz geç kalmış olabilirdim. Geldiğim restoranın önünde arabadan inerek anahtarı valeye verip restoranın kapısından içeri girdim.

Etrafıma baktığımda gözümün aşina olduğu yüzleri görünce geç kaldığıma tamamen emin olmuştum. Hep o salak yüzündendi, ne diye karşıma çıktıysa!?

Masaya yaklaştığımda hepsinin bakışları bana dönmüştü. Hafiften tebessüm edip "Merhaba" dedim hepsinden karşılık alınca masada boş kalan tek yere -Batın'ın karşısına- oturmuştum.

Kısa bir süre sohbetin ardından karnımın guruldamasıyla "Eee yemek yemeyeceğiz mi? Ben acıktım" diyerek ellerimi karnımın üstüne koyarak dudağımı büzdüm.

Hepsi bu halime gülünce bende gülerek karşımda yüzündeki ufak tebessümle bana bakan Batın'a göz kırptım.

"Oy bizim koca bebek acıkmış mı? Doyuralım bakalım seni." Diyerek bir kolunu omzuma saran Buğlem ablamla masadakilerin hepsi tekrardan güldü. İlk başta yüzümü assam da daha sonrasında bende onlara katılarak gülmüştüm.

Garsonu yanımıza çağırarak siparişlerimizi verdik. Masada dönen sohbette olan kulağımla karşımda oturan Batın'ı izliyordum.

Onu izlediğimi hissetmiş gibi bakışlarını bana çevirince göz göze geldik. Hemen bakışlarını kaçırarak yerinde kıpırdayınca kaşlarımı çatarak bakışlarımı ondan çekip masanın üzerinde sabitledim.

TELAFİSİZ YILLAR •ABLALARIM•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin