•II• тессомантия

86 6 8
                                    

Tessomancy*

"Daha hızlı koş, Ricky!"

Ups! Gambar ini tidak mengikuti Pedoman Konten kami. Untuk melanjutkan publikasi, hapuslah gambar ini atau unggah gambar lain.

"Daha hızlı koş, Ricky!"

Güneş dışarıda yeni yeni yükselirken Hogwarts koridorlarında sadece koşan adım sesleri yankılanmaktaydı.

Milena, peşindeki arkadaşı ile birlikte kaçırmak üzere oldukları kahvaltının yapıldığı Büyük Salon'a doğru hızla koşuyordu. Nefes nefese idi. Ciğerleri iflas bayrağını çekmek için saniyeleri sayıyor, ayak tabanları sızlıyordu. Sabahın erken saatlerinde, yasak saatlerin son bulmasının hemen ardından kütüphaneye uğramak üzere yatağından kalkmış; merdivenlerden ortak salona indiğinde karşılaştığı adamı da kendisine yardım etsin diye yanına almıştı.

Bugünkü derste profesörüne teslim etmesi gereken parşömen sayısı en az ikiydi. Akşam zoru zoruna toparladığı bilgiler ise yalnızca bir parşömenin yarısını doldurmaktaydı ve bu bilgilerin doğruluğuda kesin olarak belli değildi. Profesör Slughorn, parşömeni o haliyle -şimdi ödevi tamamlanmış ve kusursuz haldeydi- hayatta kabul etmezdi. Adamın bu konudaki ketumluğu ciddi anlamda can sıkıcıydı. Özellikle de kahvaltıyı kaçırmak üzere olmalarının sebebi onun ödevi iken daha çok...

"Pes ediyorum. Benden bu kadar, bittim."

"Saçmalama, Sullivan. Eğer şimdi durursan geç kalırız!"

"Eğer bir adım daha atarsam şuraya devrilirim!"

Milena, gülmek ile kızmak arasında ikilemde kalır iken yorgun bir nefes bıraktı. Siyahi adamın peşinden gelmediğini fark ettiğinde ise yavaşladı ve geriye döndü. Rick, biraz gerideki Sinsi Philip'in* tablosunun bulunduğu duvara yaslanmış, soluklanıyordu. Elbette Lena'nın isteğine uyarak bir yerde hızını artırmaya çabalamış fakat başarılı olamamıştı.

Birkaç adımda aralarındaki mesafeyi kapatır iken bakışlarını baştan aşağı onun üzerinde gezdirdi.

Bej rengindeki kumaş pantolon, beline kahverengi bir kemer ile sıkıca oturtulmuştu ve düşmesini engelleyen tek şey; bu kemer gibiydi. Binalarının rengini taşıyan lacivert süveter içindeki beyaz gömlek gibi ütülüydü. Yakasından sarkan bağlanmamış kravat neredeyse düzgün görüntüsüne asilik katıyordu. Yanakları nefessizlikten kızarmış, kıvırcık saçları ise karman çorman bir halde dağılarak alnına dökülmüştü.

Milena, adamın bir süredir kestirmediği için önünü görmesine engel olacak kadar uzamış saçlarını düzeltirken aldığı derin solukları duyabiliyordu. Hatta hızlı kalp atışlarını bile... Gerçi bu imkansızdı, yani duyduğu aslında kendi kalbinin sesi olmalıydı.

"Kahvaltıyı kaçırırsak bunun senin suçun olacağını biliyorsun, değil mi?"

Kollarını göğsünde birleştirerek ağırlığını sağ ayağına verdi. Rick'in bakışları bu sırada onu buldu. Yüzündeki ifade belki başka bir zamanda olsa Lena'yı güldürebilirdi -ki doğrusu dudaklarının yukarı kıvrılmasına engel olmak için biraz geç kalmıştı. Arkadaşı kızgın iken gerçekten tatlı gözüküyordu.

bond of souls // regulus arcturus black (ARA VERİLDİ) Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang