4. Bölüm- Ters Piskoloji

77 11 15
                                    

Beğenmeyi, yorum atmayı ve destek olmayı unutmayın sizi seviyorum...

İyi okumalar!

🥀


Korkularınız mı sizi yönetir yoksa siz mi korkularınızı yönetirsiniz? Hiç gider misiniz korkularınızın üzerine? Geçmiş ile yüzleşmek, o bir insanı korkutur mu?

Önünüzde beyaz bir tablo olduğunu düşünün, onu renklendirmek tamamen sizin elinizde. Ellerinizdeki boyaların rengi duygularınıza göre renk alıyor. Sarı mutluluğu temsil ediyor, boyayabiliyorsanız boyayın tabloyu, elinizde hiç mi sarı yok? Tablo hâlâ renksiz mi? Üzülmeyin, şimdi ellerinizin kırmızı olduğunu düşünün, kırmızı sevginin rengi. Dokunun kırmızı ellerinizi tabloya, boyayın şimdi. Başka bir renk mi katmak istiyorsunuz? Özgürlüğün rengi mavi için ellerinize bakın. Özgür müsünüz? Tabloda hâlâ sadece kırmızı renk duruyor. Şimdi korkuyu düşünün, ellerinizin simsiyaha büründüğünü görüceksiniz. Tablo artık tamamen siyah, kırmızıdan iz yok. Üstüne hangi rengi koyarsan koy siyah onuda kendine karıştıracak, rengi koyulaştıracak. Korkuda böyle bir şeydir, tüm duygularını bastırır, gece gibi çöker üzerine. Seni daha bir karamsar yapar, daha güçsüz. Ama unutmayın, içinizdeki korku sizi daha cesur yapar sadece onu dizginlemeyi öğrenebilmek gerek.

Sağ yanımda duran Dolunay korkularının getirdiği cesaretle omuzlarını dik tutarak yanımda duruyordu. Onun içini göremeyen biri güçlü duran yapısının altında neler yattığını bilemezdi. Onun için endişeliydim, şuan yalnız olsaydık omuzlarından tutup kendime çeker ve sıkıca sarılırdım ona. Ama şimdilik uzanıp elini tuttum ve sıktım, bakışları bana döndü.

"Nasıl hissediyorsun?" Diye fısıldadım.

Kumarhanenin içine girmiştik. Bir oda da oturmuş, Yaşar ve Onur'un konuşmasının bitmesini bekliyorduk. Onur'u daha görmemiştik, bizi direkt başka bir odaya almışlardı.

"Aç hissediyorum." Dudaklarını büzerek boşta kalan elini karnının üzerine koydu.

Neden bahsettiğimi biliyordu, cevap vermemek için kaçıyordu.

"Sabah düzgün kahvaltı etmedin. Bugünü atlatalım sana kendi ellerimle bir şeyler hazırlarım, iki gün tok gezersin."

Gülerek yüzünü buruşturdu.

"İki gün tok değil ölü gezerim. Senin ellerinden yediğim en son şeyde zehirlenmiştim Gece."

Kafasını dağıtmanın yolu bu ise ona ayak uydurabilirdim. Sahte bir şaşkınlıkla yüzüne bakarken elimi ağzıma götürdüm.

"Yumurta bozuk çıktıysa bu benim suçum değil, sonuçta ben çıkarmadım o yumurtayı götümden?"

"Göt mü?" Esir'in meraklı yüzü bize döndüğünde gözleri direkt ellerimize kaydı.

"Siz ben yoken birbirinize mi yükseliyorsunuz?"

Dolunay elimi ittirip kollarını önünde bağladı, yapay bir ciddiyetle Esir'e döndü.

"Benim tipim kumrallar canım, görmek ister misin?"

Esir gözlerini devirdi, sol yanıma geçerken onun arkasında kalan ikizler görüş açımı doldurdu. Kardeşleri ile konuşuyorlardı.

"Benim tipimde kumrallar Dolunay'ım ya, bak sen şu işe kıl payı kaçırdın."

Dolunay buna bozulmak yerine şeytani sırıtması ile ona döndü.

LAVİNİAWhere stories live. Discover now