Kendime küfür ederek yüzümü temizledim. Makyajım banyoda çıkmamıştı. 

Kemiklerim sızlarken bir ağrı kesici ve hemen ardından ateş düşürücü ilaç içtim. Üşüsem de soğuk suyla sık sık boynumu ıslatıyor, ateşimi düşürmeye çalışıyordum. Bulduğum ateş düşürücüyle ölçtüğüm ateşim 39 çıkınca küfür ederek balkona çıktım. Ama hava sıcaktı ve ateşim düşmüyordu. Kazağımı da çıkarsam donarak ölürdüm. 

İçerideki klimayı açtığımda çarpmasın diye uzağına oturdum. Daha serin olan ortamla gelen titreme çok sinir bozucuydu. 

Çalan zil ile kendimi ne kadar kalkmaya zorlasam da donuyordum. 

En sonunda kalkıp kapıyı açtığımda gördüğüm gri gözlerle kalbime kocaman bir ağırlık çökmüştü. Üstünü değişmişti. Saçlarını tek yanına örmüştü. Üstünde gri kısa kollu tişört, altında siyah şort vardı. Kalın kemeriyle uyumlu zincir kolyesi ile nefes kesici güzeldi. 

Çatık kaşlarımla ona baktığımda gözleriyle beni süzdü.

Karşısında ıslak saçları birbirine girmiş, sıcak havaya inat eder gibi kazakla dolanan birisi vardı. 

Evet, hava dengeleri iyice bozulmuştu. Kış ayında yaz yaşıyorduk resmen. Ama sorun değildi. Ben kış ayını kışa çevirmiştim.

''Ne bu hâlin?'' Elini alnıma götürdüğünde gözlerimi kapattım. ''Ateşin var.''

Beni ittirip içeri girdiğinde boş bakışlarla onu seyrediyordum. Bir kaç saniye etrafı inceledikten sonra bana bana döndü. ''Gel buraya, yat.''

Çatık kaşlarımla kapıyı kapattım ve yanına gittim. ''Ne işin var burada?'' Öfkeyle ona bakarken bana anlamsız bir kaç bakış attı. ''Ne demek ne işin var? Birden çekip gitmişsin ve bir geliyorum hastasın. Saçların bile ıslak. Sen yat şuraya. Odan nerede? Hav-'' İlgisi kalbimi daha da ağrıtırken ''Sana ne?'' dedim. Ona verebileceğim en iyi tepkiler bunlardı, ne yapayım.  

''Bana ne mi?'' dedi hafif şaşkınlıkla. ''Lâl-''

''Vera! Buradaki işin ne? Arkın ile gidip-'' Durdum. ''Her neyse işte. İhtiyacım yok sana.''

Güldü ve başını iki yana salladı. ''Sana sormadım Minik. Gerçekten Minik mızmız bir çocuk gibi davranıyorsun.'' Kolumdan tuttu ve kanepeye oturttu. ''Bulurum ben.'' Yanımdan uzaklaştığında derin bir nefes aldım. Evin içinde biraz dolandıktan 15 dakika kadar sonra yanıma elindeki kıyafetlerim ve havluyla geldi. ''Gel bakalım.'' 

O kadar halsizdim ki ona itiraz dahi edemiyordum. Üstümdeki kazağı çıkarttığında utanmıştım biraz. İçimde siyah sutyen dışında bir şey yoktu.  Beyaz kısa kollu tişörtümü üzerime geçirdikten sonra eşofmanımın ipini çözdü. Ne kadar hasta olsam da bu bana bambaşka sahneler kurdurmuştu. Seksi görüntüsü bana her şeyi unuttururken tek koluyla bedenimi havalandırıp diğeriyle eşofmanımı çıkarttı. Ayağımdaki yünlü pembe çoraplarımı gülerek çıkarttığında kıpkırmızı olduğuma emindim. Siyah şortumu dikkatle bana giydirdikten sonra ona dikkatle bakan bana döndü. ''Sıra saçlarında'' dedi ondan hiç duymadığım kadar yumuşak bir sesle. 

Getirdiği havluyu aldı ve beni arkama geçti. Sırtımı göğsüne yasladığımda kalp atışlarını duyabiliyordum. Bu ritmi aklıma kazırken o özenle saçlarımı kuruluyordu. Ağrıyan başımla gözlerimi kapattığımda konuşmak istiyordum ama gücüm yoktu. Saçlarımı kuruturken bir taraftan saç diplerime uyguladığı masaj titremekten kasılan bedenimin gevşemesine sebebiyet veriyordu.

Eli tekrar alnıma gitti ve ateşimi kontrol etti. 

Çatık kaşlarıyla alnıma eğildiğinde nefesimi tuttum. Dudaklarını alnımda hissettiğimde ise kalbim yerinden çıkmak üzereydi. ''Ateşin çok. Ateş ölçer var mı?''

Ona cevap veremezken gözlerim dolmuştu. Anlamsız gelebilir ama bu gördüğüm şefkat ya da adı neyse, içimi sızlatmıştı. 

''Lâl'' dedi endişeyle bana baktığında. ''Dolapta. Odamda.'' Bedenimi ondan ayırdığımda kararsız bir ifadeyle bana bakıyordu Bir kaç saniye endişeyle beni izledikten sonra ''Hemen geliyorum'' diyerek ayrıldı yanımdan. 

Ona kızgındım, kırgındım. Ama farkında değildi. Farkındaysa bile nedensiz geliyordu ona. Peki sevdiğimi bilebilir miydi? Hayır. 

Başımı koltuğun gerisine yaslayıp gözlerimi kapattım. Tüm kemiklerim ağrıyordu. Tüm hücrelerim donuyordu ama onun alnıma dokunan dudakları, orada kor bir ateş açmıştı.

Vera... Tüm yetilerimi kaybetmeme sebep oluyordu. Ona kızamıyordum bile.

Bedenime dokunan elleri, kıyafetlerimi giydirişi... 

Onu düşünürken istemsizce gülümsediğimi fark ettiğimde bunu hemen düzelttim ve ateş ölçerle yanıma gelen Vera ile derin bir nefes aldım. 

Gerçekten bana mı bakacaktı?  

GÜLÜMSE | gxg (+18)Where stories live. Discover now