2.5(ben tuana sadece tuana!)

510 36 20
                                    

Herkese selam. Hayatımın öyle bir dönemindeyim ki hiç bir şeye zamanım yok. Hayatım bile yok. Bölüm yazmakdan ziyade telefonu elime nadiren alıyorum. Bu bölümü korkudan uyuyamadığım bir gece iç sesimin verdiği savaşlarla yazdım. Neyse oy vermeyi unutmayın. İyi okumalar.
...

Karşımda milyonlarca insan...
Hepsinin gözleri üzerimdeydi. Üzerimde siyah simli şörtüm ve aynı kumaşdan kısa ceketimle iddialı görünüyodum. Saçlarım tepeden at kuyruğu toplanmışdı. Gözümde siyah göz makyajı uzun takma kiprikler, simsiyah rujum ve zincirli aksesuarlarımla güzel görünüyodum. Ve bide siyah kanatlarımla. Kara melek...

Hayatım hep çok tehlikeliymiş. Babam tanıdığım insan babam değilmiş. Elinde olan bütün varlığı beni rehin alıb asıl ailemden aldıklarıymış. Ve ben tuana naz tiryaki... tanıdığınız bu kız çok değişti. Artık tiryaki yok... artık bana verdikleri isim nazda yok... ben sadece tuana. İçinde intikam ateşi olan, bakışlarıyla korkutan o kız...

Cesur, özgüvenli, korkusuz o kız tuana...
Ama aslında yıllardır olduğu kişiden kaçan tuana... ben sadece tuanamıyım?
Yoksa bütün acılarıyla tuana naz tiryakimi?... kendimi kaybettim. Kendimi kaybettim...

Abim, tek güvendiyim insan... yanımda.
Leya, kız kardeşim gibi sevdiğim insan... yanımda.
Deniz, en sevdiğim kardeşim... yanımda.
Ülkü, kalbimdeki yeri çok ayrı olan sevimli kız... yanımda.
Aysima, her zaman destek veren ablam... yanımda.

Ve o, aşık olduğum çocuk,efe.... yanımda.

Beni seven bu insanlara minnetdarım. Şimdiyse milyonlarca insanın önündeyim. Önümdeki mikrafona yaklaşdım. Arkadan sakin melodi çalmaya başladı. Gözüm insanların üzerinde gezinirken, gökyüzüne baktım.
Gözlerimi kapattım ve kendimi milyonlarca insana anlatmaya çalıştım.

Uçuşan tüyler beynimi meşğul ediyor.
(Ellerimi kaldırdım gözlerimi açtım)
Elleri hızına yetişmezse kendine kızıyor.
(Dikkatlice insanlara baktım)
Her şeyi var ama hiç bir şeyi yok.
(Ellerimi vücudumda gezdirdim)
Bazen bu vücut çekilmez oluyor
(Melodi hızlandı, sesimi yüksetdim)
İmdat! Gökyüzü ne karar veriyor?!
(Elimi kaldırdım gökyüzüne doğru)
Umrumu duvarlara çarparken eğleniyor!
Sanırım ruhumu bulmuş,... reddediyor!
(İnsanlara döndüm mikrofonu elime aldım)
Kaçınız kendini burda huzurlu hiss ediyor!?

(Melodi sakinliğinden çıktı ve sarkının ritmi duyuldu, olduğum yerde yere oturdum)

Kar taneleri yerlere düşüyor.
Her şeye rağmen bir mutluluk yok.
Tırnaklarım tenime geçiyor.
Kanım akarken aynada yüzümü izliyorum.

(Ayağa kalktım, insanlara anlatmak istedim acılarımı)

Döngüye alınmış müzikler kulakta tıkalı.
Donuk gözlerle izledim 16 yaşımı...
Kalbimin bu ağrıları artık bir anlam ifade etmiyor.

(Ve beni anlamadılar. Daha çok haykırdım)

Sadece yaşamaya çalıştım ama o da olmadı!
Üst üste gelirken kendi sonumu taşıdım!
Aklıma mukayit ol benim, bir çocuk bunlara nasıl dayanır?!
Silinip giderken terk ederim bu şehri..., sabahın ışıkları gözleri kamaşdırır.

(Ve belkide bu sefer bazıları anladı... dik durdum ve silik bir şekilde gülümsedim)

Eğlenceli oldu bu oyunlar, artık kapkarayız.
Bak kaçınız kaldı?
Sarılıp sarhoş olup saç başa girmiş kavgaları.
Sahnedeyim elimde yalanlar, söyledim şarkıları.

(Elim kalbimin üzerine gitti)

Kaç kaçınız duydu zihnimdeki sancıları?
Ve dilimde şiir tadı...
Nefretin günahları, geçmişi uyuşturur.
Dişlerim, dudakların...
Gözümde yüz hatların...
Elimde göz kapakları...
Sıkarım, hisseder uzaktayım.
Sinirlerimde bir hayal kanatlanır.
19 senede kendini kucakladın ama ölümle baş başayız...

(Ve melodi yavaşladı, gözlerim gökyüzüne döndü)

Hala her şey yolunda mı?
-sanmiyorum.

Ve alkışlar ve ben ve gökyüzü. Donuk yüzümle insanların tezahuratını izliyodum. Sahnenin ışıkları gitti. Bende yavaşca arkaya doğru gittim. Çocuklar hazırdı şimdiyse hepimizin beraber söylediği şarkı için sahneye çıkacaktık. Gözüm efeyi aradı. Çalışanlardan biri giyinme odasında olduğu söyledi. Oraya gittim.

Kapıyı çalmadan içeri girdim. Çalarsam çalışan olduğumu düşünüp izin vermeyecekti. Keşke çalsaydım...

Kısa kol tsortunu yeni giyiniyodu.

Efe: tuana?

Kapıyı örtüp gidicekken beni durdurdu

Efe: gelsene.

İçeri girdim. Kapıyı kapattım. Tsortunu giyinmek yerine çıkardı.

Tuana: neden giymiyorsun?

Efe: simli... sevmedim.

Tuana: tamam.

Sessizlik oldu. Gözlerim üzerindeydi ve kaslarını izlediğimi yeni fark edince hemen yüzüne baktım. Bana hafif alayla sırıttı.

Tuana: eee şey ben bilmiyorum yanına gelmek istedim. Sahne çok şeydi sıcak. Evet sıcaktı burasıda sıcak gidelim mi?

Efe: sıcak mı?

Diyip üzerime geldi. Vücudu bedenime değerken ellerimi kaldırdım. Tenine elim temas ederken uzun zamandır ona dokunmadığımı fark ettim. Sırtım kapıya değerken kafamı kaldırdım.

Efe: yanımamı gelmek istedin?

Tırnaklarım göğsüne baskı yaparken daha çok yüklendi üzerime. Nefeslerim düzensizleşdiğinde kalbimde hızla atmaya başladı. Bunu anladı ve bir elini boynuma götürdü.

Efe: neden konuşmuyosun?

Üzerime oynuyodu. Kim kime oynuyor gösterelim. Hafif güldüm parmaklarımın ucuna basarak azcık yükseldim ve yüzünü baktım.

Tuana: pek sevmem

Gözleri dudaklarımdayken

Tuana: konuşmayı yani

Ellerim omuzlarına gitti boynumdaki eli belime doğru düşdü. Bir elimi ensesinden kıvırcık saçlarına geçirdim ve dudağına yaklaşdım. Belimdeki eli sıkılaşdı ve öpmek isterken konuştum.

Tuana: siyah rujum var artı olarak sahneye gidiyoruz hadi.

Diyip kapıya döndüm.

Efe: rujunada sahnesinede amk nolucaltı.

Kapıyı açıp çıktım.

Tuana: konuşma gel.

Sahneye doğru yürürken leyayla konuşan birini gördüm.

Tuana: cenk?

Cenk: tuana?





Bak dedi bana: (yarı texting)Where stories live. Discover now