GİRİŞ

112 16 25
                                    


Bölüm şarkısı: Daddy issues- The neighbourhood

Beğenmeyi, yorum yapmayı ve destek olmayı unutmayın... İyi okumalar!

Başlangıç tarihi ->

🥀

17 yıl önce, bir kız çocuğunun her şeyden habersiz ellerinin ilk kana bulandığı o gün.

Gün batımının o huzurlu havasında bir rüzgar esti, ne sıcak ne de soğuk, ne şiddetli ne de hafif. Çarptı minik kızın yüzüne, ellerine, omuzlarına. Kızıl saçlarının arasında dolandı rahatsız ettirmeden, oynadı saçlarıyla okşadı onu. Minik kız hoşnut bir tavırla kıkırdadı ve elinin tersiyle önüne gelen saçlarını çekti- çekmeye çalıştı ama başarısız oldu. Yanında dimdik yürüyen babasına baktı alttan alttan. Babası çevirdi başını, yüzündeki tatlı tebessümle baktı kızına. Kaldırdı boşta kalan elini, saçlarını yüzünden çekti ve kulağının arkasına götürdü. Minik kız güldüğü için kısalan gözleriyle masum masum bakıyordu babasına.

"Dedim sana saçlarını toplayalım diye, şimdi de önünü göremiyorsun."

Sesi sakindi. Kızmıyordu ama üstten üstten bakarak onu azarlıyordu yüzündeki keyifli gülümseme ile.

Tatlı bir kıkırdama sesi duyuldu. Bu ses minik kızdan gelmişti yine.

"Ama böyle saçlarım rüzgarda uçuyor. Süper kahraman gibi değil mi?"

"Elbette! Söyle bakalım sen kimin süper kahramanısın?"

Babası olduğu yerde eğildi, hiç düşünmeden kızını belinden tuttu kucağına aldı ve yürümeye devam etti. Kız bacaklarını sallıyordu keyifle. Elindeki dondurmasını büyük bir iştahla yalarken aynı zamanda babasının sorsunu düşünüyordu. Babası onu sımsıkı tutuyorken gözlerini kızından ayırmıyordu. İkiside bu güzel anın tadını çıkarırken olacaklardan bir haber sessiz bir sokakta yürüyorlardı. Daha birkaç dakika önce birlikte parktalardı. Karanlık, gökyüzünü sarana kadar eğlenmiş ve yorulmuşlardı. Şimdi ise minik kızı yürüyerek eve gitmek istediği için arabayı orada bırakarak evin yolunu tutmuşlardı. Baba yorgun olsa da kızı için yürümek onun için hiçbir şeydi, onun için her şeyi yapardı. Kız en sonunda düşüncelerinden sıyrıldı, mükemmel bir cevap bulmuş gibi elini kaldırdı ve parmaklarını şıklattı- pek beceremesede.

"Kimse için bir süper kahraman olamayabilirim ama sen benim süper kahramanımsın baba! Belki lazer gözlerin ya da süper yumrukların yok ama bana dondurma alan paran var!"

Kız elindeki dondurmayı havaya kaldırdı ve babasına gösterdi. Yirmili yaşlarının ortarında olan genç adam gülümsedi. Başını biraz eğdi ve kızının kaldırdığı dondurmadan gülerek bir ısırık almaya çalıştı ama kız dondurmayı ondan uzaklaştırdı, kendisi bir ısırık aldı.

"Yine de dondurmamı yiyemezsin çünkü o benim baba."

Gülmemek için kendini tutsa da ciddi ifadesini koruyan kıza karşı babası onu kucağından indirdi,

"O zaman kendin de yürüyebilirsin çünkü kendi ayakların var."

Babası onun aksine gülmeye devam ediyordu. Kızın yüzü asıldı, eli tekrar babasının eline uzandı. Babasının kucağında gitmek hoşuna gidiyordu oysa ki.

Onlar yürümeye devam ediyorken rüzgar daha da şiddetini arttırdı. Bulutlar birkaç saniye sonra olacak şeylerin habercisi gibi birden gökyüzünü sarıvermişti. Bir hüzün çökmüştü havaya, toz toprak havada uçuşuyordu. Kız gözlerini kapattı, zorlukla görüyordu etrafını, dönüp babasına baktı yine. Babası sadece önüne bakıyor, yürümeye devam ediyordu. Garip bir sessizlik sardı etrafı. Fırtına öncesi sessizlikti bu tam olarak. Havada uçuşan kıkırdama ve gülüşmeleri kesilmişti, kız bunu garipsedi ama sesini çıkarmadı çünkü babasının ona küstüğünü düşündü. Dudaklarını büzdü, bakışlarını ayaklarına çevirdi.

LAVİNİAKde žijí příběhy. Začni objevovat