14. BÖLÜM Radio ( Final )

528 33 67
                                    

Çocukken yani ona çok fazla platonik aşk beslerken henüz bu kökler kalbime yeni yeni kendini salıyorken düşünürdüm acaba büyüdüğüm de hâlâ ona, aşık biri olarak kalacak mıyım diye ama öyle olmadı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Çocukken yani ona çok fazla platonik aşk beslerken henüz bu kökler kalbime yeni yeni kendini salıyorken düşünürdüm acaba büyüdüğüm de hâlâ ona, aşık biri olarak kalacak mıyım diye ama öyle olmadı. Kader mi koşullar mı her neyse bunun böyle olmamasını sağladı şu an olduğum durumdan şikayetçi miydim bilmiyordum bile, yalnızca yaşanılan olayların kader olduğuna inanıyordum bu kadar büyük karşılıksız bir aşkın duvarını yine bir aşk yıktı bir aşk diğer aşkın intikamı oldu. Şu an onun gözlerine bakmak midem de kelebekler yerine bulantı oluşturdu çünkü o evli ve bir çocuk babasıydı, ben ise sevgilisini kaybetmiş olan bir kadındım. Ne o 17 yaşında ki ergen aşık kız vardı ne de 24 yaşında ki Serhat vardı karşımda değişmiştik hem de çok, ama bu duruma üzülmedim yalnızca bizi özledim üçümüzün arkadaşlığını özledim o günleri özledim parkta birlikte çekirdek kola yaptığım o üçlü grubu özledim. Pişmandım bu grubu aşık olarak bozduğum için çok pişmandım hayatım da bir sürü pişmanlık vardı listemin başında ise ona aşık olmak, keşke olmasaydım dedim ben yalnızca ailemin o sevgisiz boşluğunu doldurmak isteyen biriydim o ise aptal. Bu saçma bakışmaları kesmek istediğim de gözlerimi hemen başka yöne cevirdim daha fazla evli bir adamın gözlerinin içine bakmama gerek yoktu, bu saçma havada oluşan enerjiden uzaklaşmak adına arkadaşımın evinin bahçesine yürüdüm daha fazla kalmak istemedim bunun içinde zaten yeterince derdim vardı. Çitli bahçe kapısını ittiğim de hafsa nurun annesini görmezden gelerek bahçede ki sandalyelerin birisine bedenimi attım tıpkı genç kız iken yaptığım gibi, temiz deniz kokusu taşıyan havayı ciğerlerime çektim aklımda ki saçma düşüncelerin gitmesi için çabaladım. Artık düşünmekten kafama ağrılar giriyordu gözlerimin altında 24 yaşında daha mor halkalar oluşmuştu henüz bunlar için bedenim ve ben çok gençtik biliyordum herşeyin, farkındaydım ama farkında olmak istemedim düşünmek yalnızca beni olduğum uçurumdan aşağı daha da fazla itiyordu.

" Mezarına hiç gittin mi? "

Hafta'nın sesi yan tarafımda ki sandalyeden geldiğin de düşünceleri kenara bırakarak onun beni izleyen yüzüne baktı bakışlarım, bu soru nereden çıkmıştı ama çok merak ediyor olacak ki birden düşünmeden sordu eğer düşünseydi sormazdı eminim.

" Gittim "

Dedim sadece omuzlarımı silkerken çünkü mezar konusu canımı yakıyordu ilk gittiğim de ki mezar rakımı kalbimi ikiye ayırmıştı resmen, 1348 Refhan Araslan bir odun parçasın da yazan bu rakamlar ve ismi kalbime öyle bir işledi ki acıdan ağlayamadım bile. Ölüm nedir hiç bilmezken önce isminin yerini cenaze daha sonra soyadını bir tahta parçası aldı. Ama ben onun bıçaklanarak öz ve öz babası yüzünden ölmesini asla kabul etmedim bir insan bıçak darbesinden ölür diye, hiç düşünemedim ama hastaneye gidene dek çok fazla kan kaybettiğini öğrenmiştim. Bu yüzden o lanet ameliyat odasın da ne olursa olsun oradan zaten nefesinin son buğuları çıkarken yaşayamazdı, buradan gözlerime son kez bakarak buradan gitti giderken o ambulans içerisin de biraz da olsa nefes aldığı bilgisini annemden öğrenmiştim. Ama benim şımarık gözlü sevgilim oradan çıkacak kadar güçlü değildi bıçağın kını çok fazla derine girmişti biliyordum o bahçe de ağlarken bıçağın sap kısmına kadar, onun kanı vardı farkındaydım daha sonra ise polis ekibi gelmişti haftalarca hatta aylarca evine girmemiz yasaktı. Sürekli incelemeler sürüyordu bu durum benim kafayı yeme noktama daha da yaklaştırmıştı babasını görmek dahi istemiyordum o adamdan tüm bedenim ile nefret ediyordum. O adam bir katildi normal olmayan birisiydi ve annem bunu bilerek yanında yıllarca kaldı annesinin ölüm nedenini bilerek o adamın yanında kalması, annemden beni daha da nefret ettirir hâle bürüdü sadece. Yine kendi düşüncelerim arasından dünyaya döndüğüm de arkadaşımın cebinden dikkatle çıkardığı, bir yıpranmış hatta yıpranmaktan sararmış bir kağıt parçasını elleri arasına aldı.

GÖMÜLÜR 2Where stories live. Discover now