9. BÖLÜM Yetememek

284 30 17
                                    

Saatlerce susmayan babam ve arkadaşımın sesi yerini sessizliğe bıraktığın da merak da etsem sorgulamak istemedim açıkçası bu benim için daha iyiydi, sessizce uyumak istedim yutkunduğum da kafamda hiç bir düşünce dönmüyordu zihnim ve bakışlarım bulanıktı.

" Şeker portakalı? "

Yanan göz kapaklarımı odamı dolduran sesi ile açtığım da kapımın arkasında ki sesi bu korkunç rüyadan beni uyandıran, güvenli hissiyatı verdi nefes aldığım da bile acıyan göğüs kafesimde ki his yerini huzura sesi ile bıraktığın da hızla yataktan kalktım. Bir kaç hızlı adımdan sonra kilitli kapımı açtığım da haylaz bakışları odamı bağlayan küçük koridorda karşıma çıktı, ve ben saatler sonra nefes aldığımı hissettim. Yıllarda büyüdüğüm oda yerine kendimi onun gözlerine bakınca evimde hissettim dudakların da ki hafif tebessüm kızaran gözlerimin içine, umut ışığı oldu yorgun bedenimi hangi ara kollarına attığımı bilmiyordum göğsüne sığındım. Ceketinin altına yüzümü sakladım kalp atışlarına kendimi bastırdığım da kolları aynı hissiyat ile sıkıca kendine bastırdı bedenimi, çenesinin altında ki saçlarıma burnunu gömdüğün de gözlerimi huzurla kapattım. Benim nereye gideceğim sorusuna bir yanıt bulduğum da bu şımarık adam hep vardı Refhan Araslan herkesten kaçtığım özel bir alan gibiydi, sadece benim için var olan özel bir alan gibi. Sıkıca bastırılmış kolları gevşemeye başladığın da ceketinin altında ki yüzümü açığa çıkardım bal rengi gözleri ile, gözlerim göz göze geldiğin de parmak uçları yanağımı nazikçe okşadı. Bal rengi gözlerin de ki ben seni anlıyorum bakışı rahat bir nefes aldırdı serbest hâlde ki parmak uçlarım yanağına uzandığın da, belirsiz sakallarını sevdim bu his kendini sıkan bedenimi saniyeler içerisin de baştan aşağı gevşetti sevgilim yine tam zamanında bal gözleri ile beni buldu. Büyüdüğüm odamın ortasın da birlikte bedenlerimiz yan yana dikildiğimiz de bakışları etrafı inceledi utanan bakışlarımı bedeninden kaçırdığım da, ne kadar dudakları gülümsese de gözleri korkmuş ve endişeliydi bunu görebiliyordum. Odayı incelemeyi bıraktığın da bal rengi gözleri kaçırdığım bakışlarım da sabitlendi parmakları parmaklarıma karıştığın da beni çektiği yere adımladım bedenimi omuzlarımdan tutarak yatağa yatırdığın da yutkundum, anlamayan bakışlarım ile hareketlerini izlemeye devam ettiğim de kırılmış sandalyenin ayağını sabitledi sandalyeyi özenle yatağın tam annemin beni izlediği yere koyduğun da oturdu. Şimdi o acı veren sandalye de artık sevdiğim adam oturuyordu bilerek mi yapıyordu bunu bilmiyordum ama basit bir sandalyenin verdiği acı hatıra yerini tebessüme bıraktı, tam gözlerimin karşısında ki sandalye de oturan bal gözleri gülümsedi. Parmak uçları alnıma düşen siyah kaküllerimi özenle çektiğin de boşta kalan eli ile de elimi tuttu işte şimdi dağılmış odamın, ortasında ki bu his o saniye yaralarımı sarmıştı bu şımarık adam böyleydi acı olan yeri saniyeler içerisin de yeni güzel hatıralar ile dolduran birisiydi. Uykusuzluk ile daha fazla mücadele edemeyen yanan göz kapaklarımı yavaşça bal rengi gözlerine bakarak, kapattığım da avucumun içerisin de sıcak elleri yerine soğuk bir metal bıraktı bilekliğini yeniden tenimde hissettiğim de uykuya dalıyordum bile... Ağzımda ki çok ama çok kötü tat yüzünden yüzümü ekşiterek gözlerimi açmaya başladığım da boğazım kurumuştu, çatlayan dudaklarıma parmak uçlarım ile dokunduğum da dağılmış yatağımdan bedenimi sandalye de uyuyan adama çevirdim. Çatlamış dudaklarımdan sıcacık bir tebessüm yayıldı bu sefer terk edilmedim ben o sandalyede sevdiğim adam, hâlâ yanı başımda duruyordu işte korkuyordum uyurken bile gitmesinden gece uyurken bile parmaklarını avucumun içerisin de tuttuğumu hissetmiştim. Bileğimde ki soğuk metal tenime çarptığın da yutkundum dağılmış yatağıma geri uzandığım da yüzünü izlemeye başladım, siyah saçları alnında resmedilmiş gibi yerini almıştı kiraz renkte ki dudakları solgundu. Ela bakışları masumca ve derince uyuyordu bana acı veren odada nefeslerimiz birbirine karışarak uyumuştuk, bu düşünce odayı acıdan kurtararak yerine huzur getiriyordu işte. Kimse beni anlayamadı bu yaramaz adamdan başka ona ihtiyacım olduğu an bunu hissediyor gibi yanı başımda bitiyordu teni, onun bana dediği gibi benim de kimim kimsem bu adamdı yıllar önce ki o otobüs durağında ki bal gözlerinin şimdi hayatım da bu kadar yer edeceğini nereden bilebilirdim ki. Tebessüm kendini dudaklarımdan bıraktığın da ela bakışlarının uyanması ile irkildim şimdi ona hangi cümleleri kurabilirdim ki? Ne diyebilirdim? Hangi kelime içimde ki tutuşan şeyleri açıklardı bilmiyordum açıkçası konuşmak istemiyordum kimseye tek bir kelime etmek, istemiyordum susmak istiyordum günlerce belki de aylarca susmak böylelikle acı giderdi böylelikle kalbim özgür kalırdı. Bakışları sanki bunu anlamış gibi hiç bir şey sormadı yalnızca kırık sandalyeden dikkatle ayağa kalktı yorgun bakışlarım onu takip ederken, dolabıma yöneldi bir kaç saniye oyalandığın da ince bir battaniye çıkardı. Ne yaptığına anlam veremezken seslice nefes aldım bedeni ve ela gözleri yeniden beni bulduğun da adım sesleri odunsu yerde yankılandı, battaniyeyi bedenime sardığın da beni dikkatle kucağına aldı bende hiç bir kelime söylemeden ve açıklama beklemeden göğsüne başımı yasladım. Ne yaptığını veya ne yapmaya çalıştığını anlamak istemedim yalnızca onun yanında olmak tam göğsünde ki kokuya bir ömür boyu, gömülmek istedim bedenimde ki yorgunluğa rağmen kollarımı boynuna doladığım da başımı göğsüne daha da sıkı bastırdım. Odamın kapalı kapısını açmayı başardığın da ahşap merdivenlerden dikkatle adımladı yorgun bakışlarım göğsün de etrafımda ki şeyleri boş boş izlerken, babamın salonda ki bakışları ile karşı karşıya kaldım gözlerimi hayal kırıklığı ile kaçırdığım da Refhan'a daha da sıkı sarıldım. Bir kaç saniye böyle durduğumuz da ela gözlerinin babam ile bakışlarla konuştuğunu anladım her iki erkek ne konuştu, bilmiyordum ama en sonunda babam yenilmiş şekilde gitmemize izin verir bakışlarla başını hafifçe salladı. Dış kapıdan küçük bahçemize ilerlediğimiz de titreyen bedenimi gözlerimi kapatarak geçiştirmeye çabalıyordum, yeşil gözlerim kucağında son kez büyüdüğüm eve bakıyorken aynı renge sahip olduğum zümrüt gözlere gözlerim denk gelene dek. Çocukken beni her zaman beklediği kötü ışıklı sokak lambasının tam önün de bedeni ile öylece karşımda dikilirken yalnızca boş boş, bakmaya devam ettim gözlerimi kaçırmak istedim ama yapamadım buna gücüm bile yoktu. Karnım ağrıyordu ölmek üzere olan bir insan gibi tenimde ki solgunluğun yavaşça beni ele geçirdiğini hissediyordum, yutkunduğum da kendi hıçkırık seslerim daha yeni kulaklarıma geliyordu. Ağlıyordum ama neye? Ela bakışları baktığım noktaya bakarak sabitlendiğin de başımı göğsünden yavaşça kaldırdım boğazımda ki kuruluğu gidermek adına tekrar yutkunduğum da, Refhan'ın bakışları çocukluğum dediğim adam da bir kaç saniye kaldı baktığı noktada ki yeşil gözlere yeniden bakışlarımı çevirdiğim de kızının sesi yankılandı.

GÖMÜLÜR 2Where stories live. Discover now