5.Bölüm: Düğün

298 53 96
                                    

Saray Hanımı Yang, sarayda yeri en güçlü olan bir saray hanımıydı. Oldukça güler yüzlü biriydi ama konu işine gelince pek öyle olmuyordu. Yüksek mevkili bir saray hanımıydı. Sözünden çıkan saray hanımı veya hizmetçi olmazdı, ki sözünden çıkan olduğunda pek iyi şeyler olmuyordu. Nasıl bu kadar genç yaşta bu seviyede bir saray hanımı olduğunu kimse bilmezdi. Ayrıca güzelliğiyle de tanınmışlığı vardı. Birkaç soylu ona talip olsada evlenmeye niyetli değildi ve hayatında hiç kimse yoktu.

"Müstakbel Kraliçemizin vücut kontrolünü ben yaparım. Ayrıca Majestelerine olan hadsiz davranışlarınız için cezalandırılacaksınız. Şimdi, herkes çıksın!" dedi oldukça sert bir ses tonuyla. Gerçekten sinirlenmiş ve oldukça gergin gözüküyordu.

Saray hanımları tek bir kelime etmeden odadan ayrılmışlardı. Saray hanımı Yang derin bir nefes alıp geri bıraktı.  "Az kalsın..." dedi mırıldanarak.

Yongbok ne demek istediğini anlamamıştı. Saray hanımı Yang sözlerine devam etti. "Ben Saray hanımı Yang Jeongin. Herşeyi açıklamadan önce sana şunu söylemek istiyorum; benden korkma. Her ne olursa olsun senin sırrın benim sırrımdır. Bana güvenebilirsin. Beni anladın mı?" dedi az önceki öfkeli halinden uzak bir şekilde.

Başını yere eğdi ne diyeceğini bilmiyordu. Karşısındaki kişinin neden ona güvenmesini söylediğini anlamıyordu. "Ben hiç bir şey anlamıyorum?" dedi titreyen sesiyle.

"Bak, buraya nasıl geldin bilmiyorum fakat isteyerek geldiğini düşünmüyorum." sözlerini yarıda kesip derin bir nefes aldı. "Şuan bu Saraydaki kimsenin bilmediği o sırrını biliyorum."
 
"Neyi biliyorsun?" dedi korku dolu gözlerle.

Durumu toparlamaya çalışıyordu Jeongin ama Yongbok bu durumdayken ona açıklaması biraz zaman alacak gibiydi. "Erkek olduğunu biliyorum."

Yongbok başını eğdi. Artık her şeyin bittiğini ve kaçış yolu olmadığını düşünmüştü. Vazgeçmiş gibi gözüküyordu. Bunca yıl bu yaşadıkları yetmezmiş gibi birde boş yere ölecekti. "Bunu Kraliçeye ve Krala anlatmaman için bir sebebin yoksa neden bunları bana söylemeye geldin?" dedi. Artık titremiyordu.

"Evet, tahmin ettiğin gibi bir sebebim var. Bu dünyada bu şekilde yaşayan tek kişi sen değilsin." dedi Jeongin ve ardından derin bir nefes aldı sözlerine devam etmeden önce. Kafasındakileri toparlamakta hiç olmadığı kadar zorlanıyordu."Bende seninle aynı durumdayım. Buraya daha ilk geldiğinde sende bir gariplik sezmiştim ve anlamam uzun sürmedi."

Hayretler içerisindeydi Yongbok. Elbetteki bu şekilde doğan tek kişinin kendisi olmadığını biliyordu. Etrafta dönen dedikodularla öğrenmişti. İlk öğrendiğinde çok mutlu olmuştu. Kendisi gibi insanların da hayatlarını normal bir şekilde sürdürebildiklerini duymak onu sevindirmişti. Fakat mutluluğu uzun sürmemiş ve o insanların öldürüldüğünü duymuştu. Yongbok odasında o insanlar için ağlarken. Halk onlardan kurtulduları için mutluydu. Onları adeta bir lanet ve pislik olarak görüyorlardı. Hatta dokunmak bile istemiyorlardı. "Nasıl öğrendin?" diye sordu. Eğer o öğrendiyse herkes öğrenebilirdi sonuçta.

"Eski hizmetçinizin ağzı pek sıkı değilmiş. Birkaç Yang* verince hemen herşeyi döküldü. Tabi bir daha herkese herşeyi anlatamayacak!" son cümlesini kinayeli bir şekilde söylemişti.
(*para birimi)

Söylediği şey Yongbok'u korkutmuştu. "Ona bir şey mi yaptın?" Kendisi için kimsenin zarar görmesini istemiyordu. Jeongin başını iki yana salladı salladı. "Hayır, ona zarar vermedim. Sadece çok uzak bir yere gönderdim."

"Buraya bana yardım etmek için mi geldin?" dedi Yongbok umutsuzca. Karşısındaki kişiye biraz güvensede halen içinde bir korku vardı.

"Evet, sana elimden geldiğince yardım etmeye çalışacağım ama bana lütfen neler olduğunu anlat!" dedi Yongbok'a biraz daha yaklaşarak.
 
Bir odadan ziyade bir hücreye benziyordu burası. Durduğu yere yavaşça oturdu Yongbok. Ellerini bacaklarına sararak kendine çekip olduğu yerde iyice küçülmüştü. "Sana anlatacağım." dediği anda Jeongin pürdikkat kesilmişti.

Secret Secret || ChanglixWhere stories live. Discover now