Ensesine sarılarak onu tekrar üzerime çektim; yanaklarına, alnına ve dudaklarına sert öpücükler bıraktığımda yüzündeki serseri sırıtışı büyütmekten başka bir eylemi olmamıştı. "Biraz daha öp, şurası kaldı bak. Hm hm, burada var. Aşıksın bana he, hareketlere bak. Hiç dayanamıyorsun." Dilimi çıkararak saçlarını çektim, Jeongguk'un sadece benim yanımda şımarmasının bana nasıl bir haz verdiğini açıklamam mümkün değildi.

"Günaydın alfa, kızgınlığım bitti ve evet, seni öpmekten oldukça hoşlanıyorum." Kaşlarını kaldırarak alaylı bir bakış attı, sanırım beni yeniden yükseltmek gibi niyetleri vardı ama kızgınlığımın getirdiği bulanıktan sıyrıldığım bir anda ona tereddütsüzce dokunmam için dün gecenin onun açısından nasıl geçtiğini duymaya ihtiyacım vardı.

"Vücudunu benim kadar iyi tanıdığından emin değilim güzelim. Yani diyorsun ki seviştiğimiz her an boyunca öpmem için çıldırdığın, temas ettiğim her seferde kendinden geçtiğin noktalarla şu an tekrar ilgilensem bile kızgınlığının bittiğini düşüneceksin. Bu bana çok mantıklı gelmedi." Üzerimde yükselirken kurduğu cümleleri anlamak için ekstra bir çaba sarf etmem gerekmişti, ellerimden biri çıplak omuzlarına sarılırken diğeri kısa fakat çekiştirmeye müsait saçlarına karıştı.

"Jeongguk, bitti diyorum ya. Gerçekten de bitti." Boynuma bıraktığı öpücüklerle sözlerim küçük birkaç mırıltıdan öteye geçemedi. Alfamın üzerimde yadsıyamayacağım kadar büyük bir etkisi olduğunun zaten farkındaydım fakat henüz sevişmişken yaptığı her hareket katlarca fazla titriyordu dizlerimi. Boynumun her noktası ıslak öpücüklerinin istilasına uğrarken hareketlenmeye başlayan omegamı durdurabilmek için yapabilecek bir şeyim yoktu.

"Ne kadar da tutarlı bir omega. Gerçekten kararlarına sadıksın bebeğim." Dudaklarını dudaklarıma yaslayarak konuştuğunda dediklerini anlamayı erteleyerek boynumu oldukça sert öptüğünden kızaran kısımlarda dilimi gezdirdim. Jeongguk'un tadının müptelası olduğumu daha ne kadar belli edebilirdim? En sevdiğim şekeri yerken bile bu kadar zevk almıyordum, üstelik dudakları, ne kadar yersem yiyeyim tükenmiyordu.

Sırıtarak dilimi ısırdığında kaşlarım çatıldı, canım acımıyordu ama Jeongguk'a nazlanmak bu aralar favori aktivitemdi. Omzuna hafif bir tokat attım, dişlerinin arasındaki dilimi sertçe emerek serbest bıraktı. Jeongguk biraz haşin seviyordu.

Bir süre yalnızca gözlerimin içine baktı, sonra bakışları yüzümün her detayında gezindi. Gözbebeklerine yerleşen hayranlık dolu parıltılar yanaklarımı kızartırken alnına düşen saçlarını parmağıma doladım. Sanki gözlerinden bana salt sevgi aktaran bir bağ çıkıyordu, ben de ona böyle mi bakıyordum acaba? Çünkü şu an içimi eriten, karnıma kramplar sokan ve burnumun direğini sızlatan olaylar için duygularımın aşırılığı dışında bir açıklamam yoktu ve bunu alfama da yansıtmazsam ölecek gibiydim.

"Taehyung, seni ne kadar sevdiğimi anlatamadığım her an çok çaresiz hissediyorum. Bilmiyorum, gerçekten ilk defa yapabilecek hiçbir şeyim, bulabilecek hiçbir çözümüm yok. Kendim dahi hissettiklerimin boyutunu algılayamıyorum ki sana aktarabileyim. Sadece çok Taehyung, aklımın alamayacağı kadar çok." Alnını alnıma yaslayarak soluklandığında titreyen dudaklarımı burnuna bastırdım, kendini açıklayamadığını mı sanıyordu? Tarif ettiklerini bire bir ben de yaşarken yalnız olduğunu mu düşünüyordu? Gözlerini kaçırarak yutkundu, söylemek istediklerinin bitmediğini fark ettiğim için bekliyordum ama sözlerinin devamı için tedirgin gibiydi. Üzerime tamamen uzandı, başını boynuma yasladığında göz temasımız kesilmişti. Her ne söyleyecekse bendeki etkisini gözlemlemeyi erteliyordu; saçlarını okşadım, birbirimize karşı her zaman hassastık.

"Hayatım boyunca gerçekten ne yapacağımı bilemediğim çok az an oldu. Hani olduysa bile geçiştirmeyi bir şekilde başardım, hiçbiri üzerinde durmaya değer değildi çünkü. Ama Taehyung; bu aralar canımı çok yakan, elimi kolumu bağlayan ve bana çaresizliği iliklerime kadar hissettiren durumlar var. Kendimi işe yaramaz, gereksiz ve bomboş hissediyorum." Kendine olan sinirini ve dolmuşluğunu her harfinde hissederken kaşlarım tedirginlikle çatıldı, onun kendinden esirgediği şefkat benim içimde filizlenirken saçlarına dudaklarımı bastırdım. Bir kere daha ve bir kere daha... Öpücüklerim alnına ve şakaklarına kaydı, Jeongguk kendini toplayana ve konuşmaya devam etmek için hazır hissedene kadar minik öpücükler verdim ona. Sıcak nefesi boynumu okşuyordu, odamız onu rahatlatmak için salgıladığım feromonlarla dolmuştu ve her saniye belimde sıklaşan kolları güven hissinin somutlaşmış hâliydi.
"Seni seviyorum Jeongguk." Kulağına fısıldadım, dudakları kıvrılırken bedeni gevşedi.

to begin again | taekookWhere stories live. Discover now