to begin again | taekook

3

Titreyen ellerim, kontrolsüz nefeslerim, sahip çıkamadığım feromonlarım ve neredeyse kucağında olduğum kocaman bir alfa bedeni...

Ona rastladığım her yerde hayranlıkla incelediğim kemikli ellerinden biri enseme yerleşmişti; kafamı hafif bir açıyla sağa doğru yatırmış, burnunu sertçe pürüzsüz boynuma bastırıyor, asla doymuyormuşçasına tenimde gezdiriyordu. Zaman kavramını tamamiyle yitirmiştim. Neler olduğunu kavrayamayacak kadar buğuluydu aklım, kendimi tamamen ellerine bırakmıştım. Neler olduğunu sorgulamaya gücüm yoktu. Tüm amfiyi domine eden kehribar kokusu dizlerimi titretiyordu.

Belime dolanan elinin beni tek bir hamleyle yerimden yükseltmesiyle dizlerinden birine oturdum. Ağız sulandırıcı görünen kaslı baldırlarının dokusunu somut bir şekilde hissediyordum. Ağzımdan minik sızlanmalar kaçıyor, tarif edemeyeceğim ağlamaklı mırıltılar dökülüyordu. Hissettiklerim tasvir edilemezdi; sanki dünya ayaklarımın altından kayıyor, her gün kusursuz işleyişini sürdüren tüm sistemler alt üst oluyordu. Diğerlerine oranla oldukça gürültülü olan, benden çıktığına inanamadığım başka bir iniltiyle alfanın boynuma sesli öpücük kondurduğunu hissettim.

"Siktir, çok güzel kokuyorsun."

Koca amfide ardı ardına yankılanan tüm bu müstehcen sesler beni daha çok teşvik ediyor, ona mümkünü varmış gibi daha fazla yapışarak boynumu daha geniş bir açıyla sunmama neden oluyordu. Tenim dili ve dişleriyle yaptığı tatlı işkencelere maruz kalıyor, daha sonra koyu bir mora dönüşecek tatlı pembeliklerle süsleniyordu. Tamamen kendimizden geçmiş, zaman olgusundan uzaklaşmış bir durumdaydık.

Öpücükleri çene hattımı takip ederek dudağımın kenarında duraksadığında gözlerimiz kesişti. Kan kırmızısı irisleri kontrolün tamamiyle alfasında olduğuna işaretken kendi gözlerimin de saçlarımla uyumlu bir şekilde sarı sarı parladığından emindim. Gözleri dudaklarıma inmişken hevesle yerimde kıpırdandım. Boğazından kaçan hırlamayla beni yerime sabitledi. Uzun zaman sonra ilk defa utandığımı hissettim. Anın heyecanıyla yanaklarıma düşmüş kızıllık daha da koyulaştı. Yüzünde oluşan serseri tebessümle söze girecekken amfinin kapısı sertçe açıldı.

Kontrol tamamiyle kurdunda olduğundan her ders sonrası sınıfı temizlemek üzere gelen alfa görevliyi bir tehdit unsuru olarak algıladı ve yüzümü boynuna hapsederken baskın feromonlarını etrafa yayarak ortamdaki cinsel gerilim dolayısıyla şaşkınlıkla soluyan genç adama göz dağı verdi.

"Rahatsız ettiğim için üzgünüm fakat burayı bir sonraki ders için hazırlamam gerek."

Görevlinin feromonları burnuma ulaştığında başka bir alfa kokusu alışımdan dolayı memnuniyetsizce sızlanarak kafamı Jeongguk'un boynuna sakladım. Sakinleşmemi sağlamak istercesine sarı saçlarıma karışmış elini hareket ettirdi.

"On dakika sonra tekrar gel." Boğuk ve hırıltılı sesinden dökülen cümleyle harekete geçen görevli yalnızca birkaç saniye sonra kapıyı kapatarak bizi baş başa bıraktı. Kendime gelmem gerektiğinin farkındaydım fakat ondan uzaklaşma eylemini gerçekleştirebilecek kadar güçlü bir iradeye sahip değildim. Çaresiz hissediyordum. Adından ve herkesin kolaylıkla ulaşabileceği basit bir internet sitesinin verdiği bilgilerden başka hakkında bildiğim hiçbir şey yoktu. Buna rağmen onunla hayatımdaki en mahrem ve müstehcen anları paylaşmak heyecanın yanında müthiş bir korkuyu da getiriyordu. Temasımız kesildiğinde ve bu çekim sona erdiğinde nasıl hareket etmem gerektiğini bilmiyordum, onun vereceği tepkilerden çekiniyordum.

"Yerinden oldukça memnun görünüyorsun." Ukalâ bir ses tonuyla kurduğu cümle hissettiğim utancı katlarken nasıl bir cevap vereceğimi bilmiyordum. Sözlü iletişim bana göre değildi, bunun yerine boynuna daha çok sarıldım.