14

11.3K 1K 393
                                    

🎗

Yaşam insana yalnızca bir kez bahşedilen bir serüvendi ve son nefesimiz dudaklarımızın arasından süzülene, bedenimiz ruhtan yoksun bir et parçasına dönüşene, gözlerimiz şefkatli bir müdahaleyle kapatılmayı bekleyene kadar geçen yıllar boyunca yüzlerce duygunun esiri olurduk. Mutlu olurduk, kahkahalarımız şehirlerin rutin gürültülerine karışırdı. Hayret ederdik, evrenin gizemleri üzerinde saatlerce düşündürürdü bizi bu şaşkınlık. Öfkelenirdik, korkardık, iğrenirdik ve kırılırdık. Öyle kırılırdık ki bazen kendimizden vazgeçerdik.

Kırgınlık kötüydü, kırgınlık çok acıtırdı. Kalbinizin üstünde çok yoğun bir baskı hissederdiniz; hayal kırıklığına bulanmış, gözyaşlarınıza gebe bir kara bulut korkunç bir şiddette çökerdi üzerinize. Ben en çok değersiz hissettiğimde, görmezden gelindiğimde parçalanırdım. Ben vardım, Kim Taehyung yaşıyordu; herkes gibi yiyor, içiyor, gülüyor, ağlıyordu. Kim Taehyung yalnızca herkes gibi yaşıyordu ama yok gibiydi sanki, babasının nezdinde.

Gözümün en içine sevgiyle bakan, beni hayatının merkezine almış ve diğer her şeyi bana göre inşa etmiş anneme yaptığım haksızlığı görüyor muydunuz? Ben nankör biriydim, ruhundaki sevgiyi son damlasına kadar benim için harcayan kadının verdiği hiçbir şey mi dokunmamıştı kalbime? Neden yeterli gelmemişti kendimi birazcık da olsa sevmeme? Kendime biçtiğim değer neden yalnızca babamın davranışlarına göre şekillenmişti? Annemin takdiri neden beni tatmin etmemişti de dünyayı tanımayan küçücük bir çocukken de kanı delicesine kaynayan bir ergenken de hayatı anlamaya başlayan bir yetişkinken de babamın ufacık merhametine muhtaç yaşamıştım?

Yirmi dört yılı yeniden yaşayabilme şansım olsaydı ben yine gelmeyecek yerden şefkat görmeyi dilerdim; beklentilerimin karşılanmadığı her an kendime duyduğum sevgiden eksiltir, açılan sıcak kucakları yadsırdım. Kendime kızıyordum; tüm bu öz güvensizliğimin, benliğime karşı sevgisizliğimin, aynadaki aksime tek bir saygı kırıntısı hissetmeyişimin arkasındaki sebebi kesinlikle biliyordum ve bunların yaşanmasına izin verdiğim için suçlu bendim. Bende olmayana göz diktiğim için aptaldım, sahip olamadığımı istediğim ve bana sunulan katlarca fazlasını görmezden geldiğim için yaşadıklarımı hak ediyordum.

Kendime karşı acımasızlığım beni silikleştirmişti, ben hâlâ kendime karşı acımasızdım ama bir şeyler değişmeliydi. Minik Taehyung sevgisinin boyutunu dahi algılayamadığı annesine sığınmamıştı ama büyük Taehyung'un Jeongguk'u vardı. Jeongguk benim ruhumun parçasıydı, yansımasıydı. Beni daha güzel kim iyileştirebilirdi, bana kim daha etkili bir ilaç olurdu ki? Jeongguk bana iyi geliyordu; iliklerime kadar hissettirdiği sevgisiyle, şefkatiyle, evinin yuva olduğu mor hanımeli saksısıyla şifa oluyordu özüme.

Jeongguk seviyordu beni, ben de sevebilirdim kendimi.

Elimdeki hoş kokulu köpüğü saçlarıma yedirirken aynadaki aksime gülümsedim; beyaz dokunun temas ettiği sarışın buklelerim belirginleşiyor, zaten yaşımı yansıtmayan yüzümün daha sevimli bir görüntüye bürünerek gençleşmesine neden oluyordu. Miyavlayarak yanıma gelen Tuti'ye gülümsedim, acıkmış olmalıydı. Ben de acıkmıştım ama odamın ortasındaki yatağın mor çarşaflarına dolanmış kocaman bedenin uyanmasını beklemeliydim. Bugün nikah töreni için listelenmiş mekânları gezerek bir seçim yapmalıydık. Heyecanlıydım, hayatımın her yönünü onunla paylaşacak olmak kalbimin coşkuyla atmasını sağlıyordu.

Omzumdan düşen tişörtü düzelterek yatağa yaklaştım; yastığımı, kuruyan boğazım canımı acıtınca uyanarak aralarından zorlukla sıyrıldığım güçlü kollarının arasına almıştı. Kaşları çatık, yüzü huzursuzdu. Bir şeylerin eksikliğini hissedercesine kıpırdanıyor, burnunu yastığıma sürterek kırıştırıyordu. Gülümsedim, Jeongguk çok güzeldi. Jeongguk yakışıklıydı, çekiciydi ve erkeksi bir seksiliği vardı ama gerçekten hissederek incelediğinizde yüzüne yansıyan güzelliği görebiliyordunuz.

to begin again | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin