Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
(Bu fanarttan esinlendim)
↹↹↹↹↹↹↹↹↹↹↹↹↹↹↹↹↹↹
"Gülümseyin lütfen, işte böyle." Genç adam duyduğu direktif ile her ne kadar içinden gelmese de dudaklarını iki yana kıvırdı.
Kameralara karşı mutlu gözükmesi gerekiyordu ancak o hiçte öyle hissetmiyordu. Yine de profesyonelliğini bozmamak için içsel buhranını derinlere gömdü. Onun işi buydu sonuçta; içinde kopan fırtına ne kadar şiddetli olursa olsun yüzünde mimik oynamaması gereken bir modeldi o.
Lee Felix, Güney Kore'nin en başarılı genç modeli. Daha 23 yaşında olmasına rağmen tüm ışık onun üzerinde parlıyor, bakan her gözü kendine hayran bırakıyordu.
Keskin yüz hatları, hafif iri gözleri, nokta burnu, kalp şeklindeki dudakları ve sanki mükemmelliğini tamamlamak için serpiştirilmiş gibi olan çilleri ile herkesi büyülüyordu. İnsanlar tarafından melek olarak anılırdı.
Ancak içinde yanan günah ateşinden haberi yoktu kimsenin. Sol tarafına bir kıvılcım düşmüştü ve gün geçtikçe o kıvılcım aleve dönüşmüş, onu cayır cayır yakıyordu.
"Tamamdır, şimdi diğer kıyafeti giyebilirsiniz." Fotoğrafçı kamerasını aşağı indirip gülümseyerek konuştu. Felix'te ona aynı şekilde karşılık verip ufak bir teşekkür mırıldandı. Ardından da sıradaki kıyafeti denemek için stilistlerin yanına ilerledi. Görevli kadın ona giymesi kıyafeti verdiği sıra gözleri, onun baştan aşağı süzen bir çift göze ilişti.
Koluna astığı kamera çantası ile çevresini saran kadın görevlilerle konuşan uzun boylu bedenin kendisine baktığını görünce sol tarafında yaşam bulan kalbi atışlarını hızlandırdı. İçinde ki karamsarlığın sebebi oradaydı işte. Kendisi gibi sarı saçlı olan fotoğrafçının bakışları sonunda gözlerine ulaştığında kısa bir an dünya dönmeyi bırakmıştı sanki. Gözlerinin arasında kurulan bağla beraber fotoğrafçının dudaklarında çok küçük bir gülümseme oldu. Ancak daha sonra hemen kendini toparlayarak gözleri arasındaki köprüyü yıkan ilk o oldu.
Felix'te onu taklit ederek gözlerini onun üzerinden çekti ve stilistine odaklanarak kalbini dizginlemeye çalıştı. Böyle olmaması gerekiyordu, onu görünce kendini bu kadar kolay kaybetmemesi gerekiyordu. Özellikle çevresinde başka bir insan görünce bu kadar kıskanmaması gerekiyordu.
Kadının elinden aldığı elbiseyi giymek için soyunma kabinlerine doğru ilerlerken onunla tekrar göz göze gelmemeye çalışıyordu. Eğer o gözlere tekrar bakarsa kendini kaybetmekten deli gibi korkuyordu. Çabası iyi sonuçlar vermiş ve onunla göz göze gelmeden kabine girebilmişti.
Rahat bir nefes verip elindeki kıyafetleri duvara takılmış olan askılara astı. Karşısındaki aynada kendine bakıp üzerindeki kıyafetleri inceledi kısa bir süreliğine. Üzerine geçirdiği beyaz kıyafetler bedenine tam oturmuş, fiziğinin mükemmelliğini ortaya sermişti. Daha fazla vakit kaybetmeden, diğer kıyafetini giymek üzere üst bedenini sarmalayan gömleği çıkarmaya başladı. Düğmelerin sonuncusunu yuvasından çıkarmıştı ki kabinin kapısı sert bir şekilde aralandı.
