Parte 23

449 35 15
                                    

Sabaha kadar senden hiçbir iz kalmamıştı. Sanırım artık temizim |

Klavye sesleri ile uyandım. Yatakta çalışıyordu. Bir eli saçlarımda geziyordu. Gözlerimi açtığımda gelen güneş ışığıyla geri kapattım. Mavi saçlarımın boyası akmış artık açık mavi olmuştu.

Kendisi uyuyabilmiş olsa da gece kötü olur gibi olduğu için ben uyumamıştım. Etroy bile kontrole gelmişti. Fakat şimdi iyi duruyordu. Gözlerim bandajının olduğu yere gitti. Çıplak olduğu için gördüğüm kadarıyla pansumanı da yeni yapılmıştı.

Gözleri bana döndüğünde uyandığımı farketti. Minik bir gülümseme verdi. Ona dikkat ediyordum. İyi olup olmadığına canının acıyıp acımadığına ilaçlarını alıp almadığına.

Korktuğumu söyleyememiştim. Neler hissettiğimi anlatamamıştım. O adrenalin ardından gözlerinize bazı anlar geliyordu.

Bana gönderilen video, onu buraya getirişimiz. Geçen 3 saat karnında ona acı çektiren bıçak. Ne zaman bu kadar duygularımı hissetmeye başlamıştım bilmiyorum fakat beni gerçekten yaralayan anlar vardı.

"Günaydın."Gülümseyerek söylediği sözlere ben de gülümsedim.

"Günaydın."

"Aşağıda kahvaltı hazırlıyorlar inelim mi?" Arkadaşlarımızla uzun zamandır bir şeyler yapmıyorduk bu günü evde geçirmek güzel olabilirdi.

Jungkook bilgisayarı yanına bırakırken ben de üstüme bir sweat geçirdim. Kısa kollu giysek de sabahları soğuk oluyordu.

Merdivenden inerken ellerimi kavradığında ellerimi çekerek beline sardım. O da sağ kolunu omzuma atarken mutfağa girmiştik.

Mutfak büyüktü bir oyun konsolu bile vardı. Orada takılan Zoe Jack ve diğerlerine katılırken ben de yemek yapan Taehyung ve onu sinir eden Pablo ve diğerlerinin yanına gitmiştim.

Şaşırtıcı bir şekilde geçen 2 yılda Pablo ve Tae sevgili olmuştu. Oldukça inişli çıkışlı olan ilişkilerinin Taehyung'u mutlu ettiğini biliyordum. Tezgaha oturarak doğranmış çilek tabağını elime alırken Jin de yanıma yerleşmişti.

"Günaydın uykucu prens." Pablo'nun sözleriyle gülerken cevap verdim.

"Jungkook uyandırmamış."

"Şerefsizin hali başka oluyor işte." Pablo'nun sözlerine gülerken Hoseok da yanımıza gelmişti.

"Çok açıkça söylüyorum yumuşatmadan. Bu kız cehennemden inmiş bir şeytan başka bir açıklaması olamaz." Hoseok'un Zoe nefretini anlayabiliyorduk. Farklıydı belki de bizim gibiydi? Dobraydı özgüvenliydi. Fakat Hoseok ve diğerleri açık bir şekilde bu özgüveninin Jungkook'dan dolaylı olduğunu dile getirmişti.

Ben ise tarafsız kalıyordum. Ağzını açan arkadaşlarıma çilek verirken Jin devam etti.

"Bilmiyorum hareketlernin bazıları gerçekten gözüme batıyor. Jungkook yaralıykenki sözlerinden bahsetmiyorum bile."

"Sanki Jungkook ile özel bir bağı varmış gibi birbirlerinin yanında eğleniyorlar. Oldukça yakın arkadaş oldukları belli." Taehyung yemek yaparken kendi düşüncelerini söylemesi ile gözlerimiz birbirleriyle şakalaşarak oyun oynayan Zoe ve Jungkook'a gitmişti.
Oyun konsolundan bir oyunu oynuyorlardı.

"Zoe Jungkook'un bizimle konuşamadığı konuları konuştuğu birisi herhalde." Pablo ciddi kişiliğine bürünerek bir fikir attığında ona dönmüştüm. Aklıma Zoe'nun 'onun neler yaşadığından haberiniz bile yok bir şey bilmeden suçluyorsunuz' sözü geldi.

Pablo'nun haklı olduğu belliydi. Çileği bırakarak ayaklandım. Jungkook'un bandajına ve ateşine tekrar bakmak istiyordum. Çilekten dolayı ıslak olan ellerim yüzünden bileklerimle oyun oynayan adamın alnına dudaklarımı bastırırken konuştu.

Cité Des PéchésWhere stories live. Discover now