30. BÖLÜM

56.8K 2.7K 782
                                    

Çok değil bundan bir kaç ay önce şimdiki bu beni, yaşadıklarımı, rüyamda filan gösterselerdi asla inanmazdım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Çok değil bundan bir kaç ay önce şimdiki bu beni, yaşadıklarımı, rüyamda filan gösterselerdi asla inanmazdım. Böyle bir şeye olanak dahi vermezdim ama hayat işte. Siz planlar yaparken başınıza geldiğidir demiş ya ünlü birisi, gerçekten öyleymiş.

Yanağımdan süzülen yaşlar kalbime doğru akıyordu sanki. Vücudumun en dip köşeleri sızlıyor, bir saniye olsun rahat nefes alamıyordum. Çünkü ciğerlerime batan bir hissin varlığı geçit vermiyordu bana. Canım öylesine acıyordu ki, ağlamaktan başka da bir şey gelmiyordu elimden.

Arabanın durduğunu anladığımda başımı kaldırınca aynadan abimle göz göze geldik. İçim bir kez daha sızladı. Bundan yarım saat önce gözlerinde gördüğüm ateşin emareleri hâlâ sönmemişti, yerli yerinde duruyordu.

"Git evden bir kaç parça eşyanı al gel," dedi tek solukta abim. Göz kapaklarım örtüldü örtülecekken kurduğu bu cümle iğne olup battı zihnime. "Kafandaki o saçma sapan düşünceleri atıncaya kadar bizde kalacaksın bir süre. Belki bir hafta, belki bir ay, belki de bir sene. Ona göre hazırla kendini."

Yutkunursam boğazımdaki yumrunun geçmeyeceğini biliyordum ama yine de denedim. "Abi." Çıktı kurumuş dudaklarımın arasından. "Ben kötü bir şey yapmadım. Beni böyle cezalan-"

"Sen bence buna ceza deme Işıl," diyerek kesti sözümü. "Çünkü ceza bu şekilde olmaz. Canının daha sonra yanacağına şimdi yanmasını sağlıyorum. Hepsi bu." Sakin ama bastıra bastıra ağzından çıkan cümleler kulaklarımda uğuldadı. Nereden biliyordu canımın yanacağını? Kerim'in beni nasıl sevdiğini hiç mi görmemişti, hiç mi tanımıyordu arkadaşını?

"Abi-"

"Uzatma Işıl! Sana söylediğimi yap. Gitmeden şu telefonunu da ver bana." Gözyaşlarım yanaklarımı ıslatmaya devam ederken bir hıçkırık kaçtı dudaklarımın arasından. Eğer şimdi dediğini yapmazsam çok daha inatlaşacaktı benimle, bunu biliyordum. Çünkü abim hep böyleydi. O, istediği olmadığı zamanlarda hep çok daha ileriye giden biriydi. Ama sonra yumuşardı da. Biraz zamanın geçmesi herkes için en doğrusu olacaktı belki de.

*

3 GÜN SONRA

"Işıl hadi canım kahvaltı hazır." Yaren'in sesi kulaklarımı doldurduğunda üç gündür olduğu gibi ben yine ses çıkarmadan gömülmüştüm yatağın içine.

Abim evde olduğu zamanlar şu odadan dışarıya bile çıkmadığım gibi, onun sofrasına da oturmuyordum tam üç gündür. Bu her ne kadar her yemekte kapıya dayanan abimin bağırışları doldursa da tüm evi, değişmemişti benim için. Çünkü artık bir şeylerin farkına varması lazımdı. Bunu yapmak zorundaydı. Beni buraya esir gibi kapatmış, okula bile kendisi götürüp getiriyorken benden bir de ona ayak uydurmamı bekleyemezdi. Her ne kadar dün akşam kapıma gelip "Işıl bak hasta olacaksın." Demiş ve beni düşündüğünü belirtmiş olsa bile..

BADEMLİ MAHALLESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin