Bölüm 33, Ölümle Yürüyen Kadın (Part 1)

Start from the beginning
                                    

Çıkmadan önce yalnızca bir kez Naia'ya baktı, kalbim sıkıştı. Başka hiçbir şey demeden çıkıp gittiğinde Rae uyarırcasına bileğimi tuttu.

"Sakın Mara," dedi zihnime seslenerek. "Bu işin dışında kal ve Tara'yı karşına alma."

Dudaklarımı birbirine bastırdım. Naia'yla aramızda geçen son konuşmanın ardından ona öfkeliydim ama onun bir zarar görmesine de izin veremezdim. O benim kız kardeşimdi, yıllarca aynı kadere karşı birlikte hapsolmuştuk. Benimle aynı yatağı paylaşmış, annem yokken saçlarımı örmüştü. Şimdi sadece zehrin etkisinde kötü şeyler söylediği için onu bir tanrıçasını gazabı karşısında tek başına bırakamazdım.

Zehir.

"Rae," dediğimde hissettiğim telaşın sesime yansımasına engel olamadım. "Panzehri almamız lazım."

Cevap olarak yalnızca başını sallamakla yetindi. Eğilip Karr'ın omzunu tuttu, sanki onun gerçek de hayatta olduğuna kendini inandırmak ister gibi birkaç saniye sessizce yüzünü süzdü. "Biraz dinlen," dedikten sonra Naia'ya döndü. "Eğer bir ihtiyacın olursa sadece adımı seslenmemin yeterli olduğunu biliyorsun."

Naia yıllarca inandığı tanrıyı, "Biliyorum efendim," diyerek onayladıktan sonra bana baktı. Kahverengi gözleri tedbirli bir şekilde kısıldı. "Aramız iyi mi?"

Rae'nin dikkatinin tamamen zihnimde olduğunu bildiğim için o anları ayrıntılarıyla düşünmemeye dikkat ettim. "Sorun yok, daha sonra konuşuruz," dediğimde Rae'nin burnundan verdiği nefes çoktan Naia'nın zihninde tartışmamızı gördüğünü belli ediyordu.

Odadan çıktığımızda bir sorun yokmuş gibi yürümeye çalışsam da önüme geçerek beni durdurdu. "Onunla olan evlilik birliğini sonlandırmanı istiyorum," dedi doğrudan, lafı dolandırmaya gerek bile görmeden. Bakışlarımı onunkilere kaldırdığımda gözlerinde yanıp sönen gezegenler beni ürküttü. O bir avcıydı, hem de en tehlikelisinden. "Onunla evli olman benim gelinim olmanın önüne geçiyor."

Sözlerinin ne anlama geldiğini anlamak için birkaç saniye boyunca beklemem gerekti. Kastettiği şeyin kendimi ona gelin olarak sunmak olmadığını anladığımdaysa nefes almakta güçlük çektim.

Sırtımı Karr'ın odasının kapısına dayadım, ellerimi göğsümde birleştirerek sakinleşmeye çalıştım. "Düşündüğüm şeyi istiyor olamazsın."

Rae'nin bakışları yumuşadı, boynumu nazikçe tutarak beni kendine çekti. "Düşündüğün şeyi istiyorum Mara. Başka bir adamla değil, benimle evli olmanı istiyorum." Dudaklarını dudaklarıma nazikçe bastırdı. "Seninle bir geleceğe sahip olabileceğimi bilmem lazım."

Titrememe engel olamadım. "Hala hayattaysa onun beni boşaması gerektiğini biliyorsun." Gözlerimi kapattım, bir sonraki sözlerimin ağırlığını olağanca gücüyle omuzlarımda hissettim. "Sanırım zina bunun için yeterli bir sebep."

"Geçit açıldığında yapacağım ilk şey bu olacak." Rae alnını alnıma dayadı, nefesimi kendine nefes yaptı. "Her şey bittiğinde seninle evli olmak istiyorum Mara. Savaştan sonra farklı bir hayata gözlerimi açmak istiyorum."

Savaştan sonra.

Savaştan sonra bir hayatımız olacaksa.

Yanaklarımın içini ısırdım, gözyaşlarım akmakta ısrarcı olmadan hemen önce, "Elbette," demeyi başardım.

Rae baş parmağıyla yaşları yakaladı, sildi. Beni son bir kez öpmeden önce, "Bu bir yemin," diye mırıldandı.

Bir yemin. Gerçekleştirebileceğime emin bile olamadığım bir yemin.

ÖLÜ TANRININ ŞARKISI Where stories live. Discover now