Hiç tereddüt etmeden en yakın ikinci kapıdan geçti. Ve karşısına her zamanki cam kürelerle dolu büyük rafların bulunduğu oda çıktı. Heyecanlandı. İstediğine çok yaklaşmıştı. Sonunda bu bilinmezliğin sonunu görecekti... Doksan yedi numaraya gelince sol koridora döndü. Yerde bir şekil vardı. Hayır, bir kişi. Yaralıydı.

Konuştuğunda ise kendisini tanıyamadı. Sesi çok soğuk ve duygulardan acizdi. "Benim için al onu. Ben dokunamam belki ama sen yapabilirsin."

"İmkanı bile yok."

"Crucio!" Yerdeki adam çığlığını koyverdi. Harry gülüyordu. "Bu acıyı hissetmeyeli eminim ki fazla olmuştur, Black." Sirius acı içinde güldü. "Daha ısınıyorum." Sonra nefes nefese ekledi. Hala önceki lanetten canı yanıyordu. "Beni öldürmen gerekecek." Gittikçe fısıldamaya dönen sesine karşılık Harry kahkaha attı.

"Elbette öldüreceğim. Ama önce benim için onu almanı istiyorum, Black. Hayatının bu anına kadar acı çektiğini mi sanıyorsun? Daha ısınıyorum. Önümüzde daha saatler var ve burada kimse seni duyamaz." Harry asasının her zamankinin aksine beyaz olduğunu fark ettikten sonra odanın döndüğünü hissetti. Yara izi alev almıştı ve özellikle kafasının sağ yanında şiddetli bir darbe hissetti.

-----

İki ay. Yaklaşık iki ay boyunca her gününü Bakanlık'a nasıl gidebileceğini ve aradıkları şeyi alabileceğini düşünerek geçirmişti. Birkaç kez Yoldaşlık toplantılarına katılma şansı elde etmişti. Tonks ona ara sıra Bakanlık hakkında bilgiler verip durmuştu. Yine de yardım almadan tek başına oraya gitmek delilik olurdu. O riski Violet hayatta almazdı.

Zaten anladığı kadarıyla aradıkları şey onların kolayca bulabileceği bir şey değildi. Toplantılarda ona kısaca anlatmışlardı. Harry'nin bildikleri olmadan aramalarının yıllar sürmesi bile bir ihtimaldi.

Odasındaki masada otururken elindeki kalemi çevirdi. Şaka dükkanı için tarifleri ve ürün listesini gözden geçiriyordu. Ofladı. Yakın zamanda açılmış olmalarına rağmen Hogwarts'takinden farksızdı. Dükkan daha tam halde değildi. Tamamlanmasına biraz vardı. Tahminlerine göre okul kapandığı gibi tamamen açılabilir ve bir sonraki okul yılı için satışlara başlayabilirlerdi. Kağıtlardan birine not aldı. Umbridge için sönmeyen patlak toz yapma fikri vardı.

Sandalyeden kalktı, odasından çıktı. Bir kahve ile modu yerine gelebilirdi. Babasına sataşmak istedi ama şu an Şahgaga ile ilgileniyordu. Remus da görevdeydi. Kreacher'ın ise sesini dahi duymayı istemiyordu. Yine de bu pek mümkün olmadı. Mutfaktan ev cininin yere vuruşları ve kahkahaları duyuluyordu.

"Ne oldu Kreacher? Ne bu neşe?" dedi içeri girerken. Ev cini daha da çok güldü. "Salak kız, çok salaksın."

"Kabul et ya da etme senin efendin olduğumun farkında değilsin sanırım." Kreacher'ın yüzünde hain bir sırıtma belirdi. "Çok sürmez."

"Ne demek bu?"

Kreacher cevap vermedi. Gülerken ortaya çıkan çapaklı göz yaşlarını sildi. "Hiç." dedi mutfaktan çıkarken. Violet mutfağa göz gezdirdi. Bir şeyler olmuştu. "Kreacher." dedi tekrar. Ev cini oflaya puflaya kapıya gelip genç kıza baktı. "Neden bu kadar mutlu olduğunu söylemeni emrediyorum." Kızın kurnazlığına karşılık kaşlarını çattı. Şimdi ona cevap vermek zorundaydı, istese de istemese de.

"Gözlüklü çocuk. Doğruca bakanlığa gidiyor. Saf, Bay Sirius'u kurtaracağını sanıyor." Violet ellerini ağzına kapadı. "Ama babam içerde buna sen sebep oldun! Kötü Kreacher! Git kendini cezalandırmak için ne yapıyorsan yap!" Violet koşarak yukarı babasının Şahgaga ile ilgilendiği odaya doğru koşmaya başladı. Harry, Bakanlığa varmadan onu durdurmanın bir yolunu bulabilirlerdi.

Violet BlackWhere stories live. Discover now