"İyidir senden naber asıl?" Dedi.

"İyi."

"Olanları duydum, geçmiş olsun."

"Sağol." Dedim tebessüm ederek. "Hayırdır sen neden geldin?"

"Levent komutan bir şey rica etmişti de onu getirdim."

"Anladım. İşin varsa tutmayayım." Dedim.

"Yok acele bir şey değil."

"Nasıl gidiyor?"

"İyi." Dedi. Sesi durgundu. Bu gerçekten iyi olduğuna mı işaretti yoksa kötü olduğuna mı bilmiyorum.

Murat karışık biriydi. Onu anlamak zordu. Hep böyle miydi yoksa yaşadıklarından sonra mı olmuştu bilmiyorum. Ama yaşadıklarından sonra olması çok daha yüksek bir ihtimaldi.

"Emin misin?"

Başını salladı.

"Murat." Dedim ve derin bir nefes aldım. Beni yanlış anlamasını istemediğim için kelimeleri özenle seçmeye çalıştım. "Bak eğer bir sıkıntın olursa ya da bir ihtiyacın biz hep buradayız biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum." Dedi. "Ama derdimin dermanı olacağınızı sanmıyorum doktor."

"Yaralarına iyi gelemeyiz belki ama yalnızlığına iyi gelebiliriz Murat."

"Sağol doktor ama benim yalnızlıktan şikayetim yok."

"İnsan en çok yslnızken kanatıyor yarasını, yaralarının iyileşmesini istiyorsan yalnız kalmak çözüm değil." Dedim.

Kısa bir an güldü.

"Benim yaramın iyileşmesi imkansız doktor." Dedi. "Sende biliyorsun."

Daha fazla uzatmak istemedim. "Biliyorum Murat, biliyorum. Ama sende hep çalabileceğin bir kapı olduğunu bil."

"Eyvallah."

Murat içeriye girdikten sonra bende içeriye girdim ve koridorda dolanmaya başladım.

Adımlarım ister istemez koridorun sonuna doğru yöneldi.

Ömrüm boyunca unutamayacağım bir yerdi bu revir.

Benim için sadece iş yeri olmadı burası. Çok daha fazlası oldu. Hala daha çok daha fazlası.

Kalbinin taştan olduğunu düşündüğüm adamın ilk defa burada yumuşadığını görmüştüm. İlk defa burada yaralarını sarmıştım. Sayamayacağım kadar çok ilk vardı burada. Revirde, karakolda, karakoldan siteye giden yolda, kısaca bu şehirde.

Bir kaç sene öncesinde adını bile bilmediğim bu şehir bana yuva olmuştu.

Çağan acemi birliğindeyken arayıp Bingöl'e gideceğim dediğinde orası neresi demiştim. Hatta İnegöl'den bahsediyor sanıp çok yakın diye sevinmiştim.

O zamanlar bu şehrin benim için bu kadar kıymetli olacağı aklımın ucundan geçmezdi. Hatta aklımın ucundan geçmeyi bırak, rüyamda görsem inanmaz gülerek anlatırdım.

Ama olmuştu işte.
Şimdi buradaydım, evim buradaydı, işim buradaydı, aşık olduğum adam buradaydı. Ve ben bütün benliğim, bütün kalbimle buradaydım. Burada olmaktanda çok mutluydum.

Revirin kapısına bakarken kapı birden açıldı. İçeriden çıkan kadın, kapıda beni görmeyi beklemediği için şaşırmıştı.

"Buyurun hanımefendi, bir şey mi oldu?" Dedi kibarca.

"Yok." Dedim kendime gelerek. Kafamda ki düşünceleri bir kenara atıp devam ettim. "Yok bir şey olmadı."

"Anladım." Dedi ama pek anlamışa benzemiyordu. Bakışları neden burada olduğumu sorguluyordu.

Müptela | TamamlandıWhere stories live. Discover now