Çaldığım çocukların dosyaları

Start from the beginning
                                    

"Annen nerede?" Bir ihtimal bensem kendime küfretmek istemiyorum. Ancak değilsem bu bacaksızın yedi sülalesini...

Elleriyle yukarıyı gösterdi.

"Yukarıda." Ne? Yoksa bilmediğim başka bir gizli oda daha mı vardı? Annesi de orada mı kalıyordu?

"Anneni de mi kaçırdım?" Çocuk kaçırdığım yetmiyor bir de annesini mi kaçırmıştım yani! Çok güzel. Burada yasalar bir yetişkin ve bir çocuk kaçırmak konusunda ne düşünüyor acaba?

"Hayır. Yıldızlarda." Bu ne demekti şimdi? Büyülü bir dünyada falan mı yaşıyorduk yoksa annesi uzaylı mıydı?

"Anlamadım. Annen tam olarak nerede?"

"Yukarıda dedim ya. Oradan beni izlediğini söylüyorlar. Yıldız olmuş." Fark ettiğim şeyle kalbim sızladı.

"Yani annen öldü." Küçük çocuğun bakışları karardı.

"Öldü mü?"

"Evet. Ölmek ne demek biliyorsun değil mi?"

"Ölen insanlar yıldız mı oluyor?"

"Hayır seni kandırmışlar. Annen seni izlemiyor. Yıldız falan da olmadı. Belki o da bir çocuk taciri falan olmuştur. Bir daha asla göremeyeceksin muhtemelen."

"Yalan söylüyorsun. Dadım cennette görebileceğimi söyledi."

"Cennet yok. Hayallerini yıktığım için özür dilerim ama öyle bir yer yok. Olsa burada olmazdım çünkü." Buranın cennet olmadığına emindim ama belki de cehennemdi. İşte bunu hiç düşünmemiştim.

"Küçük bir çocukla nasıl böyle konuşabilirsin?" Bana şokla bakıyordu. Ancak bunu küçük çocuğun kendisinden duymak daha şok ediciydi.

"Kaç yaşındasın?"

"7" Yuh, daha küçük bekliyordum.

"Yeterince büyüksün." Ben onun yaşındayken bakkala ekmek almaya gidiyordum. Artık hayatın bazı gerçeklerini öğrenmesinin zamanı gelmişti. 8 yaşında olmadığına göre hayatı yeterince zor değildi.

Bir süre ikimiz de sessiz kaldık ve bu sırada ona tüm çorbayı içirdim.

Babasını da soracağım sırada kendimi durdurdum. Çocuk göründüğünden daha zeki duruyordu. Benimle dalga geçiyor gibi hissediyordum. Ya da göründüğünden daha salaktı. Her türlü dikkatli olmalıydım. Bu yüzden fark ettirmeden babasını öğrenmeliydim.

"Bir oyun oynayalım mı?" Sessiz kalıp beni dinlediğinde konuşmaya devam ettim.

"Hadi babana akrostiş yaz."

"Akrostiş ne?"

"Birisine isminin baş harfleri ile dizeleri başlayan şiir yazmak. Yani örneğin adım Ela olsun. Bana şu şekilde bir akrostiş yazabilirsin.
En güzel çiçek sensin bu cennet bahçesinde.
Laleler küser güller solar yanıma geldiğinde.
Ay yüzlüm sensin gördüğüm her gece düşlerimde. Anladın mı? Her cümle ismin harfleri ile başlıyor." Tesadüfen sehpanın üzerinde duran kağıt ve kalemi alıp ona uzattım.

"Hadi babana akrostiş yaz." Eğer babasının adını öğrenebilirsem bir şekilde etrafta soruşturabilir ve asıl ailesini bulabilirdim. Sonra kapılarına bırakır kaçardım. Bu iyi bir plandı.

"Yazmayı bilmiyorum."

"O zaman aklından söyle hadi." Bana bakıp kafasını salladı. Bir süre sessizliğin ardından ağzını açtı.

"Bu benim en sevdiğim tekerleme." Tamamdır ilk harfi B. Heyecanla B harfini aklımda tuttum.

Bir süre sessizce duvara baktı ve ardından tekrar ağzını açtı.

Hayalet kız, cep problem ve var olmayan babasıWhere stories live. Discover now