"İddiaya var mısın? Kazanan kaybedene istediği bir şeyi yaptırır."

Minho Jisung'un uzattığı serçe parmağına baktı ve sırıttı. Kaybedeceğini biliyordu. Jisung'un ondan ne isteyeceğini merak ediyordu ve bir yandan koreografileri hatırlamakta üstün bir başarısızlığı olan gencin fazladan dans pratiklerinde ondan eşlik etmesini istemesini umuyordu. Ayrıca Jisung'tan istediği şey bugün yapacakları şeylerden fazlası değildi. Eğer bir şansı olsa bugünün günlük rutinleri haline gelmesini dilerdi.

"Kabul."

Bisiklete bindikten sonra caddeden çıkana kadar yan yana sürdüler. Bisiklet yoluna geldiklerinde üçten geriye sayıp yarışa başladılar. Minho herhangi bir rekabetin içindeyken hissettiği hırsı şu an hiç hissetmiyordu. Kaybetmek umrunda değildi. Jisung'un onunla uğraşacak olması onu sinirlendirmiyor aksine sevimli halleri aklına geldikçe yarışın ortasında gülümsüyordu. Biraz önündeki Jisung'un yarısını görebildiği yüzünü izlerken onu sevmenin de onunla yarış yapmaya ne kadar benzediğini fark etti. Hislerine karşılık almak istiyordu tabii ama eğer almayacaksa yanında olması da yeterdi. Hayatının geri kalanı boyunca bir daha kimseyi sevemeyeceğini biliyordu ama bu onu rahatsız etmiyordu. Hiç kimseye vermediği tavizleri ona verdiğini, hiç kimseye kaybetmezken ona bilerek ve isteyerek kaybettiğini ve buna devam edeceğini biliyordu. Ama Jisung tam yanındayken ve arkasına bakıp kahkaha atarken bunların hiçbiriyle ilgilenmiyordu. Yanındaki kişi Jisung olduğu sürece yolun onu nereye götürdüğü önemli değildi. Minho'nun tek istediği, sonunda nereye varacak olursa olsun, Jisung'la yürümekti.

Nehre varır varmaz Jisung bisikletini kilitleyip yüzündeki sırıtışla Minho'nun dibine kadar girdi ve dalga geçmeye başladı.

"Ne zaman kaybettiğimi gördün dediğinde bozmak istemedim ama bununla birlikte etti 9. Tam 9 kere yendim seni." Minho Jisung bu kadar yakınken cümleleri takip edemiyordu ve dudaklarına bakmamak için ekstra bir uğraş gösteriyordu. Normalde kendini pek tutan biri olmasa da böyle güzel bir günün garipleşmesini istemiyor, Jisung'un kendini geri çekmesinden deli gibi korkuyordu.

"Benim bir suçum yok pedallar sıkıştı bir ara. Ne yapayım yani inip pedalı mı tamir etseydim. Ayrıca 11. Oldu Jisung matematiğin bu kadar mı kötü? Neyse acıktım ben bir şeyler alalım."

Konudan konuya atlayıp az önceki yakınlığı düşünmemeye çalışıyordu çünkü kendini tutabilecek kadar güçlü değildi. Jisung'u beklemeden önden yürümeye başladı. Arkasından kahkaha seslerini duyabiliyordu. Dönüp baktığında bu görüntüyü beyninin en derin yerine kazımak istercesine gözünü kırmadan izledi ama yeterli değildi.

"Dur bir fotoğrafını çekeyim. Bugün güzel giyinmişsin." Direkt olarak ona iltifat edemese de en azından kıyafetleri aracılığla ne kadar güzel olduğunu söylemek istiyordu. Bu anıyı sadece beynine değil telefonuna da kaydetmek istiyordu çünkü onunla vakit geçirmeyeli o kadar uzun zaman olmuştu ki ne kadar güzel hissettirdiğini unutmuştu, hala rüya gibi geliyordu. Ertesi sabah uyandığında bunların gerçekten yaşandığına dair bir kanıta ihtiyacı olacaktı. Jisung durup poz verdiğinde birkaç fotoğrafını çekti ve nehrin kenarındaki küçük markete doğru yürümeye başladılar. Minho bu sırada biraz geriden yürüyüp çaktırmadan fotoğrafı duvar kağıdı yapıyordu.

 Minho bu sırada biraz geriden yürüyüp çaktırmadan fotoğrafı duvar kağıdı yapıyordu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Our Broken Shore |Minsung|Where stories live. Discover now