Quidditch çalışmaları tekrardan başlamıştı. Rayn takımı her zamankinden daha sıkı çalıştırıyordu şimdi. Karın yerini alan dinmek bilmeyen yağmur bile heveslerini kırmıyordu. Bir sonraki maçta Hufflepuff'ı yenerlerse Okul Şampiyonası'nda herkesi geride bırakacaklardı.
Sırılsıklam, çamurlu bir gün, onlara kötü bir haber verdi Rayn: "Hakem McGonagall olacak; Slytherin' den puan silmek için elinden geleni yapacak!"
Bunu duyunca, Harry'nin elindeki sopa çatladı. "Ha-kem McGonagall mı olacak?" dedi. "Ne zaman bir Quidditch maçını yönetmiş ki?"
Takımın diğer oyuncuları da yakınmada Harry'i yalnız bırakmadılar.
"Suç bende değil ki," dedi Rayn. "Temiz bir oyun çıkaralım, McGonagall'la bizden puan silmesi için fırsat vermeyelim."
Bütün bunlar iyiydi güzeldi de, Harry'nin Quidditch oynarken yanında McGonagall'ı istememesinin bir başka nedeni vardı...
Çalışmadan sonra takım oyuncuları her zamanki gibi çene çalarken, Harry Draco ile ayrı bir köşeye çekildi.
Harry yere oturunca, "Düşüncelerinin farkındayım," dedi Draco, "ama okuldayız. Kendini tutman gerekiyor."
"Onu öldürücem, Draco."
"Saçmalama, okulda yapı...." Harry hızla kesti sözünü, "Büyüye ya da lanete ihtiyacım yok. En sağlamından bir iksir işime yarar."
Draco hızla başını iki yana salladı, "Kafayı mı yedin?" dedi. "Benden birini öldürmen için, iksir hazırlamamı istiyorsun, salak. On bir yaşındayız, birini öldürmek için daha erken, ve zaman seçimin yanlış. Nasıl 3. Kata girmek için Lordu bekliyorsan, onu öldürmek için de Lordu bekle. Nasıl olsa ikisi orada olacak. Hem aradığımız, hem de McGonagall."
Harry kafasında şöyle bir tartınca Draco'nun haklı olduğunu farketti.
"Pekala, bekleyeceğim, ama bu süre zarfında canını da yakıcam."
Tam cümlesinin bitiminde yanlarına hızla Pansy ve Zabini geldi.
Pansy, "Buldum onu!" diye fısıldadı. "Flamel'ı buldum! Çikolatalı kurbağamı yerken çıktı, dinleyin şunu: 'Profesör Dumbledore, özellikle 1945'te kara büyücü Grindelwald'ı yenmesiyle, ejderha kanının on iki ayrı konuda kullanılışını bulmasıyla ve arkadaşı Nicolas Flamel'la simya konusunda yürüttüğü çalışmalarla ünlüdür.'! "
Zabini elindeki kocaman, eski kitabı açtı. Çok önemli bir şey söyler gibi, "Nicolas Flamel," diye fısıldadı. "Felsefe Taşı' nın bilinen tek yapıcısı!"
Harry Draco'nun omzuna vurdu sertçe. "Nasıl akıl edemedik bunu!" dedi sinirle. "Oysaki en istediğimiz taş."
"Onu koruy...siktir," dedi Draco, "geri dönmenin peşinde."
Harry hızla yerinden kalktı, "Bu, olmamalı," bir anda bağırması ile herkes ona baktı, "Biliyor mu! Hass!"
Draco cevap veremedi. Dumbledore'un her şeyi bilip, hiç bir şey yapmıyor olması, onları şaşırtmıştı. Karanlık Lord'un dönmesine izin mi verecekti? McGonagall, Voldemort'a mı çalışıyordu?
"Tahmin ettiğimiz her şey gerçek çıktı, Harry. Bu, her şeyi değiştirir."
Harry ansızın gülümsedi, "Ve işleri daha eğlenceli hale sokar," dedi. "Gerçekten de, zafer, hiç olmadığı kadar yakın."
*
Ertesi gün öğleden sonra, hiçbir şey olmamış gibi, maça çıktılar. Quidditch formalarını giyip süpürgelerini hazırladılar. Rayn'ın konuşmasını dinlediler.
