17.BÖLÜM

1.1K 67 23
                                    

Fırından taze çıkmış bölüm buyrunssss

Ama oy ve yorumları unutmayalım dimi 🥰



Maçın bitiş düdüğü çaldığında derin bir soluk almıştım. Deplasmanda alınan 3 puan zar zor gelse de kimseyi tatmin etmemişti. Kötü oyunla gelen bir 3 puandı bu çünkü.

Otobüse binip otele geri geldiğimizde ise herkes yemeğini yedikten sonra odasına çekilmişti. Oyuncular çok yorgun olduğu in yolculuğu sabah 7'ye almıştı yönetim. Biraz uyku kime iyi gelmezdi ki?

Odamdaki televizyonu açtım ve en sevdiğim futbol programı olan Derin futbolu açtım. Tahmin ettiğim gibi ekranda Berat'ın ve çocukların dünkü eğlence görüntüleri oynarken her zamanki gibi abartılı bağırışlar ve gürültüler vardı.

"Yahu bu çocuk daha geçenlerde sevgilim için kana ihtiyaç var dememiş miydi? Önce eskortlu ifşa sonra bu. Kızda peygamber sabrı mı varr yoksa ayrıldılar mj acaba?"

Rasim Ozan tahmin ettiğim gibi yine detayları yakalamış ve ortaya bir soru atmıştı. Onlar konuşmaya devam ederken ben de telefonuma gelen mesaja odaklandım.

Berat Ayberk Özdemir: Sevda lütfen attığım konuma gelir misin? Artık konuşmamızın zamanı geldi diye düşünüyorum.

Hızlıca tamam cevabı verip yattığım yataktan kalktım. Üzerimi değiştirmeden kalın bir mont giydim ve telefondaki uygulamadan bir taksi çağırıp koşar adımlarla aşağı indim.

Kimseye görünmeden otelden çıktığımda taksi de çoktan gelmişti. Konumdan gösterdiğim yere doğru yola çıktığımızda 20 dakika sürmüştü.

Parayı abiye verip indim ve kısa bir süre etrafıma baktım. Garip bir tepeye çıkmıştık. Önümde sıra sıra dizilmiş bir kaç koltuk vardı ve manzarası karşıda direkt olarak Işıl Işıl parlayan Anıtkabir'e bakıyordu. Onun tam tersi tarafta da yine bir kaç koltuk ve onlar da Atakule'yi görüyordu.

İçimden Anıtkabir varken kim başka manzara ister dedim ve o manzaraya uzanan koltuğa oturdum.

Bir kaç dakika tek başıma beklediğimde arkamdan gelen öksürük sesi ile Berat'a döndüm.

"Yanına oturabilir miyim?"

Sorusu ile gözlerimi devirip elimi otur anlamında koltuğa vurdum. O da dediğimi yapıp otururken gözlerinin içine bakamıyordum. Her bakışımda bana söyledikleri aklıma çarpıyordu sanki.

"Sevda al bak telefonum. Maçtan sonra gidip bir tane aldım. Yedeklediğim her şey de içinde. İnstagrama gir o konuşmalara bak. Ne istiyorsan yap. Ben seni ölsem aldatmam ki. Seni ilk gördüğüm andan beri sanki olduğum adam değilim gibi. Yemin ederim bir saniye olsun aklımdan çıkmıyorsun Ya. Gece uyanıyorum su içmeye kalkıyorum hala aklımdasın. Nasıl mümkün olabiliyor böyle bir şey aklım da almıyor."

O telaşla sözlerini bitirdiğinde elaları bir süre titremişti.

"Berat sen beni anlamadın bence. Ben sana inandım zaten. Hep inandım. Ama sen bana zarar verdin, yetmedi gelip bana keşke o gece gelmeseydim dedin. O gece gelmeseydin ne olacaktı biliyorsun değil mi? Ben kendimi aşağıya atacaktım. Ölecektim be ben. Ben hayata seninle tutundum. Sadece sen varsın diye yaşadım. Ama sen bana gelip keşke ölseydin dedin resmen. Ben bunu aşamıyorum Berat."

Söylediklerimi bir süre tartmıştı. O da hatasının farkındaydı ama zamanı geri almadığı sürece söyledikleri hep benim aklımda olacaktı.

"Sevda bak yemin ederim ki o kadar çok içtim ben hatırlamıyorum bile sana ne dediğimi. O kadar bilinçsizdim ki. Sonra sabah Ömer abi aldı beni yanına,dedi işte anlattı böyle böyle. Ben senin gözündeki yaş olduğum için kendimden nefret ediyorum. Bileğindeki sargının sebebi olduğum için de. Ucu sana dokunan her kötü şeyi sikeyim ama hepsi de benim yüzümden oluyor."

ölümün kıyısında/ Berat Ayberk ÖzdemirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin