9.Bölüm

1.6K 84 60
                                    

Bölüm sonunda sövmek serbest 🥴

Bölüm sınırı: 30 oy 30 yorum

İyi okumalar ❤️‍🔥❤️‍🔥


Eve yürürken gözlerim yaş dolmuştu. Anlık gelen cesaret ile onu öpmüştüm. Yalan değil hoşuma da gitmişti. Ama sonunda aldığım cevap kesinlikle hayal ettiğim gibi değildi.

Evin kapısına geldiğimde dışarıda duran ayakkabıları gördüm. Babamın ayakkabılarıydı. Saat ise gece 12 yi geçmek üzereydi. Telefonuma bakmak aklıma geldiğinde annemden 10 dan fazla cevapsız arama görmüştüm.

Derin bir nefes alıp gözledim dolarken aklıma güzel şeyleri getirip kapıyı açtım ve içeriye girdim. Ayakkabılarımı çıkarttığımda salona girdim. Annem koltukta oturuyordu. Hiç bir şeyi yoktu. Derin bir oh çektim.

Bana tedirgince bakarken arkamda duyduğum adım sesleri ile yönümü değiştirmeden durdum. Bir el arkadan boynumu sıktığında kim olduğunu tahmin etmek pek zor değildi.

"Benim yokluğumda bu kız iyice yollu olmuş. Dışarıdan geldiği saate bak. Birde şu tipine haline bak. Beni katil mi edeceksin lan sen?"

Boynumu bırakıp beni ileri doğru ittiğinde dizlerimin üstüne düşmüştüm. Elimi ise yere koyduğumda ayağıyla bilerek sol el bileğime bastı. Bu yazı yazdığım elimdi. Daha önce canım hiç bu kadar yanmamıştı.

"Birde üniversite okuyacakmış. Nah yollarım ben seni oraya."

Elimin üzerindeki baskı gittikçe artarken hiç yapamadığım şeyi yapıp güçlü bir çığlık kopardım.

"Ne yapıyorsun lan sen?"

Bağrışının üzerine dudağımda patlayan yumruğu ile gözlerimi yumdum. Şuan tek yaptığım bu işkencenin ne zaman biteceğini hayal etmekti. Sırtıma üst üste attığı yumruklar bile beni hayal dünyamdan çıkartamamıştı.

"Kalk şuradan. Bu gece burada kalırsan öldürürüm ben seni. Orospu teyzenin yanına bırakayım seni."

Acıyla oturduğum yerde doğrulurken elimin kırıldığına adım kadar emindim. Üzerime kıyafet ile almadan dışarıdaki arabaya bindim. Elimin acısına rağmen emniyet kemerini bağlamayı başardım.

Babam da sürücü koltuğuna geçtiğinde araba sesli bir şekilde hareket edip dönüş yaptı. Trabzonun patikalı yıllarında giderken arabanın hızı gittikçe artıyordu. Gözüm hız ibresine gittiğinde 110 olduğunu gördüm. Gerçekten hız yapılabilecek yollar değildi.

"Ne bakıyorsun lan sen hız çubuğuna sana mı kaldı?"

Arabanın içinde bile dönüp bana vurduğunda karşıdan gelen far gözümü almış ve önüne bakmasını haykırmıştım. Ama çok geç olmuştu. Artık çok geçti..

Berattan

Ev..
İnsanın evi olması ne güzel şeydi.
Ama asıl ev,içinde yaşadığımız değil de yanında kendimizi huzurlu hissettiğimiz yerdi bence.

Sevda ile yaşadıklarımı da en net anlatacak kelime huzur olabilirdi. Onu görünce içime bir ferahlık geliyordu ve daha önce hiç böyle bir duyguyu tatma fırsatım olmamıştı.

Ben, lunaparka gittiğimiz gün onu çektiğim fotoğrafı incelerken kapım çalmıştı. Saat gece 3'e gelirken kapımı çalan kimse olamazdı. Yanlış geldiklerini düşünüp kalkmasam da çalan kişi ısrarlıydı.

En son gidip mecburen açtığımda gelen kişi Dorukhan'dı.

"Oğlum deli mi dürttü gece gece? Hayırdır?"

ölümün kıyısında/ Berat Ayberk Özdemirحيث تعيش القصص. اكتشف الآن