"Beni bırakıp gitmedin." dedi Selim. Arkaya dönmüş gülümseyerek bana bakıyordu. "Sandığın kadar kötü biri değilsin."

"Beni de o adamdan kurtardın." dedi Batuhan.

"Bana da değer veriyorsun." dedi Melih sırıtarak. "Bence." diye ekledi.

"Umrumda değilsiniz." Kollarımı göğüsümde bağladım. "Anlık gelişti olaylar."

Arabanın binanın önünde durmasıyla hep birlikte indik. Yandaki kalabalığa şaşkınca baktım. Hepsi burada endişeyle onları bekliyordu. Arabadan iner inmez yanımıza doğru geldiler.

"Ne oldu?"

"Bu yüzünüzün hâli ne?"

"İyi misiniz?"

"Hastaneye mi gitsek?"

Her kafadan bir ses çıkıyordu.

Elif hanım şefkatle Batuhan'ın yüzündeki yaralara baktı. Semih bey Selim'in yanına gidip endişeyle olayı öğrenmeye çalışıyordu.

Melih'in annesi, "Ahh annem ne yaptılar sana böyle?" dedi. Sonra sinirle ekledi. "Anneyle babaya şaka yaparsan Allah böyle acısını çıkarır işte. Allah'ın hikmetine sual olunmuyor."

"Anne ya." dedi Melih.

Dede olan yanıma geldi. "Sen iyi misin?" diye sordu.

"Evet." dedim.

"Fırat ve Kerem nerede?" diye sordu anneanne olan.

"Gelirler şimdi." dedi Gökhan.

Hep birlikte içeri girdik. Alt katta olan dede kişisinin evine doğru yürüyorlardı. Yukarı çıkmak için haraketlenecekken Melih elimi tuttu. "Sende gel."

Gelmek istemiyordum.

Semih bey arkasını dönüp, "Olayı anlatırsınız." dedi. Omuz silkip peşlerinden eve girdim. Salona gençlerin çoğu yerde olacak şekilde oturmuşlardı. Köşedeki tekli koltuğa oturdum.

"Bizi niye çağırmadınız biraz ortalığın tozunu attırırdık. Dayak yiyip gelmişsiniz." dedi Ünal bey. "Ben olacaktım ki. Gençliğimde deli Ünal derlerdi bana. Vurduğum yerden kalkamazdı."

"Hepsi yalan." dedi teyze kişisi. "Kavga olunca en önce sen kaçarsın. Deli lakabı başka bir nedenden verilmiş olabilir."

"Bulamadınız şöyle iyi damat. Hepsi birbirinden çelimsiz." dedi dede. Gözleri Semih bey ve Ünal bey arasında gidip geldi.

"Çocukların haline bakın yaa." dedi teyze kişisi. "Ne kavgası?" Batuhan'ın önüne geçmiş yaralarına bakıyordu.

"Klişe olacak hala ama sen bir de karşı tarafı gör." dedi Melih.

Esila Gökhan'ın önüne geçip kaşındaki minik yaraya dokundu. "Çok acıyor mu abi?" diye sordu üzgünce.

Gökhan gülümseyerek kucağına çekti ve dizine oturmasını sağladı. Yanağına minik bir buse kondurdu. "Hayır güzelim hiç acımıyor."

"Öpeyim mi?" dedi Esila.

Gökhan sırıtarak kafasını salladı. Esila yaklaşıp kaşındaki yeri öptü. "Geçti şuan hiç acımıyor." dedi Gökhan.

"Geçmediğini biliyorum. Artık bebek değilim." dedi Esila karşı çıkarak.

Gökhan, Esila'yı iyice kendime çekip sarıldı. "Ama hâlâ benim küçük bebeğimsin." Kısa bir an kafasını kaldırdığında göz göze geldik. Kötü bir şey yaparken yakalanmış gibi hızla çektim gözlerimi.

Karışan HayatımWhere stories live. Discover now