13.-İhanet mi Ettin?-

201 7 0
                                    

MERHABA ARKADAŞLAR. BİLDİĞİNİZ GİBİ 2015 LYS GEÇTİ VE BEN DE GERİ DÖNDÜM. ARTIK SIK SIK BÖLÜM ATMAYA ÇALIŞACAĞIM. OKUYAN VE VOTELEYEN HERKESE ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM. KEYİFLİ OKUMALAR.



"Tekrardan soruyorum, gerçekten bi uyuşturucu satıcısının odasına kadar girdin mi?" dedi Tuna.

Olayı onlara da anlatmıştım ve ilk bir dakika hayretler içerisinde yüzüme bakmışlardı. Evet, benim bunu yapacağım aklınızın ucundan bile geçmezdi.Evet, ben nasıl böyle bi şey yapardım.Evet, ben aklımı mı kaçırmıştım. Her neyse.
"Kesin sesinizi artık." dedim bıkkınlıkla. Olan olmuştu ve üstünde konuşmaya gerek yoktu artık.
Hem adam bana bir daha buraya gelme deyip hem de beni mi kaçıracaktı? Ah, bu çok saçma olmaz mıydı?
Evet bunları Tuna, Batı ve Mehmet'e de söyledim. Ve evet, bana sen kocaman bi aptalsın bakışı attılar.
"Naz, sana inanamayacağım şeyler yapma konusunda sınırları aşıyorsun. Bu bi şaka falan olmalı." deyip başını ellerinin arasına aldığında gözlerimi devirdim. Haklısın, büyük değişim.
"Naz kim Esmer?" diyen Mehmet'e döndüğümde suratındaki kafası karışmış ifade neredeyse kahkaha atmama sebep olacaktı.
"Esmer de kim?" diyen Batı ise tuttuğum kahkahayı salıvermeme neden olmuştu.
"Hepsi Eylül." diyen Tuna konuyu açıklığa kavuşturmuştu neyseki. Bakın şuna, bütün isimlerimi de biliyormuş.
Eylül Naz Esmer Tunçoğlu. Dört ismim oldu artık, kıskanın hahah.
"Olan oldu, üstünde daha fazla konuşmayacağım. Mehmet sen de git artık, Duru'yu yalnız bırakma." dediğimde hepsi birden delici bakışlarını üzerime dikti.
"Adam açık açık tehdit etmiş, hiç korkun yok mu kızım senin?" diyen Tunaya gözlerimi devirerek bakıyorum.
"Beni çok umursuyormuşsun gibi davranmayı kessen keşke." dedikten sonra "Haydi barmen." deyip ayaklanıyorum. Mehmet de kızgın bakışlarını üzerime dikerek kalkıyor ve kapıya doğru yürüyor, peşinden gidiyorum. Kapıda birden boynuma sarılıyor,
"Ah Esmer, seni de kaybedemem."

******


Bir hafta sonra...

"Kendimizi özgür zannediyoruz oysaki sadece ipimizi biraz uzun bırakmışlar. Sınırlara gelince fark ediliyor bu. Dışarı çıkmak isterken kendini cama vurup duran yarı delirmiş karasinekler gibiyken. Sadece geceleri, yapayalnız ve yalın ayakken anlaşılacak şeyler var."


Tam bir haftadır evden çıkmadım ve kafayı yiyeceğim sanırım. Tuna ve Batı evde resmen nöbet tutuyorlar, arada birisi çıkıyor ama diğeri hep burada oluyor. Son bir haftayı odamda işkence çekerek geçirdim diyebilirim. Çünkü her ikisinin de iki lafından biri: "Sen aptal mısın?".
Saatlerdir odamda bundan sonra ne yapacağım diye düşünmekten kafayı yiyeceğim sırada telefonumun bilindik melodisi geliyor kulağıma. Elime alıp ekrana bakıyorum ve Burak yazısını görmemle onu tamamen unutmuş olmama şaşırıyorum. O kadar şey oluyor ki ayrılık acımızı bile adam gibi yaşayamıyoruz be.
"Efendim?"
Uzun bir sessizlik.
"Burak?"
"Ben nasıl olduğunu merak etmiştim." diyen sesini duyduğumda kaşlarımı çatıyorum. Hayır, sen sadece benim senin kadar kötü olup olmadığımı merak ettiğin için aradın.
"Ben iyiyim, sen nasılsın?" dediğimde karşı taraftan bir hah sesi duyuyorum.
"Ben de gayet iyiyim. Hatta seni bu kadar kolay aşabilmiş olmama şaşırdım. Neyse aramamın asıl sebebi bu değil, bu akşam okul mezunlarının düzenlediği bir parti var. Herkes bizim birlikte olduğumuzu düşünüyor, benim için sorun olmaz ama sen ayrıldığımızı insanların bilmesini istiyor musun?" dediğinde sinirli bir şekilde kahkaha attım. Tam ağzımı açıp sen ne saçmalıyorsun tarzı bir konuşma yapacakken kafama dank eden gerçekle ağzımı kapadım.
İnsanlar sadece Burak'ın sevgilisiyim diye bana ilgi gösteriyordu. Ayrıldığımızı öğrendiklerinde yine okulun ezik kızı olacaktım.
"Ee akşam kaçta alıyorsun beni?" diye yüzsüzce sorduğumda daha ne kadar iğrençleşeceğimi merak ettim.
"8'de oradayım." deyip kapattığında hemen telefonu yatağımın üstüne bırakıp aşağı indim. Batı koltukta uzanıp eline tableti almıştı, Tunaysa telefonla ilgileniyordu.
"Hey teknoloji kölesi, akşam okulun partisi varmış. Ne giyeceğim hakkında bana yardım etmek ister misin?" diye Batı'nın kolunu dürttüğümde umursamaz bir tavırla yüzüme baktı.
"Gitmiyorsun ki."
"Ne?"
"Adamlar bizi açık açık tehdit etmişken kapıdan dışarı adım bile atamazsın dedim sana Naz." demesiyle sinirlerim alt üst oluyor.
"Ne demek adım bile atamam? Beni partiden kaçıracak halleri yok ya! Batı saçmalama artık!" diye bağırdığımda Tuna dikkatini bize çeviriyor.
"Ben de orada olacağım Batı." dediğinde gözlerimi deviriyorum. Aman ne güzel, artık hiç korkmama gerek yok.
"O zaman Naz'a göz kulak olacaksın." diyen Batı'yı kolundan tutup çekiyorum ve odama kadar sürüklüyorum.
"Abilerin en yakışıklısı, dünyanın en tatlı insanı seni ne kadar çok sevdiğimi biliyor musun?" dediğimde burnumu sıkıyor.
"Yalaka." dediğinde kıkırdıyorum. Dolabın kapaklarını açtığımda tek tek elbiseleri dışarı çıkartıyorum. Yatağın üstüne bıraktığım elbiselerden rastgele birini elime aldığımda,
"Bu nasıl?" diye soruyorum.
"Hayır, uzun olsun. Daha asil gösterir." dediğinde uzunlardan birini üstüme tutuyorum. Eliyle değiştir işareti yaptığında öbürünü gösteriyorum.
"Eh işte, dene bakalım bunu." diyor.
Sonunda birkaç elbise seçtiğimizde, elimde elbiselerle banyoya giriyorum. İlkini giyip dışarı çıktığımda kendini tutamayıp kahkahayı koyverdiğinde komodinin üstündeki ayıyı kafasına fırlatıyorum.
"Öküz! Hepiniz öküzsünüz işte! Burada senden yardım etmeni bekliyorum, ama suç bende. Senin gibi geri zekalıdan yardım etmesini istiyorum!" diye bağırdığımda kalkıp bana sarılıyor.
"Ama bu elbise çok çirkin Nazo." dediğinde aynaya bakıyorum ve böyle bir elbiseyi ne akla hizmet almış olabileceğimi düşünüyorum.
"Diğerini giyeceğim, eğer böyle bir tepki verirsen kafanı kopartırım." diye asılsız bir tehdit savurup banyoya giriyorum yine. Giydikten sonra aynaya bakıyorum ve ilki kadar kötü olmadığına karar verdiğimde dışarı çıkıyorum. Batı diğerini de denememi istediğinde oflayarak tekrar değiştiriyorum üstümü. Bu sefer aynaya baktığımda bu elbisenin gerçekten muhteşem olduğunu düşünüyorum ve suratımda aptal bir gülümsemeyle dışarı çıkıyorum.
"İşte bu be! İşte benim kızım!" dediğinde gülmeye başlıyorum.
"Sahiden oldu mu?" dediğimde hızlı bir şekilde kafa sallıyor.
"Daha iyisi olamazdı."

ESMER.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin