Aşık Mısın? |2

1K 15 0
                                    

29 Haziran / Pazar sabahı

   Yine kaosun ortasına düşmüştüm. Baş karakteri ise Alaca idi.

Gözlerim Alaca'nın üzerindeydi. Sinirliyken bildiğim Alaca değil, başka biri geliyordu. Gözü dönmüştü. Yerde yatan adamı aralıksız tekmeler atıyordu. Yetmediğini düşünüp adamı altına alıp üstüne oturdu. Kaldırdığı yumruğu ile yüzüne indirdi.

Adamın burnundan ve ağzından oluk oluk kan boşalıyordu.

Artık durmalıydı yoksa adam ölücekti. Uzaktan izlediğim yerden koşar adımlarla onlara doğru koştum.

"Alaca! " dedim uzaktan onlara yaklaşırken.

Hiç duymadı. Yanına kadar gelip kolunu tuttum.

"Alaca lütfen dur! " koluna nerdeyse yapışmıştım. Adamın acı dolu inlemeleri kulağımı dolduruyordu.

Böyle olmıcaktı. Bırakıp altından adamı çekmeye çalıştım. Adam orta yaşlardaydı. Adamın üstündeki monttan çekmiştim. Adam bunu beklermiş gibi yerden destek alarak çıkmaya çalışıyordu. Tam Alaca'ya dönücekken kolumda hissettiğim eli ile beni sanki çöp fırlatır gibi kenara itmişti.

Bunu beklemediğim için yere düşmüştüm. Ellerim ufaktan sürtündüğü için soyulup kan sızdırıyordu.

Kandan nefret eder ve korkardım.

Yerde öylece kalakalmıştım. Ellerime bakıyordum. Bir an herşey bulanır gibi olmuştu göz yaşımdan dolayı. Gözümden süzülen yaş avuç içime damlamıştı.

Tüm sesler sanki bir anlığına dinmişti.

Gözümden süzülen bir damla yaş beni istemsizce daha fazlasına zorladı. Hep böyleydi.

Kendimi tutmayıp ağlamaya başladım. Kavga başladığından beri bizi izleyenleri umursamadan öylece süzüldü göz yaşlarım.

Ne kadar ağladığımı bilmiyordum. Tâ ki o sese kadar.

"Bulut, bulut kalk hadi"  Yanıma diz çökmüş beni kaldırmaya zorlayan Alaca'ya hayal kırıklığı ile  gözlerine baktım.

En güvendiğim dağ beni zirvedeyken düşmemi sağlamıştı.

Gözlerimden anlayacak ki "Kalk hadi, ellerine bakayım" dedi.

Ses vermeden hafifçe kafa salladım. Kolumun altına girip beni tek hamle ile kaldırdı. Yüzü yüzüme çok yakındı. Gözleri ise yüzüme bakıyordu. Bakışları ise özür diler gibiydi. Halen ona kırgındım. Bu yüzden "Gidelim artık. " dedim. O ise bakmayı bırakıp söylediğimi kabul eder gibi yürütmeye çalışıyordu.

"Abi! " arkamızdan gelen ses ile kafasını yana çevirdi. Benimde kim olduğunu tanımadığım biriydi. Ama bakışlarından onunda çıkaramadığı biriydi. Çokta garipsememiştim. Çünkü mahallenin abisiydi. Tanınması muhtemeldi zaten.

Adam nefes nefese yanımıza kadar gelmişti. Halen gözümüz onda, diyeceklerini bekliyorduk.

"Abi ben Efe, Halil'in kardeşi " dedi tek nefeste.

Bir kaç saniye kendine düşünme payı veren Alaca sanki tanımış gibi bir bakış atıp dudaklarını araladı.

"Hatırladım gardaşım hatırladım. Noldu koşa koşa geldin, abine mi bişi oldu lan? " dedi.  Kaşlarını çatarak.

Şimdi hatırlamıştım. Halil, Alaca'nın ortamında takıldığı biriydi. Denk gelmiştik ama hiç kardeşi olduğundan bahsetmemişti.

"Yok abi, Allah'a şükür iyi. Bulut'a yardım etmeye gelmiştim. Sen yorulma abi" dedi. Nazik gülümsemesi ile.

Nefes soluma sesi kulaklarıma dolarken gerilmiştim.

"Gerek yok ben gö-" sözünü kesen bendim. "Alaca gerek yok. Seni tutmayım. Efe götürür beni, değil mi Efe?dedim. Hak ettiği buydu. Hem yara açıp hemde yarayı o kapatamazdı.

Bir anlığına afallamıştı. Sanki beklemiyor gibiydi. O afallamadan çıkamamışken diğer boşta kalan koluma Efe girmişti.

Kolumu bırakıp öylece kalakalmıştı. Bense Efe ile onu arkamızda bırakarak eve yürüyorduk.

Arkama hiç bakmadım.

Eve varmıştık ki kolumun altında bana destek veren Efe " Acıyor mu? " dedi samimi gülüşüyle.

Acıyordu ama bunu ona söyleyemezdim. "Yok, geçti. " dedim kısık sesle. Sanki içimi okurmuş gibi gözlerime bakıp ;

"Acıyor olmalı. Eve girelim de pansuman yapalım" dedi beni apatmana sokarken.

Bişey diyemedim. Öylece kapının önüne gelmiştik. Anahtar ön cebimdeydi. Ama ellerim soyulduğu için alamıyordum.

Bana bişey beklermiş gibi bakan Efe'ye bakıp "Sana zahmet ön cebimde anahtarım olucaktı, alır mısın? " dedim.

"Tabi alırım" oldu cevap. Soğuk ellerini ön cebime sokmuştu. Bu cebimde bulamayınca diğer cebime sokmuştu elini evin anahtarını bulmuş gibi 'heh' çıktı ağzından.

Çelik kapıyı açıp beraber içeri girdik. Ben önden salona ilerkerken oda çelik kapıyı örtüp arkamdan geliyordu. Ben yorulmuşçasına bedenimi koltuğa bırakmıştım.

"Pansuman yapıcam. Sen dur burda. Heh bide nerde yerleri? " dedi. Bi an anlamamıştım. Pansuman için malzeme istiyordu.

"Banyoda dolabın içinde " dedim. Oda banyodan tentürdiyot , pamuk ve yara bandı getirmişti. Birinin bana böyle bakması garip gelmişti. Genellikle bana Alaca bakar ve ilgilenirdi.

Sessizce yanıma oturup elimi aldı. Ben sadece izliyordum. Pamuğu avcumun içinde gezdiriyordu ki dudaklarımdan "ahh acıyo" çıktı.

"Dur dur " dedi telaş içinde. Dudaklarını büzüp yaraya doğru üflemeye başlamıştı.

Çok dolmuştum. Ağlama isteğim artıp duruyordu. "Efe, sen hiç böyle sanki uçurumdan iterlermiş gibi hissettin mi? " dedim bir anda. İçimi dökmem gerekiyordu.

Efe uğraştığı şeyleri sehpaya koyup bana baktı.

"Bir çok kez hissettim. Ama sonra ne oldu biliyor musun" dedi gözlerini kısıp.

"Ne oldu " dedim gözlerim dalarken.

"Beni uçurumdan iten kişi uçurumdan düşerken kurtardı. " dedi.

Sessiz kaldım. Düşüncelerimi bir kenara bırakmak ve mal mal oturmak istiyordum.

Efe yerinde dikleşerek "Bulut? " dedi.

Ne oldu dercesine kafa sallamıştım. Gözlerini halıya kaydırıp devam etti.

"Alâca'ya aşık mısın? " dedi.

Alık bakan gözlerim bir anda fal taşı gibi açılmıştı. Nası olur? Nasıl anlamış yada kim çıkarmıştı bunu.

Derince yutkunmuştum. Gözlerimi kapayıp devam ettim.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 08, 2022 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

AMCAOĞLU  GAY-Where stories live. Discover now